Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.486.822
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Osmanlı Sultanı III. Murad zamanında İngiltere Krallığı, o devirde Avrupa'nın en kuvvetli iki devletinden biri olan İspanya'nın tehdidi altındaydı. Almanya İmparatorluğu ile müttefik olan İspanya, güçlü donanmasıyla İngiltere'yi denizlerden silmiş, Britanya adasını da işgale hazırlanıyordu. Karada Alman İmparatorluğu ile, denizlerde de İspanya ile savaş halinde olan Osmanlı Devleti, İngiltere'yi bu iki devlete karşı destekleme kararı aldı. Önce 11 Eylül 1581'de imzalanan ticaret anlaşmasıyla İngiliz tüccarlarına Osmanlı topraklarında ve limanlarında serbest ticaret yapma hakkını veriyordu.
1540 senesi Haziran ayının bir akşamıydı. Korsika adasının Gareletta limanına ufacık bir Türk filosu demir atmıştı. Beş parça gemiden oluşan filonun kumandanı Turgut Reis'di.
O zamanlar Turgut Reis'in şöhreti bütün Akdeniz yalılarını tutmuş, İspanya sahillerinin güzel kızları, Kapitan Dragot dedikleri, yaşı elliyi geçmiş bu Türk kahramanı için şarkılar söylemişlerdi. Bir kez mağrip sularına yelken açtı mı, Akdeniz sahillerini korku ve dehşet alır, İtalyan limanlarında "Kapitano Dragot geliyor!" cümlesi duyuldu mu, o ünlü denizciler kaçacak yer ararlardı. Kanuni'ye rağmen kendini Avrupa nın en büyük hükümdarı olduğunu iddia eden Şarlken, bu korkuya bir son vermek için:
-Akdeniz'in huzuru için bu müthiş Türk'ü denizlerden uzaklaştırmalı, diyordu.
Sa'id Efendi Yetmişikinci Osmanlı Şeyhülislâmıdır. ''Mirzâ-zâde'' diye şöhret bulmuştur. 1122 (m. 1710) senesinde İstanbul'da doğdu. 1188 (m. 1774) senesinde aynı yerde vefât etti. Resûlullah Efendimizi (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) vesile ederek, Allahü teâlâdan bir şey istemek mevzûunda şunları anlattı:
Ömer bin Muhammed Kalşâni rahmetullahi aleyh, hadis ve Mâliki mezhebi fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. Aslen Tunus'un "Bâce" kasabasındandır. 848 (m. 1444) senesinde vefât etti. Vefatından kısa bir zaman evvel bir dersinde şunları anlattı:
Pîr-i Sânî İsmâil Rûmî hazretleri Kâdiriyye yolu büyüklerindendir. Kastamonu’nun Tosya ilçesine bağlı Bansa köyünde dünyâya geldi. İlk tahsilini Tosya’da gören İsmâil Rûmî, aklî ve naklî ilimleri öğrendi. Sonra Bağdat’a gitti. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin dergâhında şeyhlik yapan Feyzullah Efendi hazretlerinin sohbetlerinde ve hizmetinde bulundu. İcazet alarak İstanbul’a geldi. Tophane’de Kâdiriyye dergâhını inşâ edip Kâdiriyye yolunu öğretti. Sultanahmed Câmi-i Şerîfinin açılış merâsiminde Kâdiriyye yolu usûlüne göre zikir meclisini idâre etti. 1631 (H.1041) senesinde İstanbul’da vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Vaktiyle bir kasabada, kayınvalidesiyle birlikte yaşayan bir gelin vardı. İkisinin de kişiliği tamamen farklıydı. Sık sık kavga edip tartışırlardı. Evde huzur kalmamış, bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından, annesi ile karısı arasında kalan koca için de, ev cehennem haline gelmişti.Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan gelin, doğruca babasının eski bir arkadaşı olan yaşlı bir aktara gitti ve derdini anlattı. İlim ve marifet sahibi olan yaşlı aktar, ona bitkilerden yaptığı bir karışım hazırladı ve üç ay boyunca hergün azar azar, kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyledi. Zehir az az verilecek, böylece kaynanayı gelininin öldürdüğü belli olmayacaktı. Yaşlı aktar gelin hanıma, kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için, kaynanasına çok iyi davranmasını, ona en güzel yemekleri yapmasını söyledi.