Koca Yusuf
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 17 Ağustos 2006
Asırlardır harp meydanlarında gayr-i müslimlerle karşılaşmış yiğitlerimiz, ilk defa 19. asırda, sulh zamanında “diyar-ı Frengistan”da gayri müslim pehlivanlarla güreş tutmuşlardır. Avrupa ve Amerika’da güreşerek dünyaya nam salan pehlivanlarımızın en meşhuru Koca Yusuf’tur... Koca Yusuf pehlivan, ulemâların; Müslümanların maddeten de güçlü olduklarını isbat etmenin bir cihad olduğu yolunda fetvalarını ve dualarını alarak Avrupa ve Amerika’ya gitmiş oralardaki bütün meşhur pehlivanların sırtını yere vurarak “Cihan Pehlivanı” unvanını almıştır.
Halîfe-i Kızılayak
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 16 Ağustos 2006
Âbid Nazar, 1877 (H.1294) yılında şu anda Türkmenistan Cumhûriyeti içinde bulunup o zaman Buhâra Emirliğine bağlı olan Kerki şehrinin Kızılayak köyünde dünyâya geldi. İlk tahsîlini âlim bir zât olan babasının da yardımıyla burada tamamladı. Sonra, küçük yaşına rağmen, tahsîlini devâm ettirmek için Buhâra’ya gitti. Burada birçok âlimden çeşitli dallarda ders alarak, talebelikte en yüksek dereceye ulaştı...
Barbaros Hayreddin Paşa
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 15 Ağustos 2006
Barbaros Hayreddin Paşa, Büyük Osmanlı Kaptan-ı deryasıdır (amirali). 1466 yılında doğdu. Asıl adı Hızır’dı. Din ve devlet yolunda yaptığı büyük işlerden dolayı Yavuz Sultan Selim Han tarafından, “dine hayrı dokunan” manasına gelen “Hayreddin” ismi verildi.
Barbaros Hayreddin Paşa, âlim ve cesur bir komutandı. İri yapılı ve kumral tenliydi. Saçı, sakalı, kaşları ve kirpikleri çok gürdü. Doğu Akdeniz kıyılarındaki milletler tarafından; havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı “kızıl sakallı” manasına gelen “Barbarossa” diye tanınmaktadır...
Orhan Gazi
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 15 Ağustos 2006
Orhan Gazi, son derece dindar, adaletli ve tebaasına kendisini sevdirmesini çok iyi bilen bir Padişahtı. Bizzat halk içine girer, onlarla yemek yer ve dertleşirdi. Hareketlerinde çok hesaplı davranır ve hiç telâş etmezdi. İznik’i fethettiği zaman Hristiyanlara göstermiş olduğu insanca muamele, dillere destan olmuştu.
Orhan Gazi’nin her yönden büyük bir insan olduğunu sadece Türkler değil, birçok yabancı tarihçiler dahi tasdik etmişlerdir.
"Bedeli" Çanakkale'de "Bedeni" Gazze'de!..
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 12 Ağustos 2006
Teğmen Muzaffer’in alayında kamyon ve otomobil lastiği ile diğer birtakım malzemelere ihtiyaç vardı. Bunlar ise ancak İstanbul’dan sağlanabilirdi. Muzaffer Teğmen, becerikli bir İstanbul çocuğu olduğundan, karagâh, gerekli malzemenin temin ve mübâyaasına onu memur etti...
Muzaffer Teğmen, hemen yola çıktı ve aradı, uğraştı, nihayet Karaköy’de bir Yahûdi’de istediklerini buldu. Malzemeyi bulmuştu, fakat para yoktu. Eli boş dönemezdi, bir çaresini bulmak lâzımdı. Tüccar Yahûdi’ye dedi ki:
Pîr Muhammed ve yedi şehîd talebe
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 11 Ağustos 2006
Muhammed Erzincânî hazretleri bir yaz günü sabah namazından çıkınca, talebelerine; -Erzincan’a inmek dileriz. Sevdiklerimizden arzu eden bizimle gelsin, buyurdular. Kırk talebesiyle hareket edip, Erzincan’a geldi. Doğruca Câmi-i Kebîre gidip halvete girdiler ve câmide kırk gün ibâdetle meşgûl olmak istediler. Talebeleri onun bu hâline şaşıp;
-Efendim, şimdi hasat mevsimidir. Erbaîne ve halvete girmek için münâsip midir? diye arz ettiler.
Dimitrofçalı Muslihuddîn Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 10 Ağustos 2006
Dimitrofçalı Muslihuddîn Efendi, ilim tahsîlinden sonra, memleketinde sanat ile meşgûl oldu. İnsanlara bildiklerini öğretir, yanlışlıkları düzeltir, garip ve kimsesizlere yardımda bulunur, herkese iyilik ederdi...
Muslihuddîn Efendinin birçok talebesi vardı. İcâzet verdikleri bu mübârek kimseler, Timeşvar ve Belgrat gibi serhat boylarında gâzilere yardım ederler, ahâlinin Müslüman olması için gayret gösterirlerdi. Onlardan birinin asker arasında mevcudiyetinin hissedilmesi, gâzilerin mâneviyatlarını yükseltir, zaferin kazanılmasına sebep olurdu.
İlyâs ve Elyesa (aleyhimesselâm)
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 09 Ağustos 2006
İlyâs aleyhisselâm, İsrâiloğullarını Allahü teâlâya imâna ve ibâdete çağırdı. Onu dinlemediler, hattâ memleketlerinden kovdular. Ba’l adındaki puta tapmaya ısrarla devâm ettiler. Bu isyânları ve azgınlıkları sebebiyle, Allahü teâlâ onlar üzerine belâ ve musibet gönderdi. Çeşitli sıkıntılarla cezâlandırıldılar. Memleketlerinden bereket kaldırıldı. Yağmur yağmaz oldu, kıtlık başgösterdi. Sonunda İlyâs aleyhisselâmı bulup, nasihatini dinlediler. İmân ettikleri için, üzerlerinde belâlar ve musibetler kaldırıldı.
Çelebi Hüsâmeddîn
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 07 Ağustos 2006
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî hazretlerinin, Çelebi Hüsâmeddîn’e karşı îtibârı fevkalâde çok idi. Çelebi Hüsâmeddîn, Mevlânâ hazretleri derse gelmediği zamanlar talebelere ders verirdi...
Bir gün Çelebi Hüsâmeddîn dostlarıyla birlikte bağa gitmişti. Orada dostlarına nasîhat ederken bir kimse gelip;
-Efendim! Mevlânâ hazretlerinin türbesinin üzerindeki alem düştü. Bir türlü yerine konulamadı, dedi.
Bunu işiten Çelebi Hüsâmeddîn çok üzüldü. Yüzlerinin rengi bembeyaz oldu. Onun fevkalâde üzüldüğünü gören dostları, bunun sebebini sordular. O da;
Ahmed Mürşidî Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 06 Ağustos 2006
Ahmed Mürşidî Efendi, Diyarbakır’da çok talebe yetiştirdi ve insanlara doğru yolu göstermek için vaaz ve nasihatlerde bulundu. Bir gün vaazında şöyle buyurdu:
“Ey insanoğlu! Bil ki o sakladığın mallar senin değil hepsi emânettir. Bir gün sen âhirete göçersin onlar burada kalır. Oraya bir kefenden başka bir şey götüremezsin. Bir gün biriktirdiğin malları mîrasçılarına bırakıp gidersin. Bütün mal ve mülkün elinden gidip, o benim malım mülküm dediğin şeyler, yeni sâhiplerinin eline geçer. Her topladığın malın hesâbını yarın kıyâmet gününde vereceksin. Bu hâlinle kıyâmet günü hâlin ne olacak?