
Bir Şey Şüpheli Ise Ondan Sakının
Abdullah Ömerî hazretleri tanınmış hadîs âlimlerindendir. 184 (m. 800) senesinde Medine-i Münevvere’de vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
15.772.451
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Abdullah Ömerî hazretleri tanınmış hadîs âlimlerindendir. 184 (m. 800) senesinde Medine-i Münevvere’de vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:
Kânûni Sultan Süleymân Hanın oğlu Şehzâde Bâyezid saltanat iddiâsı ile ayaklanmıştı. Kânûni, diğer oğlu Selim'i, onun üzerine gönderdi. Şehzâde Selim kuvvet leri ile Konya'ya geldi. O öncelikle Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi hazretlerinin kabrini ziyâret etmek istedi. Yanında bulunanlarla birlikte türbeye girdi. Her zamanki yürüyüşü ile serbest bir şekilde kabre doğru ilerlerken, türbedâr Mahmûd Dede önünü kesti ve; "Mânâ âleminin sultanları olan böyle mübârek zâtların huzûrunda mütevâzi ve boynu bükük olmalıdır." diyerek ziyâret usûlünü hatırlattı. Bunun üzerine şehzâde ve yanındaki askeri erkân hatâlarını anladılar. Orada bulunan mihrabda Allah rızâsı için namaz kıldılar.
Sultan İkinci Bâyezid Han, Bâyezid Câmiini yaptırınca, bir Cumâ günü câminin açılışı için geldi ve Baba Yûsuf Sivrihisâri'yi de dâvet etti. Baba Yûsuf Sivrihisâri, namazdan sonra kürsüye çıkıp vâz etmeye başladı. Tesirli vâzıyla, Pâdişâh ve câmide bulunan cemâat ağlamaya başladı ve bu ağlama ile câmi inledi. Câminin açılışını seyretmek için gelip, dışarıda bekleyen üç hıristiyan, Baba Yûsuf hazretlerinin tesirli sözlerinden ve cemâatin topluca ağlamasından çok etkilenmişlerdi. Bu üç hıristiyan, müslüman olmaya karar verdiler. Hemen câmiye girip, Baba Yûsuf Sivrihisâri'nin huzûrunda müslüman oldular. Bu hâdiseyi gören Sultan İkinci Bâyezid Han, yaptırdığı Bâyezid Câmiinin ilk açılışında böyle bir hâdisenin vukû bulmasından dolayı çok sevindi. Sonra bunlara pek çok para ve mal hediye etti. Ayrıca vezirlerinin de vermelerini söyledi. Böylece müslüman olmakla şereflenen üç kişi, dünya ve âhiret saâdetine kavuştular.
Ebû Nasr-ı Akta hazretleri fıkıh âlimidir. 474 (m. 1082)'de İran'da İsfahân yakınlarında, Ram Hürmüz şehrinde vefât etti. (Kudûri) şerhi kitabını yazmıştır. Bu kitapta buyuruyor ki:
Ali Venâi hazretleri, Mısır'da yaşamış olan velilerdendir. 1756 (H.1170) senesinde doğdu. 1797 (H.1212) senesinde Medine-i münevverede vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Hadis-i şerifte, (Bir işinizde şaşırırsanız ölmüşlerden yardım isteyiniz!) buyuruldu. Alimlerimiz, bu hadis-i şerifi açıklarken diyor ki:
İbrâhim bin Mûsâ Şâtıbi hazretleri hadis, tefsir ve Mâliki mezhebi fıkıh âlimidir. Endülüs'te (İspanya) Şâtıbe'de (Jativa) doğdu. 790 (m. 1388) senesinde orada vefât etti. "Kitâb-ül-i'tisam" isimli eserinden bazı bölümler:
Ramazan... Cuma günü... Cuma vakti... Cami... Cemaat tek tük camiye girmekte. İmam kürsüde... Girenlerin arasında... O... Hızır... Hızır aleyhisselam da genç ihtiyar arasında onlardan biri gibi gidiyor bir köşeye oturuyor. Kürsüde imam sohbete başlıyor... Hızır'ın yanına kırklarında bir adam gelip oturuyor. Cami yavaş yavaş dolmakta. Adam, bir müddet sonra uyuklar bir vaziyette sallanıyor, ha uyudu ha uyuyacak. Hızır aleyhisselam adamı dürtüklüyor: -Uyuyacaksın, der.Adam: -Uyumam, beni rahat bırak. Hızır aleyhisselam ses etmez, ancak ezan okundu okunacak, adam ha uyudu ha uyuyacak, bir daha dürtükleyerek: -Uyuyacaksın dedim, der.Adam: -Ben de sana uyumam, beni rahat bırak dedim. Rahat bırak beni. Rahat bırak yoksa, Hızır olduğunu söylerim. Buradan çıkamazsın. Bu kalabalık sakalında bir tel bırakmaz. Hızır aleyhisselam susar ve gözlerine kapar, boynunu büker Allah'a yönelerek: -Ya Rabbim! Bu nasıl iştir. Bu kulun benim kim olduğumu bildi. Bu nasıl iştir ki bendeki listede bunun ismi yok. Cevap gelir: -Sana verilen listede beni sevenlerin isimleri var. O ise benim sevdiklerimden...