Yolumuzu Aydınlatanlar • 23.02.2006
Hallâc-ı Mensûr, Sofiyye-i aliyye denilen büyük velilerdendir. Asıl adı Hüseyin bin Mensûr'dur. 858 yılında İran'ın Beyzâ şehrinde doğduğu rivâyet edilmektedir. Sekr halinde iken (kendinden geçme) gördüklerini dine aykırı kelimelerle söylediği için 919 yılında şehid edildi...
Ali Râmiteni hazretleri, (Hüseyin Mensûr zamânında, hâce Abdülhâlık-ı Goncdevâni'nin oğullarından biri bulunsaydı, Mensûr idâm edilmezdi.) Hâcenin manevi oğullarından biri bulunsaydı, Hüseyin Mensûru terbiye ederek, o makâmdan geçirirdi, buyurmuştur.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 24.02.2006
Hasan-ı Basri hazretlerinin babası, Eshâb-ı kirâmdan Zeyd bin Sâbit'in kölesi olan Ca'fer idi. Annesi de, Ümm-i Seleme radıyallahü anhâ vâlidemizin câriyesi idi. Hasan-ı Basri, on beş, on altı yaşlarındayken âilesiyle birlikte Medine-i münevvereden ayrılarak zamânın önemli ilim merkezlerinden olan Basra'ya gitti.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 25.02.2006
İbrâhim-i Havvâs, evliyânın büyüklerindendir. İsmi, İbrâhim bin İsmâil el-Havvâs, künyesi Ebû İshak'tır. Cüneyd-i Bağdâdi hazretlerinin talebelerinden olup, Ebû Câfer Huldi ve Sürvân-ı Kebir'in hocasıdır. Yüksek makam ve kerâmetler sâhibiydi. Bağdâtlıdır. 903 (H.291) yılında Rey Câmiinde vefât etti. Gasl ve tekfinini Yûsuf bin el-Hüseyin yaptı. Havvâs; hurma dallarından ve yaprağından zenbil yapan demektir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 27.02.2006
İmâm-ı Rabbâni hazretleri; insanların itikâd, ibâdet ve ahlâk husûsunda doğruyu öğrenmelerini, öğrendikleri bu bilgiler ile amel etmelerini sağlayan, insanları Allahü teâlânın rızâsına kavuşturmak için rehberlik eden ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen İslâm âlimlerinin yirmi üçüncüsüdür. 1563 (H.971) senesinde Hindistan'ın Serhend (Sihrind) şehrinde doğdu. İmâm-ı Rabbâni ismiyle tanınmıştır.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 28.02.2006
Sırri-yi Sekati hazretleri, büyük ve meşhûr velilerdendir. İsmi, Sırri bin Muglis es-Sekati, künyesi, "Ebü'l-Hasen"dir. Bağdât'ta doğdu. 865 (H.251)'de Ramazan-ı şerif ayında orada vefât etti. Şûnizi Kabristanına defnedildi. Ma'rûf-i Kerhi hazretlerinden feyz aldı. Cüneyd-i Bağdâdi hazretlerinin dayısı ve hocasıdır. Bu mübarek zat, tasavvufta, verâ ve takvâda asrının bir tânesi idi...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 01.03.2006
Kâzerûni hazretleri, Çin, Hindistan, İran ve Anadolu'da İslâmiyetin yayılmasında büyük hizmeti geçen âlim ve mücâhid velidir. 963 (H.352) senesi Ramazân-ı şerif ayında İran'da, Şirâz civârındaki Kâzerûn kasabasında doğdu. 1034 (H. 426) senesinde Kâzerûn'da vefât etti. Kabri oradadır.
O devirde Kâzerûn ve civârı, putperest, ateşperest ve müşriklerle doluydu. Müslümanlar azınlıktaydılar. Onun irşâd faâliyetleri neticesinde Kâzerûn ve etrâf memleketlerde imân nûru parlayıp Müslümanlar çoğaldı.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 02.03.2006
Ümeyye bin Ebi Salt, bir gün Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" huzûruna geldi. Göklerin ve yerlerin nasıl yaratıldığını, Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" hâllerini bildiren ve Muhammed aleyhisselâmın methiyle biten bir kaside söyledi. Resûlullah ona Tâhâ sûresini okudu. Ümeyye dinleyince, "bu insan sözü değildir" dedi. Fekat, "benim kardeşlerim vardır, onlar ile meşveret yapmadan bir iş yapmam" dedi. Resûlullah efendimiz "sana yazık olur, imân et Müslümân ol, doğru yola gir" buyurdu. "Çok çabuk gelirim" diyerek devesine bindi ve süratle Şâm'a gitti...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 03.03.2006
Ebû Bekr bin İyâş, sâlih, faziletli ve çok ibâdet eden bir zâttı. Fıkıh ilminde de geniş bilgiye sâhipti. Elli sene yumuşak yatakta yatmamıştı. Kur'ân-ı kerimi çok okurdu.
Bişr bin Hâris hazretleri anlatır:
-Ebû Bekr bin İyâş'ın şöyle dediğini duydum: "Ey sağımda ve solumda bulunan Kirâmen kâtibin melekleri, benim için, Allahü teâlâya duâ ediniz. Çünkü siz, Allahü teâlâya benden daha çok ve daha iyi itâat ediyorsunuz, emirlerine uyuyorsunuz..."
Yolumuzu Aydınlatanlar • 04.03.2006
İbn-i Semmâk hazretleri, zamânının önde gelen âlimlerinden ilim ve edeb öğrendi. Hişam bin Urve, A'meş ve başkalarından hadis dinledi ve bu ilimde mütehassıs oldu. Ma'rûf-u Kerhi hazretleri talebelerinin önde gelenlerindendir...
İbn-i Semmâk hazretleri bir ara Bağdâd'a gelip Halife Hârûn Reşid ile görüştü ve ona nasihatlerde bulundu. Bir gün; "Ey müminlerin emiri! Senin Allahü teâlânın huzûrunda bir yerin vardır. Ancak ilâhi huzurda duruşun bittikten sonra Cennet'e veya Cehennem'e gideceksin. Acaba senin yerin hangisi olacak?" buyurdu. Hârûn Reşid bu sözleri duyunca kendini tutamayıp ağlamaya başladı.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 05.03.2006
Büyük âlim İbn-i Sirin hazretlerinin annesi (Safiye Hatun), Hazret-i Ebûbekir'in azatlı kölesi, ablası (Hafsa Radıyallahü anha) ise sayılı muhaddislerden biridir. O da genç yaşlarda ilme sevdalanır ve Hazret-i Âişe, Zeyd bin Sabit, Hasen bin Ali, Ebu Hureyre, Abdullah bin Abbas, Cündeb bin Abdullah, Samira bin Cündeb, İmran bin Husayn, Huzeyfe bin el Yemani, Ebû Said-i Hudri ve Ebû'd-Derdâ'nın (aleyhimürrıdvan) sohbetlerinde yetişir. Özellikle Enes bin Malik'ten (Radıyallahü anh) çok istifade eder...