Susmaktan Güzel Haslet Yoktur
MOLLA GÜRÂNÎ'DEN SONRA...Sarayda İslâm terbiyesine göre yetiştirilen Abdülkerim'e Türkçe öğretildi. Arapça ve Farsçaya vâkıf oldu. Fetihten sonra, İstanbul'da açılan medreselerden birine, daha sonra da Sahn-ı Semân medreselerine müderris tâyin edildi. Pekçok talebe yetiştirdi... 1488'de Molla Gürâni'nin vefâtından sonra şeyhülislâm oldu. 1495 senesinde vefât edinceye kadar bu vazifede kaldı. Edirne'de Sultan Câmii yakınında yaptırmış olduğu sıbyan mektebinin bahçesinde defnedildi...
Fâtih Sultan Mehmed Hanın vezirlerinden Mahmûd Paşaya yakınlığı ile tanınan Molla Vildân anlatır:
Bir gün Mahmûd Paşa, söz arasında beni çok sevdiğinden bahsetti. Ben de, onun Molla Abdülkerim Efendiye olan ilgisinden bahisle; "Siz, benden çok Abdülkerim Efendiyi seversiniz" dedim. Mahmûd Paşa da; "Evet, doğru söyledin" dedi. Sonra; "Molla Abdülkerim sizin Cennet'e girmenize sebep mi olacak ki, bu kadar seviyorsunuz?" diye sordum. Mahmûd Paşa; "Cennet'e sokacak desem de olur. Çünkü o, benim günahlardan tövbe etmeme vesile oldu" dedi.
EN ÜSTÜN AZIK!..
Molla Abdülkerim Efendi, sohbetlerinde buyurdu ki:
"Takvâdan (Allahü teâlâdan korkup haramlardan sakınmaktan) daha üstün azık yoktur. Susmaktan güzel haslet yoktur. Bilgisizlikten zararlı düşman yoktur. Yalandan büyük hastalık yoktur."
"Günâhlara tövbe etmeyi geciktirmek, Allahü teâlâya karşı mağrur olmak, kibirli olmaktır."
"Uzun emel sahibi olmak ve her şeyi sonraya bırakmak perişanlık ve düşüncesizliktir."
"İnsan; nefs, şeytan, münâfık gibi üç düşmanla karşı karşıyadır ve bunlardan kurtulmak çok güçtür."
Molla Abdülkerim Efendi, vefatına yakın buyurdu ki:
"(Nefsini bilen Rabbini bilir) hadis-i şerifinin sırrına eren, nefsini sokakta gördüğü köpekten aşağı bilir."