Velîler, Gelen Her Türlü Eziyete Tahammül Eder!
"Kabahatlerinin af ve mağfiretini istemek niyetiyle yapılan ibâdet, iyiliklerine mükâfat istemek niyetiyle yapılan ibâdetten daha makbûldür."
"Ma'rifet ve Allahü teâlâya yakın olma hâli farzları eda etmekle ve Sünnet-i seniyyeye tâbi olmakla ele geçer."
"Allahü teâlânın bir veli kulu, kendisine eziyet, sıkıntı veren bir kimseye darılsa, o kimse o anda helak olur. Fakat velinin Allahü teâlâyı tanıması, mahlûklara merhameti pek fazla olduğundan, kendisine eziyet ve sıkıntı da verse, bir kimsenin helak olmasını istemediği için, insan ve cinlerden kendisine eziyet verenlerin sıkıntılarına tahammül eder. Kendisine sıkıntı verenlerden hiçbir kimseye de hiçbir zararı dokunmaz."
"Eğer sana, 'Allahü teâlâdan korkuyor musun?' derlerse, 'Evet Allahü teâlânın kalbime koyduğu korku miktarınca Allahü teâlâdan korkarım' de!.. 'Allahü teâlâyı seviyor musun?' derlerse, yine böyle cevap ver!"
Evliyâdan bazılarının, "Veli, yirmi sene müddetle soldaki meleğe hiçbir günah yazdırmadıkça tam veli olamaz" sözü hakkında buyurdu ki: "Bunun manâsı; yirmi sene ondan hiç günah sâdır olmaz demek değildir. Belki de bunun manâsı, günah işlemekte ısrar etmez, günaha devam etmez, günah işlemiş olsa bile, vakit geçirmeden derhal tövbe ve istiğfar ederek o günahı yazdırmaz demektir."
"Allahü teâlânın dört kitabından, şu dört söz seçilmiştir: Tevrat'ta "Kanâat eden doyar." İncil'de "Uzlet eden (insanlardan ayrı yaşayan) kurtuldu." Zebur'da "Susan, az konuşan kurtuldu." Kur'ân-ı kerimde de "Allahü teâlâya tevekkül edene Allah kâfidir."
Allahü teâlânın insanlar üzerine ilk olarak farz kıldığı şeyin ne olduğu soruldu. O da, "Ma'rifettir. Nitekim Allahü teâlânın, (Ben cinni ve insi yalnız bana ibâdet etsinler diye yarattım) [Zâriyât-56] şeklinde bildirdiği âyet-i kerimede "İbâdet etsinler" kısmını İbn-i Abbâs hazretleri, "Tanısınlar" şeklinde tefsir etmiştir" buyurdu.