Talebe, Her Işinde Üstadına Uymalıdır
Tasavvuf yolunda bulunan talebenin, sohbetin edeplerine uyması ve şartlarını gözetmesi lazımdır. Feyiz yolu ancak bununla açılır. Bunlar gözetilmezse hiçbir şey elde edilemez. Talebe, gönülden, her şeyi çıkarıp, bütün varlığı ile üstadına bağlanmalıdır. Onun yanında, ondan izin almadan zikir yapmamalıdır. Onun yanında iken, ondan başka hiçbir şeye bakmamalıdır. Bütün gücü ile ona bağlanıp oturmalıdır. Onun yanında farz ve sünnet namazlardan başka namaz kılmamalıdır.
Bir sultanın veziri, sultanın yanında iken, kendi elbisesine bakar. Eli ile kuşağını düzeltir. O anda sultan ona bakıyordu. Kendinden başkası ile olduğunu görünce onu azarlayarak, "Benim vezirim olasın da, benim karşımda elbisenin kuşağı ile oynayasın. Buna dayanamam" diyerek onu azarlar...
Düşünmelidir ki, bu alçak dünyanın işleri için ince edeplere dikkat edilince, Allaha kavuşturan işlerde edepleri tam ve olgun olarak gözetmenin daha çok lazım olacağı anlaşılır. Kendi gölgesi, onun elbisesine veya gölgesine düşmeyecek bir yerde durmaya veya oturmaya dikkat etmelidir. Onun namaz kıldığı yere hiçbir zaman basmamalıdır. Onun abdest aldığı yerde abdest almamalıdır. Onun kullandığı kapları kullanmamalıdır. Onun yanında bir şey yememeli, içmemeli ve kimse ile konuşmamalıdır. Hiç kimseye, hiçbir yere bakmamalıdır. O yok iken onun bulunduğu yere doğru ayak uzatmamalıdır. O yere doğru tükürmemelidir. Onun her yaptığını, her söylediğini, yanlış görünse bile, doğru ve iyi bilmelidir. O her şeyi ilham ile ve izin ile yapar. Bunun için, hiçbir işine, bir şey söylenemez. İlhamında hata olsa bile, ilhamda yanılmak, ictihadda yanılmak gibidir. Ayıplamak ve karşı gelmek caiz olmaz.
Her işte, yemekte, içmekte, elbise giymekte, yatmakta ve ibadetlerde, hep üstadına uymalıdır. Namazı onun gibi kılmalıdır. Fıkhı, onun ibadetlerini görerek öğrenmelidir.