Şeytanın Uğraştığı Üç Kısım Insan
Bir gün bir mescit yapılacaktı. Mescidin kıblesini tayin ederken ihtilaf çıktı. Bazı insanlar kıblenin bir yönde; bazıları da başka yönde olduğunu söylediler. Bunun üzerine Yahyâ Îdili, kıble tarafında bulunan dağa "Alçal!" diye seslenince, dağ alçaldı ve Kâbe-i muazzama gözüktü. Orada bulunanların hepsi, Kâbe-i muazzamayı gördüler.
Şeyh Zerrûk, Yahyâ Îdili'ye çok hürmet ederdi. Çünkü bâtın, tasavvuf ilmini ondan almıştı. Bir gün bir kelimenin harfleri hakkında ihtilaf edildi. Hemzeli mi, yoksa hemzesiz mi olacak diye Yahyâ Îdili'ye sordular. O da hemzeli olacak dedi. Şeyh Zerrûk'un içinde az bir şüphe olup, böyle olduğuna tam kanaat getirememişti. Yahyâ Îdili, Şeyh Zerrûk'un başını okşayarak; "İşte Levh-i mahfûz, bak!" dedi. Allahü teâlâ Zerrûk'un gözünden perdeyi kaldırdı ve Levh-i mahfûzu gördü. Yahya Îdili'nin buyurduğu gibi idi.
Büyük âlim Tevâti, talebelerinden birini zeytinyağı getirmesi için Yahyâ Îdili'ye gönderdi. Yahyâ Îdili, gelen talebeye bir miktar zeytinyağı verdi. "Hocanız Tevâti'nin yanına varıncaya kadar kimseye bir şey söylemeden götürünüz" dedi. Talebe, yolda bazı arkadaşlarına rastladı. Onlar o talebeye hâl hatır sordular. O da Yahyâ Îdili'nin sözünü unutarak onlarla konuştu. Becâye'ye geldiğinde kapların içinde sadece zeytin kabukları olduğunu gördüler. Meseleyi hocaları Tevâti'ye anlattılar. Tevâti onlara; "Eğer tenbihe uyup, sussaydınız, arkadaşlarınızla yolda konuşmasaydınız böyle olmazdı. Emre muhalefet ettiniz, böyle oldu" dedi. Sohbetlerinde buyurdu ki:
"Bir gün Yahyâ aleyhisselâm şeytanı gördü. Ona; "Bana, insanlara nasıl musallat olduğunu anlat!" buyurdu. Şeytan şöyle anlattı: "Bize göre insanların hepsi üç kısımdır. Birinci kısmı siz peygamberlersiniz. Biz, size, hiç güç yetiremeyiz. İkinci kısımda olanlarla çok uğraşırız, nihayet onu aldatırız. Ama o hemen tövbe eder ve bizim uğraşmamız boşa gider. Lakin biz peşini bırakmayız. Yine çok uğraşırız. Nihayet aldatırız. Fakat onlar gene tövbe eder, bizim uğraşmamız gene boşa gitmiş olur. Yani bu kısım insanlardan ne memnun oluruz ne de ümit keseriz. Üçüncü kısımdaki insanlara gelince, onlar bizim emrimizdedir ve onlara istediğimizi yaptırırız."