Yolumuzu Aydınlatanlar • 30.11.2009
Musa aleyhisselamın vefatından sonra İsrailoğullarının başına Yuşa aleyhisselam geçti. İsrailoğullarını çölden çıkararak onları dedelerinin ülkesi olan Kenan bölgesine yerleştirdi. Bu ülke, Yakub aleyhisselamın yaşadığı yer olup, İsrailoğulları için mukaddes sayılır...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 02.12.2009
Dün bir nebze bahsettiğimiz gibi, Tâlût (Saul) isimli bir melik İsrailoğullarının başına geçti. Tâlût, İsrail-oğullarına öğütte bulundu. Onlara şöylece seslendi:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 02.12.2009
Hazret-i Ali (radıyallahü teâlâ anh), Allah Resulünün damadı, Hazret-i Ömer'in kayınpederidir. İslam halifelerinin ve ismen Cennetle müjdelenen on kişinin dördüncüsüdür. Ehl-i beytin birincisidir. Allahü teâlânın aslanı idi. Çeşitli hadis-i şeriflerde methedildi. Evliyanın büyüğü, vilayet yolunun reisidir. Her tarikatta herkese Vilayetin feyzleri ve marifetleri Hazret-i Ali'den gelmektedir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 04.12.2009
Kanije, Macaristan ve Avusturya sınırlarında küçük bir kaledir. lll. Mehmed Han zamanında ve 1600 tarihinde Avusturya'dan alınmıştı. Fakat ertesi yıl, 1601'de Avusturya Arşidük'ü Ferdinand büyük bir kuvvetle bu kaleyi kuşatmıştı...
Kanije'yi savunan askerlerimiz çok zor durumda kalmışlardı. Kaleyi kuşatan yüz bin kişilik düşman kuvveti yüklendikçe yükleniyordu. Üstelik Kanije önündeki nehri de doldurmaya başlamışlardı. Bunu yaptıkları takdirde kaleyi korumak çok güçleşecekti. Düşmanlar sonunda nehri doldurmayı başardılar. Kanije önündeki nehri, nisbeten geçit verdiği yerde sazlarla doldurup, üzerine çitten siperler yerleştirdiler. Bunun yanı sıra bir de tahtadan muntazam bir köprü yaptılar ve bunu kalenin hendeğine bağladılar. Artık hendeği rahatlıkla aşabileceklerdi...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 04.12.2009
Şemseddin Pâni-püti, Hindistan'ın büyük velilerindendir. Türkistan'ın Verşâne vilâyetindendir. 1336 (H.736) senesinde Hindistan'daki Pâni-püt şehrinde vefât etti. Seyyid olup hazret-i Hüseyin'in neslindendir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 06.12.2009
Şeyh Celâlüddin Hurmali, Irak'ta yetişen evliyâdandır. Seyyid olup, soyu İmâm-ı Mûsâ Kâzım hazretlerine ulaşır. Kuzey Irak'ta Şehrizûr'a bağlı Kayneyce köyünde doğdu. 1815 (H.1231) târihinde Biyâre'de vefât etti.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 07.12.2009
Ebu Abdullah Muhammed bin Hafif hazretleri 889 (H.276) senesinde Şirâz'da doğdu. 981 (H.371)'de aynı yerde vefât etti. Babası sultan idi. Çağındaki "Şeyhlerin Şeyhi" olup âlemde bir tane idi. O asırda tasavvuf yolunu tutanlar hep ona başvururlardı. Büyük bir ifade gücüne sahipti. En derin hakikatlere dair kırk günde bir eser telif ederdi...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 09.12.2009
Şerifzâde Mehmed Efendi, 1553 (H.960) yılında Eğirdir'de doğdu. Çeşitli medreselerde müderrislik yaptı. Sultan Dördüncü Murâd Hanın tahta çıktığı sene (1623) Anadolu kâdıaskeri oldu. Murâd Han ertesi yıl onu, seyyidlerin ve şeriflerin doğum ve vefât kayıtlarını tutan ve işleri ile ilgilenen "Nakibü'l-eşrâf"lık müessesesinin başına getirdi. 1625 yılında ise askeri en büyük kâdılık makâmı olan Rumeli Kâdıaskerliğine getirildi. Fakat çok geçmeden bu görevinden ayrılarak kendini tamâmen ibâdete verdi. 1630 (H.1040) senesinde de rahmet-i rahmâna kavuştu. Kabri İstanbul'da Eyüp Sultan Türbesi civârındadır...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 09.12.2009
Ahmed Şemseddin vebâya tutulmuştu. Ağabeyi Ömer Ziyâeddin Efendiye şöyle dedi: "İçim yanıyor. Bir parça kar getirebilir misiniz?.."
Ahmed Şemseddin Tavili hazretleri, büyük veli Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdi hazretlerinin halifelerinden Osman et-Tavili'nin dördüncü oğludur. Hacı Şeyh Ahmed Şemseddin diye meşhûr olmuştur. 1811 (H.1226) senesinde doğdu. 1890 (H.1308) senesinde vefât etti. Kabri Kuzey Irak'taki Tavila'da babasının kabri yanındadır...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 11.12.2009
Hicri 61 senesinin 10 Muharreminde (10 Ekim 680) cereyan eden elim bir hadise olan Kerbela vakası, İslam aleminde derin izler bıraktı. Ali (radıyallahü anh) hazretlerinin oğlu Hüseyin (radıyallahü anh) ve yakınları bu hadisede şehid edildiler. Hazret-i Hüseyin'in başını, kızları ve kardeşleri ile hasta olan oğlu küçük Ali'yi, Emevi kumandanı İbn-i Ziyad'a götürdüler. İbn-i Ziyad bunları Halife Yezid'e gönderdi. Şam'a varılıp da bu haber Yezid'e ulaştırılınca, Yezid ağlayarak şöyle dedi: