Yanlışı, Doğrusundan Çok Olan Kimseler
İlim üstâddan öğrenilir. İlmi, dini, kendi kendine kitaptan öğrenenler çok yanılır. Yanlışı, doğrusundan çok olur. Bugün, ictihâd edecek kimse yoktur. İmâm-ı Râfi'i ve İmâm-ı Nevevi ve Fahreddin Râzi dediler ki: Bugün hiç müctehid kalmadığında âlimler söz birliğine varmıştır. İmâm-ı Süyûti gibi her ilimde deniz gibi olan derin bir âlim; nisbi müctehid, yani mezheb içinde müctehid olduğunu bildirince, hiçbir âlim bu sözünü kabul etmedi. Hâlbuki, mutlak müctehid olduğunu, mezheb sahibi olduğunu söylememişti. Beş yüzden fazla kitap yazdı. Her kitabı, tefsir ve hadis ilimlerinde ve din bilgilerinin her birinde çok yüksek derecede olduğunu göstermektedir. İmâm-ı Süyûti gibi bir âlimin nisbi müctehid olduğu kabul edilmeyince, onun yüksek derecesinden çok uzak olanların böyle sözlerine inanılır mı? Hiç dinlenmez bile. Hele İslâm âlimlerinin kitaplarının bozuk olduğunu da söylerse, bunun aklından ve dininden şüphe olunur. Çünkü bu kimse Resûlullahı (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Eshâb-ı kirâmdan hiçbirini görmediğine göre, ilmini nereden öğrendi? Bir şeyler öğrendi ise, İslâm âlimlerinin kitaplarından öğrenmiştir. O âlimlerin kitaplarına bozuk derse, kendisi doğru yolu nereden bulmuştur? Bunu bize açıklasın!
Dört mezhebin imamları ve bunların mezheblerinde yetişmiş olan büyük âlimler, bütün bilgilerini âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlardır. Bu adam onlara uymayan bilgilerini nereden çıkarmıştır? Onun ictihâd derecesine varamamış olduğu meydandadır. Bu adama düşen iş, sahih bir hadis görüp, anlamadığı zaman, müctehidlerin bu hadis-i şeriften anlayıp bildirdiklerini araştırmalıdır. Bunlar arasında beğendiğine uymalıdır. Böyle yapmak lâzım geldiğini, derin âlim İmâm-ı Nevevi "Ravda" kitabında bildirmektedir. Âyet-i kerimeleri ve hadis-i şerifleri, ancak ictihâd derecesine yükselmiş olan derin âlimler anlayabilir. Müctehid olmayanların, âyet-i kerimeleri ve hadis-i şerifleri anlamaya kalkışmaları caiz değildir. Abdülvehhâb oğlunun ve ona aldanmış olan zavallıların doğru yola gelmeleri bozuk sözlerinden vazgeçmeleri lâzımdır.