KATEGORİ: Yolumuzu Aydınlatanlar

Abbas Bin Ubâde (radıyallahü Anh)

Abbas bin Ubâde hazretleri, Peygamber efendimizin davetini duyunca, Müslüman olmak için koşarak gelen Medineli ilk 12 kişiden biridir. Birinci Akabe Biatında Müslüman olan altı Medineli, ikinci sene yanlarına altı arkadaş daha alıp, on iki kişi olarak Mekke'ye geldiler. Peygamberimizle gece Akabe'de görüşmek üzere söz aldılar. Gece olunca buluştular ve aralarında anlaştılar...

Vehbi Tülek

Abdullah Ibni Abbas (radıyallahü Anh)

Eshab-ı kiramın büyüklerinden olan Abdullah ibni Abbas (radıyallahü anh) hazretleri, "müfessirlerin şahı" olarak tanınır. Resûlullah efendimiz Mekke'de iken, Abdullah ibni Abbâs'ın annesine buyurmuştu ki:
-Senin bir oğlun olacak. Doğduğu zaman bana getir!
Çocuğu getirdiklerinde, kulağına ezân ve ikâmet okuyup, ismini Abdullah koydular ve;
"Allahım! Onu dinde fakih kıl ve kitabını ona öğret" diyerek duâ ettiler. Sonra annesinin kucağına verip buyurdular ki:
-Halifelerin babasını al, götür!

Vehbi Tülek

Abdurrahman Bin Avf (radıyallahü Anh)

Abdurrahman bin Avf hazretleri, 571 yılında Mekke'de doğdu. Genç yaşta ticaretle uğraşmaya başladı. Cahiliye devrindeki kötü alışkanlıkların mevcudiyetine rağmen güzel ahlakıyla etrafındakilerin sevgisini kazandı. Hazreti Ebubekir (radıyallahü anh) ile samimi bir dostluk kurdu. İşte bu büyük dostun vasıtasıyla İslâmiyet'le müşerref oldu. Habeşistan'a giden Müslümanlarla birlikte hicret etti. Oradan da Medine'ye gitti...

Vehbi Tülek

Abdullah Bin Revâhâ (radıyallahü Anh)

Hicretin sekizinci senesi Cemaziyelevvelinde, Mûte Gazâsı vuku buldu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) 3000 kişiden müteşekkil bir kuvvet hazırlamış onu Zeyd bin Hârise'nin kumandasına vermişti.
Resûlullah efendimiz, mescidinde öğle namazını kıldırdıktan sonra oturdu. Eshâb-ı kirâm da oturdular. Peygamber efendimiz:

Vehbi Tülek

Huzeyfe Bin Yemân (radıyallahü Anh)

Huzeyfe bin Yemân hazretleri, Eshâb-ı kirâm arasında Peygamberimizin sırdaşı olmasıyla meşhurdur. Peygamberimiz ona, Eshâb-ı kirâm arasına karışarak kendilerini gizleyen ve böylece fitne çıkarmak isteyen münâfıkların kimler olduğunu tek tek söylemiştir. Bundan başka vukû bulacak hâdiseleri de bildirmişti. Bu mübarek zat, Eshâb-ı kirâm arasında çok sevilir ve ayrı bir itibar görürdü. Çünkü o, Resûlullahın verdiği sırlarla dolu idi. Resûlullah efendimiz gizli kalması lâzım olan birçok bilgiyi, hazreti Huzeyfe'ye söyledi.

Vehbi Tülek

Hz. Süheyb Ve Hîfâ Hatun...

Hifa Hatun, Medine-i Münevvere'de güzelliği ve ahlâkı ile meşhûrdu. Tevekkül sahibi kazaya rızâ gösteren ve Resûlullah efendimize çok bağlı olup, her sözünü dinlerdi. Hep ahirete hazırlanıp, ona yarar ameller işlemeye çalışırdı...
İşte bu Hifâ Hatun, bir gün Peygamber efendimizin huzuruna gelerek şöyle dedi:
-Ey Allah'ın Resûlü! Bana beni Cennet'e götürecek bir iş (amel) öğret!

Vehbi Tülek

"ben Sana Nimetim, Sen Bana Mihnetsin"

Dün başladığımız ibretli Hifâ Hâtun ve Hz. Süheyb kıssasına bugün, kaldığımız yerden devam ediyoruz... Resûlullah efendimiz, Hifâ Hâtun'a ve Hz. Süheyb'e çok duâ etti. Eshâb-ı Kirâm da, Hifâ Hatun'un bu asil davranışını çok övüp, Allahü teâlâya hamd ettiler. Süheyb hazretleri ve Hifâ Hâtun kalkıp, konağa gittiler.
Yemekten sonra, gece vakti Hifâ Hatun;

Vehbi Tülek

Tufeyl Bin Amr (radıyallahü Anh)

Tufeyl bin Amr hazretleri, meşhur bir şâirdi. Misâfirperver ve cömert bir insan olduğu için, herkes tarafından sevilirdi. Yemen taraflarında mamur ve verimli bir beldede oturan Devs kabilesine mensuptu...
Peygamberimiz, Mekke'de İslâmiyeti açıkça yaymaya başladığı yıllarda, gece gündüz insanlara nasihat ediyor, onlara İslâm dinini anlatıyordu. Mekkeli müşrikler ise, Resûlullahın bu gayretini boşa çıkarmak için hiç durmadan uğraşıyorlardı. Hattâ dışarıdan Mekke'ye gelenleri Peygamberimizle görüştürmemek için, ellerinden geleni yapmaktan geri durmuyorlardı...

Vehbi Tülek

Bera Bin Marur (radıyallahü Anh)

Bera bin Marur, Hazrec kabilesinin reislerinden ve Muhacirinin önderlerindendir. O da Resulullah'a Akabe'de biat etti ve orada ayağa kalkarak veciz bir konuşma yaptı. Yüce Allah'a hamd ettikten sonra O'na, (sallallahü aleyhi ve sellem) uymanın, O'nun ümmeti olmanın kıymetine dikkatleri çekiyor ve kazanılan bu nimetin üzerine titremek lâzım geldiğini hatırlatıyordu...
Bera (radıyallahü anh), daha o günden son Peygamberin sevgisini kazanmıştı...

Vehbi Tülek

Ali Nakî (hâdî) (rahmetullahi Aleyh)

Ali Naki hazretleri, "On İki İmâm"ın onuncusudur. 829 (H.214) senesinde Medine'de doğdu. 868 (H.254)'de Bağdât-Samarra'da vefât etti. Hazret-i Ali ile hazret-i Fâtımâ'nın evlâdından, Ehl-i beytten hazret-i Hüseyin'in torunu olup seyyiddir...
Ali Naki hazretleri, yüksek hâller sâhibi olup, devamlı ibâdetle meşgûl idi. Dünyâya hiç rağbet etmezdi. İmâmlığı, tasavvufta rehberliği yâni insanları Kur'ân-ı kerimin mânevi hükümlerine kavuşturmak, kalplere yerleştirmek, tasavvuf hâllerine ve derecelerine ulaştırma vazifesi otuz üç sene, altı ay, yirmi yedi gündür.

Vehbi Tülek

İbâdetlerin En Kıymetlisi Namaz Kılmaktır

Vehbi Tülek

Zikreden Dil, Şükreden Kalp, Sabreden Beden

Vehbi Tülek

Yasaklardan Sakınan Ve Emirlere Uyana Ne Mutlu

Vehbi Tülek

Evliyânın Rûhâniyetinden Yardım Istemelidir.

Vehbi Tülek

Kaza Ve Kader Meselesi Ilahî Sırlardandır

Vehbi Tülek