Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.425.133

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Bütün Din Kardeşlerine Hizmet Etmelidir

Afîfüddîn Süleymân Tilmsânî hazretleri evliyanın büyüklerindendir. 610’da (m. 1213) Cezayir’in Tilmsân şehrinde doğdu. Burada tahsilini tamamlayıp, bir rehber aramak için memleketinden ayrıldı. Mısır, Suriye ve Anadolu’ya gitti. Konya’da Sadreddin Konevî’yi görünce, ona intisab etti. Sohbetlerinde kemale erdi. İcazet verilerek Şam’a gönderildi. Burada talebe yetiştirdi. 690’da (m. 1291) Şam’da vefat etti. Buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Bir Çavuşun Subayina Mektubu

1913 senesinde yazılan ve Bulgarların Müslüman Türklere yaptıkları zulümleri anlatan "Türkiye Uyan" adlı kitabın 228. sahifesinde; bir çavuşun subayına mektubu şöyledir:Zâbit efendi! Kuvvetli düşman müfrezelerinin Gümülcine'ye indiğini, askerimizden bir kısmının çekildiğini ve bâzısının da esir edildiğini işittim! Geçen gün dört erle bana teslim ettiğiniz Kuruorman sırtındaki mühimmat deposunu hâlen muhâfaza ediyorum. Tabii Gümülcine'yi işgâl eden düşman buraya da gelecek! Doğrusu devletimin ve milletimin nice fedâkârlıklarla burada yığdığı bu cephaneyi, sapasağlam düşmana teslim edecek değilim! Buna ne askerlik vazifem, ne de vatan sevgim müsaade eder.

Vehbi Tülek

Vasif Efendi İspanya’da

Vehbi Tülek

Görev Şuuru

Vehbi Tülek

Şehid Derviş Paşa

Vehbi Tülek

1578 yılı Ağustos ayının 9. Cumartesi günü idi. İran Şahı 30.000 kişilik kalabalık bir orduyu Osmanlı sınırına göndermişti. Hedef Erzurum'du. Sadrazam Lala Mustafa Paşa, Erzurum beylerbeyi Özdemiroğlu Osman Paşa'yı İran üzerine sefere memur etti. O da Derviş Paşa'yı düşman kuvvetleri hakkında istihbarat yapması için küçük bir öncü kuvvetle, İranlıların karargah kurduğu Çıldır civarına gönderdi. Yanında üç yüz kadar asker bulunuyordu. İran ordugahına yaklaştığı zaman, onların gayet dağınık vaziyette ve ani bir hücumla dağıtılabilecek bir durumda olduğunu gördü. Yapabileceği iki tercih vardı. Ya düşmana saldıracak, yada geri dönecekti. Bu takdirde askerin maneviyatı bozulacaktı.

Nemiz Kaldi Bizim Mülk-i Arab’da

Vehbi Tülek

56 - Paris'de Bir Osmanli

Vehbi Tülek

Mahpeyker Valide Sultan

Vehbi Tülek

Pirizade Mehmed Bey’in Cevabi

Vehbi Tülek

Şemseddin Sivasi Hazretleri’nin Sultan Iii. Mehmed’e Nasihati

Vehbi Tülek

Patrona Halil Ve Sultan Ahmed

Vehbi Tülek

Tuğ O Kadar Ucuz Değil

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

İmâm-ı Kisâî

İmâm-ı Kisâi hazretleri, meşhûr yedi kırâat imamından yedincisidir. Tebe-i tabiindendir. 189 (m. 805) târihinde İran'da, Rey yakınlarında vefât etti. Buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Şeytana Itaatten Çok Sakın!

Vehbi Tülek

Zâhiri hazretleri meşhûr fıkıh âlimlerindendir. İsmi, Muhammed bin Dâvûd İsfehâni'dir. Ailesi, İsfehânlıdır. Kendisi, 255 (m. 869) yılında Bağdâd'da doğdu. Orada fetvâ verirdi. 297 (m. 910)'da vefât etti. Namazı ta'dili erkan ile kılmak hakkında şunları anlattı:

İlim Kalbe Hayat Verir Ilmsiz Ibâdet Olmaz

Vehbi Tülek

Mehmed Behâeddîn Efendi

Vehbi Tülek

Muhammed Kudsi Bozkıri hazretlerinin oğlu olan Mehmed Behâeddin Efendi 1831'de doğmuştur. Uzun müddet Konya Bekir Sami Paşa Medresesinde müderrislik yaptı. 1906 yılında vefât etti. Türbesi Konya'dadır...
Mehmed Behâeddin Efendi vefatından bir müddet evvel talebelerine buyurdu ki:

Hadîs âlimi Abdullah Harrâz

Vehbi Tülek

Nasrâniyyet Ve Yahûdiyyet Bâtıl Olmuşlardır

Vehbi Tülek

sana Eziyet Vereni Affet!..

Vehbi Tülek

Şerifzâde Ataullah Efendi

Vehbi Tülek

Ebû Ya'kûb Tennûhî

Vehbi Tülek

Issız Adada Yaşayan Putperestin Hidayeti!

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Gül Yaprağı

Gül Yaprağı

Vaktiyle, yol üzerinde bulunan bir dergahın dervişleri, yoldan geçen herkesi misafir kabul ediyordu. Burada hiç konuşulmuyordu. Dervişler anlatmak istediklerini kalben ifade ediyorlardı. Bir gün dergahın kapısına bir yolcu geldi. Yolcu kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada, misafir geldiğini dervişler firaset yoluyla anlıyorlardı, o yüzden kapıda tokmak yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki derviş, kapıda duran yolcuya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yolcu, dergahta kalmak istiyordu. Derviş içeri girdi, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yolcuya uzattı. Bu, yeni bir misafiri kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yolcu dergahın bahçesine girdi, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. Derviş kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

"encümen-i Bîzebân"

Vehbi Tülek

Bir Çuval Toprak Ve Arsa

Vehbi Tülek

At Hirsizi

Ebussuud Efendi Ve Nureddinzade

Hazreti Hâlid'in Üstün Başarısı

Fani Dünya

Abdullah Bin MübÂrek

Cimrilik Ve Nankörlüğün CezÂsi

Biz Söze Bakmayız, Öze Bakarız

Vehbi Tülek

"kılıcını Değil Kınını Öpmüşlerdir!"

Vehbi Tülek

Allahü TeÂlÂyi Bilir Misin?

Vehbi Tülek

Adalet Ve Tevazu

Vehbi Tülek

Allah'tan Utanandan Her Şey Utanir

Vehbi Tülek

Dördüncü Murad Han Ve Ankaravi İsmail Efendi

Vehbi Tülek