Zâkirzâde Abdullah Efendi

Zâkirzâde Abdullah Efendi

Resûlullahtan "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" gelen din bilgileri, ikiye ayrılır: Beden bilgileri ve kalb bilgileri. Beden bilgilerini, yani kalb ile inanılması ve yapılması ve beden ile yapılması ve sakınılması lâzım olan imân ve ibâdet bilgilerinin hepsini Eshâbının hepsine tebliğ etmek, öğretmek vazifesi idi. Bunları bizzât ve bilvâsıta bildirdi. Ma'rifet ve tasavvuf denilen kalb bilgileri ise, güneş şuâları gibi, mübârek kalbinden her ân etrâfa yayılıyordu. Bunlara (Nûr) ve (Feyz) denir. Her Sahâbi, kendi kalbine gelen feyzlerden [akanlardan] kendi istidâdı, kâbiliyyeti kadarının hepsine hemen kavuştu. Kavuştukları nûrlar, ihlâslarının çabuk ve çok artmasına sebep oldu...

Beden bilgileri (Edille-i şer'ıyye) denilen dört kaynaktan öğrenilmiş, fıkıh kitapları vâsıtası ile bizlere gelmiştir. Resûlullaha uymak isteyenlerin, fıkıh kitaplarının bildirdiği ve mürşid-i kâmilin söylediği gibi ibâdet etmeleri lâzımdır. Kalb bilgileri ise, bizlere evliyânın kalbleri vâsıtası ile gelmiştir. Resûlullahın mübârek kalbinden bu bilgileri almak isteyenin, bir velinin yanında bulunarak, bunun kalbinden alması lâzımdır. Veli, insanın kalbi ile, Resûlullahın mübârek kalbi arasında, bir vâsıtadır, yoldur.

OKUMAKLA KAVUŞULMAZ!..

Kalb bilgilerine, tasavvuf kitaplarını okumakla kavuşulamaz. Bu bilgileri sunan menba, âriflerin kalbleridir. Her Sahâbi de, Resûlullahtan aldıkları, beden ve kalb bilgilerini, isteyen Müslümânlara bildirdiler. Dahâ sonra gelen Müslümânlar da, beden bilgilerini fıkıh kitaplarından, kalb bilgilerini, evliyânın kalblerinden aldılar. (Ben, beden bilgilerini, doğruca Resûlullahın sözlerinden, yani hadis-i şeriflerden öğreneceğim) diyenler, hadis-i şerifleri yanlış anlayarak, nefsin ve şeytânın tuzaklarına düştükleri gibi, (Ben kalb bilgilerini doğruca Resûlullahın kalbinden alacağım) diyenler de, nefsin ve şeytânın tuzaklarına düşmüşlerdir. Beden bilgilerinin, Ehl-i sünnet âlimlerinin sözlerinden veyâ kitâblarından, kalb bilgilerinin de, bu âlimlerin, hayâtta olanlarının kalblerinden, vefâtlarından sonra da, rûhlarından alınması lâzımdır...

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek

İmândan Güzel Bir Nîmet Yoktur

Vehbi Tülek