Sivasî Abdülmecîd Efendi

İslâmiyyete uyanların kalbi temiz olur. Kuvvetli olur. Böyle kalblerin (Âlem-i emr) ile bağlılıkları kuvvetlidir. Bunlara müzik tesir edip, harekete getirir. Böyle olan kalb, bir şeye tutulmuş ise, meşgûl olduğu şeyi harekete getirir. Rüzgârın ateşi tutuşturmasına benzer. Kalbde, Allah sevgisi varsa, güzel ses, bu sevgiyi arttırır. Fâideli olur. Bir kimse İslâmiyyete uymaz, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsine uyarsa, kalbi bozulur. Çalgı dinlemek ve her günâhı işlemek nefsi kuvvetlendirir. Sâlim, temiz kalb müzikten zevk alamaz. Müzik nefsi kuvvetlendirip, harekete getirip zararlı olur. Kalbde Allah sevgisi olabileceğini anlamayanlar, her güzel sese harâm der. Bunlar, insan kendi cinsini sevebilir. İnsanın kalbi, kendi cinsinden başka şeye bağlanamaz diyerek, Allah sevgisine inanmıyor. İslâmiyyet, Allah sevgisini emrediyor denince, bundan maksat, emirlerini seve seve yapmaktır diyorlar.
KALP HASTA DEĞİLSE...
Güzel ses, kalbe, dışarıdan bir şey getirmez. Sağlam kalbdeki helâl olan bağı harekete getirir. Hasta olmayan kalbin teganni dinlemesi helâl olur. Kalbde bir bağlılık yoksa, güzel sesten lezzet alması, kuş sesi dinlemek, yeşillik, akar su, çiçekler seyretmek gibi olur. Bunları seyir, göze lezzet verdiği gibi, güzel koku, burna hoş geldiği gibi, lezzetli yemek ağza tatlı geldiği gibi ve lise bilgileri, fenni buluşlar, akla hoş geldiği gibi, güzel ses de, kulağa lezzet vermekte olup, onlar gibi mubâh olur..."