Ümmü Gülsüm (radıyallahü Anhâ)
"İKİ NUR SAHİBİ"Kısa bir zaman sonra Rukayye (radıyallahü anhâ), Hazreti Osman ile evlendi. Ancak Bedir Zaferinin müjdeli haberleri Medine'ye ulaştığı sıralarda hazreti Rukayye ruhunu teslim etti...
Hazreti Osman yine bir gün üzüntülü ve ağlamaklı bir halde Resûl-i Ekrem efendimizin huzuruna vardı. Elem ve kederini yüzünden okuyan Fahr-i Kâinat efendimiz onun hal ve hatırını sordu ve; "Ey Osman! Neden bu kadar üzüntülüsün?" buyurdu. O da; "Yâ Rasûlallah! Ben üzülmeyeyim de kim üzülsün? Kızınızın vefatıyla yalnız kaldım. Daha da mühimi sizinle olan hısımlık bağım koptu" dedi. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz; "Ey Osman! Allahü teâlâ Ümmü Gülsüm'ü de sana nikâhlamamı emretti" buyurdu. Bu müjdeye Hazreti Osman çok sevindi. Hicretin üçüncü yılı Rebiülevvel ayında düğünleri yapıldı. Osman (radıyallahü anh) böylece ikinci defa Resûl-i Ekrem efendimize damat olma şerefini elde etti. Bundan böyle "Zinnûreyn=İki nur sahibi" unvanıyla çağrıldı.
ABLALARININ YANINA DEFNEDİLDİ
Ümmü Gülsüm (radıyallahü anhâ) altı sene Hazreti Osman ile birlikte huzur ve neşe dolu, mesûd bir hayat yaşadı. Hicretin dokuzuncu yılında hastalandı. 27 yaşına yeni girmişti. Çocuğu da olmamıştı. Babası ve kocası Tebük Seferine çıkmışlardı. Fahr-i Kâinat Efendimizin genç bir yavrusu daha hayata gözlerini yummak üzereydi. Ümmü Gülsüm (radıyallahü anhâ) son nefesini alıp verirken İslâm ordusunun Medine'ye girdiği haberi geldi. "Babam ve zevcim salimen geldiler mi?" diye sordu. Babası ve kocasının sağ sâlim döndüklerini duyunca biraz kendine gelir gibi oldu. Fakat çok geçmeden ruhunu teslim ederek ebedi yurduna uçtu.
İki cihan güneşi efendimiz kızının yanına girdiğinde Ümmü Gülsüm'ün bedeni daha yeni soğuyordu. Cenâze namazını Fahr-i Kâinat efendimiz kıldırdı. Duâ ve gözyaşları arasında Baki Kabristanına ablaları Rukayye ve Zeyneb'in yanına defnedildi...