KATEGORİ: 1001 Osmanlı Hikayesi

Boğazkesen (rumeli) Hisari'nin Yapilmasi

Osmanlı Sultanı İkinci Mehmed, gerkek dedelerinin ve gerekse babasının girişmiş olduk ları büyük ve cür'etli teşebbüsü gerçekleştirmek istiyordu. Tabiat ve cografya, İstanbul'u, doğu ve batıdaki Osmanlı ülkelerine merkez yapmıştı. Kostantiniyye, başka bir devletin elin de kaldıkça Osmanlı ülkesi, Hristiyan istilasına açık bulunacağı gibi, Avrupa ile Asya arasında ki bağ ve alaka da emniyete alınamazdı. Böylece devlet, tam ve sağlam bir vücud olacak yerde, gövdesi ortasından ikiye bölünmüş olarak parçalanmak tehlikesine maruz kalırdı.

Vehbi Tülek

Sultanzade Gazi Hüsrev Bey’in Türbesi

Bosna'da İslam kültür ve medeniyetinin kurucusu Gazi Hüsrev Bey'dir. Kanuni'nin hala oğlu olan Hüsrev Bey, babası Ferhad Bey şehid düştüğünde o henüz kundakta idi. Hüsrev Bey, İstanbul'da Enderun mektebini bitirdikten sonra dedesi Bayezid Han'ın yaptırdığı medresede yüksek tahsilini yaptı. Kanuni, 1521 senesinde Belgrad seferine onu da götürdü ve fetihten sonra onu oraya sancak beyi tayi etti. Fakat orada az bir müddet kaldıktan sonra Bosna sancak beyi oldu.Bosna'da henüz fethedilmemiş kaleleri Avusturyalıların elinden aldı. 1526 Mohaç seferinde bir Osmanlı akıncı birliğine kumanda etti ve Macaristan'ın fethinde Osmanlı ordusu nun önünü açtı. Bu seferde, en ünlü akıncı beyi olarak şöhret yaptı.Bosna'daki adil idaresi sayesinde binlerce Hristiyan Hırvat ihtida etti, müslüman oldu. Şimdi bunlara Boşnak deniyor. Binlerce Türkmen ailesini de Anadolu'dan getirtip oralara iskan etti.

Vehbi Tülek

Sultanzade Gazi Hüsrev Bey’in Türbesi

Bosna'da İslam kültür ve medeniyetinin kurucusu Gazi Hüsrev Bey'dir. Kanuni'nin hala oğlu olan Hüsrev Bey, babası Ferhad Bey şehid düştüğünde o henüz kundakta idi. Hüsrev Bey, İstanbul'da Enderun mektebini bitirdikten sonra dedesi Bayezid Han'ın yaptırdığı medresede yüksek tahsilini yaptı. Kanuni, 1521 senesinde Belgrad seferine onu da götürdü ve fetihten sonra onu oraya sancak beyi tayi etti. Fakat orada az bir müddet kaldıktan sonra Bosna sancak beyi oldu.Bosna'da henüz fethedilmemiş kaleleri Avusturyalıların elinden aldı. 1526 Mohaç seferinde bir Osmanlı akıncı birliğine kumanda etti ve Macaristan'ın fethinde Osmanlı ordusu nun önünü açtı. Bu seferde, en ünlü akıncı beyi olarak şöhret yaptı.Bosna'daki adil idaresi sayesinde binlerce Hristiyan Hırvat ihtida etti, müslüman oldu. Şimdi bunlara Boşnak deniyor. Binlerce Türkmen ailesini de Anadolu'dan getirtip oralara iskan etti.

Vehbi Tülek

Osmanlilarin İndonezya Müslümanlarina Yardimi

Kanuni Sultan Süleyman Han, Portekiz donanmasının taarruzlarına karşı imdat isteyen Hind müslümanlarına bir donanma göndererek yardımda bulundu. Bu donanma Portekizlileri bu denizlerden kovaladıktan sonra Mısır'a dönerken, bu donanmada bir filoya kumanda eden Hayreddin Mehmed Reis, bu donanmanın kumandanı Süleyman Paşa tarafından iki gemiyle doğu denizlerini keşfe gönderildi. Osmanlı denizcileri ilk olarak Siyam (Tayland)'a geldiler ve kral tarafından çok iyi karşılandılar. Kral onların Siyam'da istekdileri kadar kalabileklerini ve misafirleri olduğunu söyledi. Tam 15 yıl burada kaldılar ve onlara yılda 12.000 altın ücret verildi. Bu zaman zarfında başkent Ayuthia'da (bugünkü başkent Bangkok'a yakın) 7 cami açtı lar. Yalnız başkentte 30.000 aile, onların örnek ahlakı sebebiyle müslüman olmakla şereflendi. Bugün Tayland'daki 2,5 milyon müslümanın menşei bunlardır.

Vehbi Tülek

Fatih’in Akincisi Malkoçoğlu BÂlî Bey Bey

Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından 1456'da Eflak prensliğine tâyin edilen ve Kazıklı Voyvoda olarak bilinen Vlad, Pâdişâha bağlı kalacağına dâir söz vermesine rağmen, sözünde durmayarak Osmanlılar aleyhine Macarlarla anlaştı. Fâtih Sultan Mehmed Han'ın Trabzon seferini fırsat bilerek, Tuna'yı geçti ve Bulgaristan topraklarını yağmaladı. Daha sonraki bir zamanda da Tuna kenarında bulunan Osmanlı kuvvetleri üzerine baskın düzenleyerek, kumandanlarından Yûnus Bey'i şehid, Hamza Bey'i de esir aldı. Daha sonra da Hamza Bey'i şehid ederek başını Macar kralına gönderdi. Aldığı esirlerin hepsini kazıklattıktan sonra, Osmanlılara âid bir takım şehir ve kasabaları tahrib etti. 25.000 esir alarak memleketine döndü. Hamza Bey'in ve bir çok Türk' ün pek vahşice şehid edildiğini haber alan Fâtih Sultan Mehmed Han, Vlad'ın üzerine yürümeye karar verdi. 1462 baharında Widin'e kadar nehir yolu ile geldi. Fakat Kazıklı Voyvoda'ya tesadüf edemedi. Bunun üzerine Evrenosoğlu Ali Bey'in oğlu Ali Bey'i Eflak içlerine akına me'mur etti.

Vehbi Tülek

Kuzey Afrika’yi İspanyollardan Kurtaran Osmanlilar

Osmanlı Devleti, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Cezayir'i fethedince, batısında bulunan Fas ile komşu oldular. O tarihlerde Fas sultanı olan II. Muhammed, Osmanlıların kendi devletini de ele geçireceğinden korkarak, 80.000 kişilik bir ordu ile Cezayir üzerine yürüdü. Cezayir valisi olan Kazdağlı Salih Paşa bunu haber alınca derhal harekete geçti ve Sebû denilen yerde 5 Ocak 1554 günü yapılan harpte Fas kuvvetlerini bozguna uğrattı. Ertesi gün de Fas sultanlığının başşehri olan Fes şehrine girdi. Burada 4 ay kadar hüküm sürdü. Fas sultanı güneydeki Merakeş şehrine kaçmıştı. 4 ay sonra Salih Paşa buradan çekilerek Cezayir' e dönünce sultan, tekrar Fes şehrini ele geçirerek tahtına oturdu.

Vehbi Tülek

Osmanli Tüccari

İstanbul'da uzun seneler kalmış olan ve hatıralarını kaleme alan İtalyan asıllı Avusturyalı general Kont Marsigli, 1737'de yazdığı eserin de Osmanlı tüccarlarını şöyle anlatıyor:"Osmanlı devletinde yaşayan tüccarlar, gayet mahir ve bilgili dir. Devlet, ticaretle uğraşanlara her türlü kolaylığı gösterir. Osmanlı nın prensibi, mümkün olduğu kadar ticaret malı girip çıkmasıdır. Zira mal ne kadar gelip giderse, devletin geliri de o derecede artmakta, halk da o kadar zenginleşmektedir. Osmanlı hükûmetleri ağır ticari vergilerden kaçınmışlardı. Ağır verginin, hem malın dolaşmasını engel lediği, hem de kaçakçılığı doğurduğu, devletin ve halkın kazancını azalttığı fikrindedir.Hükûmet kaçak mala hazine adına el koyar. Hiçbir tüccar, beyan etmediği, vergisini ödemediği malı kaçırmaya cesaret edemez. Zira ticaret müsaadesi elinden alınır.

Vehbi Tülek

Osmanli Ordusundaki Tertip Ve Düzen

Uzun seneler İngiltere'nin İstanbul'daki büyükelçisi olan Lord Paul Ricault, Sadrazamın daveti ile Eylül 1663'de Uyvar seferine gözlemci olarak katılmıştı. Sefer sırasında gördüklerini şöyle anlatır:"Gerek Veziriazamın, gerekse diğer büyük kumandanların otağ larına çadırdan ziyade saray demek doğru olur. Muhteşem ve harikul âde süslemeleri, çeşitli oda ve daireleri ile saraylardan fazla masraf edilmişti. Bu seyyar saraylar ve ağır kazıkları, parçalar halinde menzil den menzile taşınıyordu. Osmanlı ordusu günde 5-6 saat yürüyordu. Daha fazla yürüyüşe cebri yürüyüş denir ki, fevkalade hallerde olur. Ordu ağırlıklarını at, katır ve develer taşır. Otağ kurucular ordudan daima bir menzil önde giderler. Otağ sahipleri bir menzile gelince otağlarını kurulmuş bulur lar. Her otağ çifttir. Biri kullanılırken diğeri bir menzil sonrasında kurulmaktadır. Sanıyorum bu muhteşem otağları Osmanlılar, ne kadar zengin ve kudretli olduklarını gösterip, düşmanın gözünü korkutmak için kullanıyorlar.

Vehbi Tülek

Mimar Koca Mehmed Ağa

Sultanahmed Camii mimarı Mehmed Ağa, 1563'de Rumeli'den İstanbul'a geldiğinde çocuk yaştaydı. 5 sene orta tahsilinden sonra Hâssa Mimâri Mektebinde 21 sene mimarlık eğitimi gördü. Çeşitli vazifelerde bulunduktan sonra Sultan III. Murad Han tarafından, Rumeli, Mısır, Arabistan, Kırım ve Macaristan'a, buradaki mimari eserleri incelemek maksadıyla gönderildi. Daha sonra Suyolları Nâzırı oldu. I. Ahmed Han padişah olunca onu Hâssa Sermimarlığı makamına getirdi. Mehmed Ağa, 23 Eylül 1611'de İstanbul'dan hareket ederek, 4 Mart 1612'de Mekke-i Mükerreme'ye vasıl oldu. Şimdi ilk büyük icraatını gerçekleştiriyordu; Meşhur "Altın Oluk"u, Kâbe'ye yerleştir dikten sonra, 82 kilo saf altınla işlenmiş örtü ile Kâbe-i Muazzamayı kapladı ve oradan Medine-i Münevvere'ye geçti. Sultan Ahmed Han, Şeb-çerağ yani Gece Aydınlatan isimli meşhur elması Ravza-i Mutahhara'ya takılmak için göndermişti. Bu meşhur elmas kalın bir altın bir muhafaza içine alınmış, etrafı da 227 küçük elmasla işlenmiş ti. Mehmed Ağa bu elmas askıyı, büyük bir merasimle Peyagamber Efendimizin başucuna astı. Ayrıca Hazret-i Fâtıma validemizin kabrini de baştan başa yeniledi. Daha sonra İstanbul'a döndü.

Vehbi Tülek

Doğu Afrika Fatihi Özdemir Paşa

Özdemir Bey, Mısır'daki Memlûk Türk beylerindendi. Yavuz tarafından Mısır'ın Osmanlı idaresine geçmesiyle o da Osmanlı ordusuna katıldı ve vali Süleyman Paşa'nın hizmetinde Sancak Beyi (Tümgeneral) rütbesine yükseldi. Bu vazifedeyken, 1541 senesinde emrindeki kuvvetlerle güneye ilerleyerek önce Sudan, sonra Habeşistan, Eritre, Somali topraklarını fethetti. Bu ülkelerin kralları Osmanlı tâbiyetini tanıdılar. Buraların ahalisi putperest idi. İslamiyeti bu insanlara ilk tanıtan Özdemir Paşa oldu. Kısa bir zaman içinde, bazı hristiyan Habeş kabileleri dışında bu memleketlerin ahalisi tamamen Müslüman oldu.Özdemir Paşa'nın bu başarıları padişaha kadar ulaştı. Kanuni Sultan Süleyman Han, onu İstanbul'a davet ederek görüşmek istedi. Sevimli, zeki, konuşkan ve yüksek bir terbiye ve edeb sahibi olan Özdemir Paşa'yı çok sevdi ve ona Beylerbeyi (Orgeneral) rütbesini verdi. Bir süre İstanbul'da kalan Paşa, bu zaman zarfında padişah ile bir çok defa, hem de bir dost muamelesi görerek sohbet etti. Kanuni'ye, Afrika'nın stratejik önemini, buralarda Portekiz donanmasının görülmeye başladığını, eğer Osmanlı devleti olmazsa, hristiyanlığın yayılabile ceğini padişaha anlattı. Kanuni de onu "Habeşistan Beylerbeyi" tayin ederek tekrar Afrika'ya gönderdi. Böylece Afrika'da yeni bir Osmanlı eyaleti kuruluyordu.

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek

Nefis, Çok Övülmesi Yüzünden Firavunlaştı

Vehbi Tülek

İnsanların Hep Iyi Taraflarını Gör, Günahlarını Araştırma!

Vehbi Tülek