
Sıdk Ve Muhabbetin Alâmeti Ahde Vefadır
Ebü’l-Feth-i Vâsıtî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Seyyid Ahmed er-Rıfâî hazretlerinin talebelerindendir. 580 (m. 1184) senesinde Mısır’da İskenderiyye’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.277.680
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Ebü’l-Feth-i Vâsıtî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Seyyid Ahmed er-Rıfâî hazretlerinin talebelerindendir. 580 (m. 1184) senesinde Mısır’da İskenderiyye’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Almanya İmparatorluğu ve İspanya Krallığı, Papalık ve Venedik hükûmetleri, Müslüman Türkleri Akdeniz'den atmak için, Osmanlı Devletine karşı ittifak kurdular. Bunun üzerine Kânûni, 1537-38 kışında yeni bir donanma hazırlanmasını emretti. Dört elle işe başlayan Kaptan-ı deryâ Barbaros Hayreddin Paşa, daha hazırlıklarını bitirmeden Mısır'dan yola çıkan hazinenin muhâfazası için kırk gemiyle denize açılmak mecburiyetinde kaldı. Mısır'dan gelecek gemileri vurmak için Girit sularında kırk gemiyle pusuya yattığı haber alınan Andrea Doria, Barbaros'un geldiğini duyunca kaçtı. Fakat Osmanlı donanması, geri dönmeyip, Şira, Patnos, Naksos vs. adalarını aldı. Bu esnâda tamamlanan doksan gemi de donanmaya katıldı. Mısır'dan gelen Sâlih Reis komutasındaki yirmi parça gemi de Barbaros'un gemileri arasına katıldı. Gemi sayısı yüz elliye ulaştı. Barbaros'un korkusundan, Akdeniz kıyılarındaki koylara hapsedilmiş bir vaziyete giren Haçlı devletleri, Osmanlılara karşı sıkı birlik kurdular. İrili ufaklı filolardan muazzam bir Haçlı donanması meydana getirdiler
Feramerz bir Fransız subayıdır. Türklerle nerede ve ne zaman tanışır bilemeyiz ama ecdadımıza hayran olur. Nitekim kendi rızası ile İslâm'ı seçer ve Feramuz adını alır. O devir Fransa'sında Müslüman olmak zor, Müslümanca yaşamak daha zordur. Mübârek kalkar Anadolu'ya gelir ve Sivas, Tokat civarında bir kuytuya yerleşir. Oğluna âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimizin adını koyar. Kızını Osmanlı Emirlerinden Hüsrev Bey'e verir. Feramuz bey vefat edince, oğlu Muhammed ablasının yanına sığınır. Eniştesi bu çocuğun müthiş zekasına hayran kalır. Tahsili için ne gerekiyorsa yapar. "Yeter ki sen oku" der, "gerisini düşünme!" Küçük çocuk bu teveccühün altında kalmaz, gecesini gündüzüne katar, akranlarına fark atar. Nitekim molla olur. Hem eniştesinin adıyla anılan bir molla. "Molla Hüsrev!"
Ebû Muhammed el-Ezdî hazretleri hadîs âlimlerinden olup zamanının en meşhûr hâfızlarındandı. Yüz binden çok hadîs-i şerîf ezberlemişti. 332 (m. 944) senesinde Mısır’da doğdu. 409 (m. 1018) senesinde aynı yerde vefât etti. Kendi asrındaki âlimlerden ilim alıp, hadîs-i şerîf dinlemiştir. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Ebülfeth Şihristâni hazretleri, fıkıh ve kelâm âlimidir. 479 [m. 1086] senesinde Horâsân'da dünyaya geldi, 548 [m. 1154]'de Bağdâd'da vefât etti. Yetmişüç İslâm fırkasını geniş anlatan "Milel-nihal" kitabında buyuruyor ki:
Ebû Fadl Salih bin Ahmed rahmetullahi aleyh, Hanbeli mezhebinin imâmı Ahmed bin Hanbel hazretlerinin büyük oğludur. Hadis ve fıkıh âlimidir. 203 (m. 818) senesinde doğdu. 266 (m. 879)'da İran'da İsfehân'da vefât etti. Vefatına yakın bir talebesine buyurdu ki:
Hükümdarlardan biri, fakir bir kadının arsasına bir saray yapılmasını emretti. Arsa hükümdarın sarayına yakındı. Arsanın bedelini de ödemiyordu. Zavallı kadıncağızın bu arsasından başka hiçbirşeyi de yoktu. Ne yapsın, ne etsindi? Bu müşkilatı halletmesi için kadıya gitti. Hükümdarı şikayet etti. Zamanın Şeyhü'l-İslam'ı meseleyi dinleyip kadının haklı olduğuna hükmettikten sonra, hükümdara hiçbirşey söylemeden bir tane kazma ve kürek bir de çuval alarak geldi. Kadının arsasını kazıyor sonra da bu toprağı kürekle çuvala dolduruyor du. Bu işleri yaparken hükümdar da sarayından bu durumu seyrediyor ve kendi kendine: