Yolumuzu Aydınlatanlar • 04.12.2005
Müslümânların birinci halifesi olan Hazret-i Ebû Bekir, Aşere-i mübeşşerenin (Cennetle müjdelenen on kişiden) birincisidir. Peygamberlerden sonra, bütün insanların en üstünüdür. Bütün gazâlarda bulundu. Âyet-i kerimeler ile medh olundu. Kur'ân-ı kerimi kitâb hâlinde ilk toplayan budur. 13 [m. 634] senesinin Cemâzil-âhir yirmisekizinci salı gecesi, altmışüç yaşında vefât etti. Resûlullahın yanındadır.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 01.03.2007
Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddik'ın oğludur. Hazreti Abdullah, babası Ebû Bekr-i Siddik'in da'vetiyle, küçük yaşta Müslüman oldu. Peygamber efendimiz ile babası Mekke'den Medine'ye hicretlerinde, Sevr Mağarasına geldiklerinde, habercilik vazifesini yaptı. Onun hilafetinin başlangıcında, hicretin onbirinci yılının Şevval ayında, daha önce Taif'te aldığı yaranın iyileşmemesi sebebiyle vefat etti. Cenaze namazını babası Hazreti Ebu Bekr kıldırdı. Kabrine ise Hazret-i Ömer, Talha ve kardeşi Abdurrahman (radıyallahü anhüm) indirdiler. Taif şehidlerinden sayılmaktadır.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 03.12.2005
Abdulmuttalib, Sevgili Peygamberimizin dedesidir. Vefatı sırasında oğullarını yanına çağırdı ve kendisine, oğlu Abdullah'ın emaneti olan henüz 9 yaşındaki Sevgili Peygamberimizi emanet edecek birini tesbit etmeye çalıştı. Oğullarından hiçbirini buna layık görmüyordu. Bunun üzerine en küçükleri olan Ebu Talib;
-Onu yetiştirmek için ben herkesten daha fazla arzuluyum. Ama ağabeylerim dururken onların önüne geçemezdim. Gerçi malım, mülküm az, yoksul sayılırım. Lakin sevgi ve ilgim herkesten ileridir, dedi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 08.12.2005
Resulullah efendimiz altı yaşına geldiğinde, mübarek annesi Hz. Âmine, yanına Ümm-i Eymen'i de alarak Medine'ye gitti. Niyeti hem oradaki akrabalarını, hem de kocası Abdullah'ın kabrini ziyaret etmekti. Bir ay Medine'de kaldılar.
Ümm-i Eymen Medine'deki bir hatırasını şöyle anlatır:
"Bir gün Yahudi âlimlerinden ikisi yanıma gelerek dediler ki:
-Bize Ahmed'i göster!
Yolumuzu Aydınlatanlar • 03.03.2007
Hazreti Hasan, Resûlullahın kızı hazret-i Fâtıma'nın oğludur. Peygamber efendimizin, "Cennet gençlerinin seyyidi, efendisidir" buyurduğu, torunu Hz. Hasan, 625 senesinin ramazan ayının ortasında doğdu. Beyaz ve güzel yüzlü olup, yüzü Resûlullahın yüzüne çok benzeyen yedi kişiden biri bu idi. Resûlullaha bundan dahâ çok benzeyen kimse yoktu. "Oniki İmâm"ın ikincisi, İslâm halifelerinin beşincisidir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 11.12.2005
Araplar arasındaki nâdir okuma-yazma bilenlerden olan Ebû Ubeyde bin Cerrâh ve arkadaşları; Osman bin Maz'ûn, Ubeyde bin Hâris, Abdurrahman bin Avf, Ebû Seleme, Hz. Ebû Bekir'in vâsıtasıyla, Resûlullahın huzûrunda Müslüman oldular...
Hz. Ebû Ubeyde, Hz. Ebû Bekir'in vâsıtasıyla imâna gelenlerin onuncusudur. İmân ettiğinde 31 yaşındaydı. O günden, vefâtına kadar malıyla, mevkisiyle ve canıyla İslâmiyeti yaymak için çalıştı...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 05.12.2005
Hazreti Ömer'in iman etmesiyle, Müslümânlar çok kuvvetlenmiştir... Silâhlı olarak, açıkça hicret etti. Resûlullahın gelmekte olduğunu Medine'deki Müslümânlara müjdeledi. Bütün gazâlarda bulundu. Çok kahramânlık gösterdi. "Fârûk" adını aldı. Onüçüncü yılın Cemâzil'âhır ayı yirmisekizinci Salı günü halife seçildi. Çok memleket aldı. İslâmın adâletini bütün dünyâya tanıttı. Yirmi üçüncü [23] senenin son ayında, câmide sabâh nemâzına durunca, Mugire bin Şu'be'nin kölesi Ebû Lü'lü Firuz kâfiri tarafından bıçakla, karnından yaralanıp yirmidört sâat sonra vefât etti. Resûlullahın yanına defnedildi...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 06.12.2005
Asiler, Hicretin otuzbeşinci senesinde Medine'ye gelerek, Hz. Osman'ın evini kuşattılar. Muhasara, kırk gün devam etti. Hz. Hasan ve Hüseyin ile Talha (radıyallahü anh) halifenin kapısında nöbet tuttular. Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden Abdullah bin Selam hazretleri buyuruyor ki: "Muhasarada bulunan Hz. Osman'ı ziyâret etmek üzere yanına gittim. Selâm verdim. Hz. Osman selâmımı aldı. Oturdum, az sonra Hz. Osman. "Kardeşim bu gece rüyamda şu pencereden Resûl-i Ekrem'i gördüm bana "Osman seni muhasara altına aldılar öyle mi?" diye sordu. Ben de "Evet yâ Resûlallah" dedim. Resûl-i Ekrem "Seni susuz bıraktılar, öyle mi?" diye tekrar sordular. Ben de "Evet yâ Resûlallah" dedim.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 07.12.2005
Hazreti Ali, on yaşında iken imân etmiştir... Bütün gazâlarda kahramânlıklar gösterdi. Hicri Otuzbeş senesinin Zilhicce ayında halife oldu. Hicretin kırkıncı yılının Ramazan-ı şerif ayının onyedinci Cuma günü sabah namazına giderken İbni Mülcem adlı bir Harici tarafından şehid edildi... Techiz ve tekfini, oğlu Hz. Hasan tarafından yapılmış ve namazı eda olunduktan sonra Kûfe'nin kabristanı sayılan Necef'e defnedilmiştir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 09.12.2005
Hazreti Fâtıma, Resûlullah efendimizin mübarek kızı, Hazret-i Ali'nin ise zevcesidir. Hz. Meryem'den sonra, bütün kadınların en üstünüdür. Aklı, zekâsı, hüsnü cemâli (güzelliği) zühdü (dünyaya düşkün olmaması) takvası ve güzel ahlâkı ile bütün insanlara çok güzel bir örnektir...
Hz. Fâtıma, babasının biricik nur tanesiydi. Peygamberimiz kırk yaşında iken doğdu.
Yüzü pek beyaz ve nurlu olduğundan "Zehrâ" denildi. Zühd ve dünyadan kesilmekte en ileri olduğu için de, "Betül" çok temiz denilmiştir. Âyet-i kerime ve hadis-i şerifler ile medhedilmiştir.