Zulmetten Nûra... Bir Acem Kraliçesi
"KALENİN DIŞINI BİZE, İÇİNİ O'NA!"Acem diyarında bir kaleyi zorlukla kuşattık. Kaleye silahlarımız ulaşmıyordu. Kalenin komutanı çok güzel bir kadındı. Bu kadın bulunduğu yerden bir gün cengi seyrederken, Arap gençlerinden yakışıklı bir genç gördü ve o âşık oldu. Kraliçe o delikanlıya hemen bir elçi gönderdi. Elçi o gence dedi ki:
-Kraliçe soruyor. Sen benim, ben de senin olabilmem için sana bir yol bulabilir miyim?
O delikanlı elçiyle şöyle haber yolladı:
-Evet! Bunun için iki şart var, kalenin dışını bize teslim edeceksiniz, içini de O'na!
Kraliçe elçiyi tekrar gönderdi. Elçi;
-Kalenin dışının teslimini anladık. Fakat içinin teslimini anlayamadık, diye sordurdu. O, delikanlı cevaben;
-Kalbini Allahü teâlâya teslim edip O'nun vahdaniyyetini tasdik edeceksin, dedi.
Haber, Kraliçe'ye ulaşınca son derece heyecanlandı ve etkilendi. Derhal bir topluluk göndererek delikanlıya bildirdi ki;
-Askerlerini kaleye yerleştir. Ben sana kapıları açtım.
Askerler kaleye girdi. O genç, Kraliçenin huzuruna çıktı ve İslam'a davet etti. Bunun üzerine Kraliçe dedi ki:
-Sen de takdir edersin ki ben yüksek himmet sahibi bir Kraliçeyim. Senin askerlerinin içinde senden yüksek, daha rütbeli kimse var mıdır? Onun önünde Müslüman olmak istiyorum, dedi...
RESULULLAHIN HUZURUNDA...
Kraliçeyi önce Abdullah İbni Ömer'in, sonra Emir'el Mü'minin Ömer İbni Hattab'ın huzuruna götürdüler. Kraliçe, Hazret-i Ömer'e:
-Ey mü'minlerin Emiri! Burada senden daha büyük biri var mıdır? dedi. Hazret-i Ömer de:
-Evet! Allah'ın Resulü Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) vardır, dedi. Ve Ravda-i Mutahharayı işaret ederek "Kabri Şerifi burasıdır" deyince Kraliçe, Resulullah Efendimizin manevi huzurunda Kelime-i şehadeti getirerek Müslüman oldu ve sonra gözyaşları içerisinde:
"Zulmetten çıkıp nûra girdim. İmanımı isyanların kirletmesinden korkuyorum. Seni bize Hak Peygamber olarak gönderen Rabbinden iste de, bir daha O'na asi olmadan tertemiz bir şekilde benim ruhumu kabzetsin" diye dua etti ve hemen oracıkta vefat etti...