Yolumuzu Aydınlatanlar • 13.11.2024
Hayyât Vehbî Efendi Anadolu'da yetişen büyük velîlerdendir. "Terzi Baba" ismiyle meşhur oldu. 1780 (H.1195) senesinde Erzincan'da doğdu. Terzi idi, hem dikiş diker hem de dili ve kalbi ile Allahü teâlâyı anardı...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 14.11.2024
İshak Zencânî Efendi Anadolu'da yetişen büyük velîlerdendir. On yedinci asırda Tokat'ta yaşadı. Osmanlı sultanlarından Dördüncü Mehmed Han ve İkinci Süleymân Han devrini gördü. Zamânının büyük âlimlerinden olan Muhammed Vânî'den ilim öğrendi. Ehl-i sünnet îtikâdında bir âlim olup, eserlerinde Ehl-i sünnet îtikâdını anlattı. Manzûme-i Akâid adlı eseri bu mevzûdadır. Bu kitabında şöyle anlatır:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 15.11.2024
İbrâhim bin Yahlef hazretleri evliyânın büyüklerinden ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. Tunus'ta doğdu. İlk tahsilinden sonra Mısır, Şam ve Hicaz taraflarına giderek hadîs-i şerîf, kelâm, mantık ve münâzara ilimlerini öğrendi. Tahsîlini tamamladıktan sonra Tlemsân'a gitti. 1336 (H.737) senesinde Cezayir’de Tlemsân'da vefât etti. Et-Telkîn li-Abdilvehhâb adlı eseri şerh edip açıkladı. Bu kitabında şöyle anlatır:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 16.11.2024
Abdürrahmân bin Muhâcir hazretleri Tâbiînin meşhûrlarındandır. Ebû Zür'a Dımeşkî, Ebû Misher'den şöyle nakletmiştir: "O aslen Rum'dur, ismi Kostantin idi. Müslüman olduktan sonra ona Abdürrahmân ismi verildi."
Bu mübarek zat, 730 (H.112) senesinde vefât etti. Eshab-ı kiramdan bazılarını görüp hadîs-i şerîf işitip, rivâyet etmiştir.
İbn-i Câbir, bir arkadaşının şöyle anlattığını nakletmiştir:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 17.11.2024
Hâşim-i Keşmî, İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî hazretlerinin talebelerindendir. İran'da Bedâhşân'ın Keşm kasabasındandır. Önce Seyyid Mîr Muhammed Nûmân hazretlerinin huzûrunda tövbe edip, ona talebe oldu. Sohbetinde yetişip, Seyyid Mîr Muhammed'in işâreti ile, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetiyle şereflendi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebelerine yazdığı mektuplarından meydana gelen Mektûbât kitabının üçüncü cildini 1623 (H.1033) yılında toplamaya başladı. Eseri 1630 (H.1040) senesinde tamamladı. En mühim eseri Berekât-ı Ahmediyye'dir. Bu eserini İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin vefâtından bir sene önce yazmaya başlayıp, 1627 (H.1037) senesinde tamamlamıştır. Kitap, belâgat ve fesâhat bakımından çok yüksek olduğu gibi, ihlâs ve muhabbetle yazıldığından, çok feyizli ve bereketlidir.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 18.11.2024
Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri "Silsile-i aliyye" adı verilen büyük âlim ve velîlerin on sekizincisidir. 1403 (H.806) senesinde Taşkent'te doğdu. Önce Semerkant'ta Seyyid Kâsım Tebrîzî'nin sohbetinde bulundu. Sonra Yâkûb-i Çerhî hazretlerinin sohbetinde üç ay kaldı. Ondan feyz alıp, tasavvuf hâllerinde yükseldi. Ondan icâzet aldı. Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn Buhârî hazretlerini de gördü ve sohbetinde bulundu. 1490 (H.895) senesinde Semerkant'ta vefât etti. Bir sohbeti sırasında buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 19.11.2024
Ukayl el-Münbecî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Suriye’de Münbec’de yaşadı. Büyük bir zât olan Ukayl hazretlerinin davranış ve konuşmaları hikmetli idi. Bir gün, Şeyh Mesleme hazretlerinin talebelerinden birkaçı ile birlikte Fırat Nehri kenarına geldiler. Her biri seccâdesini su üzerine sererek, oturup karşıya geçtiler. Ukayl el-Münbecî de seccâdesini serdi. Üzerine oturmasıyla suya battı ve bir müddet sonra karşı kıyıdan çıktı. Fakat üzerinde en küçük bir yaşlık görülmedi. Talebeleri, bu durumu gidip hocaları Şeyh Mesleme hazretlerine arz edince; "O, rahmet deryâsına dalanlardan biridir" buyurdu. Bu sebeple ona "Gavvâs" dendi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 20.11.2024
Celâleddîn Ârif Çelebi Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Rûmî'nin torunu, Sultan Veled'in oğludur. 1271 (H.670) senesinde doğdu. Babası Sultan Veled'den zâhirî ve bâtınî ilimleri öğrendi. Babasının vefâtından sonra onun halîfesi, vekîli oldu. 1319 (H.719) senesinde Konya'da vefât etti. Bir sohbeti sırasında buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 21.11.2024
Mehmed Üftâde Efendi, Kânûnî Sultan Süleymân Hân zamânında, Bursa'da yaşayan büyük velîlerdendir. 1490 (H.895) senesinde Bursa'da doğdu. Karacabeyli Hızır Dede isminde bir velînin sohbetlerinde yetişti. Şeyh-i ekber Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin rûhâniyetinden istifâde ederek kalb gözü açıldı, kemâle gelip olgunlaştı. Çok talebe yetiştirdi. Bunların en meşhuru Aziz Mahmud Hüdayi’dir. Üftâde Efendi 1581 (H.989)’da Bursa'da vefât etti. Çok kerametleri görüldü...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 22.11.2024
Kutub İbrâhim Efendi Bursa'da yaşayan büyük velilerden olup Üftâde hazretlerinin torunudur. 1606 (H.1015) senesinde doğdu. Azîz Mahmûd Hüdâî'nin sohbetlerinde kemâle geldi. Rivayete göre, Üftâde Efendi bir gün Azîz Mahmûd Hüdâî'ye; "Bizim evladımızdan biri size talebe olacak ve sizin vasıtanızla hakikat sırrına kavuşacaktır." demiş, böylece torununun Hüdâî'den hilâfet alacağını kerametiyle haber vermiştir. Kutub İbrâhim Efendi, hilâfet alıp Bursa'ya dönerken; "Sultan’ım ne kadar zaman sonra ziyarete müsaade buyurulur?" diye arz edince, Hüdâî; "Biz sizin hizmetiniz için bu vakte kadar tevakkuf eyledik (bekledik)." diye cevap verdi. Bursa'ya vardığında, Azîz Mahmûd Hüdâî'nin vefat haberi geldi. Kutup İbrâhim, Bursa'da dedesinin zaviyesinde 50 seneden fazla talebe yetiştirmekle meşgul oldu. İnsanlara doğru yolu anlattı. Vefatı yaklaştığı zaman; "Ben vefat edince naaşımı türbeye defnetmeyin. Dedemin huzurunda cesedimin dahi ayak uzatması ruhumu sıkar." buyurdu. 1678 (H.1089) senesinde vefat etti. Bir sohbeti sırasında buyurdu ki: