Urûdek Fırâtî
Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmi idi. Buna rağmen, Araplardan hiçbir hatib O'nun getirdiği Kur'ân-ı kerimin benzerini getirememişlerdir. Bu da göstermektedir ki, Kur'ân-ı kerim Allahü teâlânın kelamıdır...
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerimin birçok yerinde, emr-i bi'l-ma'rûf ve nehy-i ani'l-münkerin (iyiliği emredip, kötülükten alıkoyma) farz olduğunu ehemmiyetle buyurdu. Resûlullah da bu husûsu muhtelif hadis-i şeriflerinde beyan buyurdular. Selef-i sâlihin ve Fukaha-i kiram bunun farz olduğunda icmâ' etti (ağız birliğine vardılar).
Allahü teâlâ, emr-i bi'l-ma'rûf ve nehy-i ani'l-münkerin farz olduğunu, Lokman Hakim'in dilinden şöyle buyurmuştur. "Yavrum! Namazı dosdoğru kıl, iyiliği emret ve kötülükten alıkoy. Bu husûsta sana isâbet edecek olan eziyete katlan. Çünkü bunlar, kesin olarak farz kılınan işlerdendir" (Lokman-17) Resûlullah da şöyle buyurmaktadır: "Bir kavmin içinde kötülük; günah ve fuhuş işleyen bir kimse olsa, onlar da buna engel olmaya muktedir oldukları hâlde, engel olmasalar, Allahü teâlâ, ölmeden önce onlara cezalarını verir..."
Allahü teâlâ; "Artık beni zikredin (anın), ben de sizi zikredeyim (anayım)." (Bekâra-152) buyurdu. Bu âyet-i kerime, Allahü teâlâyı zikretmeyi emrediyor. Allahü teâlâyı zikretmek (anmak) çeşitli şekillerde olur. Bu husûsta Selef-i sâlihinden şu açıklamalar bildirilmiştir: "Beni, bana itaat etmek sûretiyle zikrediniz (hatırlayınız), ben de sizi, size merhamet etmek sûretiyle zikredeyim." "Siz, bana size verdiğim ni'metlerle karşı sena (övgü) ediniz, ben de sizi, bana yapmış olduğunuz ibadet ve tâatlerle (beğendiğim işlerle) anayım." "Siz, beni bana şükretmek sûretiyle anın, ben de sizi, size mükâfat vermek sûretiyle anayım."
Urûdek Fırâti hazretleri, vefatından kısa bir zaman evvel buyurdu ki:
"Allah yolunda öldürülenlere (Onlar ölülerdir, demeyin, Hakikatte onlar diridirler. Fakat siz anlayıp bilemezsiniz [Bekâra-154]) âyet-i kerimesi, şehidlerin, öldükten sonra Allahü teâlâ tarafından diriltildiklerini bildirmektedir. Mü'minlerin öldükten sonra, fakat kıyâmetten önce diriltilip, Allahü teâlânın ni'metlerine kavuşmaları caiz ve mümkün olunca, kâfirlerin de öldükten sonra diriltilip, kabirlerinde azâb görecekleri de caiz ve mümkün olmaktadır."