KATEGORİ: 1001 Osmanlı Hikayesi

107 - Koca Yusuf Paşa Ve Şebeş Zaferi

-Katerina ile Avusturya kralı Josef, Kırım'da buluşmuşlar Sultanım!...I. Abdülhmid Han başını salladı:-O Moskof avreti amansız bir Türk düşmanı ve İslam katilidir.Sadrazam tasdik etti:-Evet Hünkarım..-Kırım'da yapmadığı rezalet kalmamış!-Üzerinde "Bizans-İstanbul Yolu" yazılı Zafer Takı altından, 60.000 Rus askerini geçirmiş. O avret, 8 sene önce doğan torununa dahi Konstantin adını koydu. Tek hayali, o veledi Bizans kralı yapmakmış. Bunun için Avusturya ile anlaşmış. Eflak, Buğdan, Sırbistan ve Bosna taraflarını Avusturya alacakmış. Karadeniz sahilleriyle, Bulgarya ve bazı adaları da Moskof istermiş.

Vehbi Tülek

108 - Sarikamiş Kahramanlari

I. Dünya savaşında çarpıştığımız cephelerden biri de Doğu cephesi. Buradaki en önemli hadise olan Sarıkamış harekatı bir kış günü başlamıştı: 24 Aralık 1914. O tarihte yürüyüşe geçen başkumandan vekili Enver Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusu, Erzurum yoluyla Kalaboğazı ve Keşer dağlarını aşarak Bardız'a gelmişti. Oradan ikiye ayrılıp, bir kol Soğanlı dağ larından, diğer kol da Allahüekber dağlarından Selim köyü yolu ile Kars'a ilerledi. Gayesi, Rus ordusuna karşı Kars-Sarıkamış demiryolu hattını kesmekti. Fakat erli halkın deyimiyle "Felek yar olmadı!" Moskof'un tabii yardımcısı olan dondurucu kış soğuğu Türk ordusunu perişan etti. 90.000 Mehmetçik, daha düşmanla karşılaşmadan karlar altında dondu! (25 Aralık 1914)

Vehbi Tülek

109 - Sultan İkinci Murad Ve Molla Ayas

Sultan İkinci Murâd Hân, Molla Ayas'ı şehzâdesi Mehmed'e hoca tâyin etti. Birkaç sene Fâtih Sultan Mehmed Hâna ilim öğreten Molla Ayas, Zeynüddin Hâfi hazretlerinin talebe lerinden Abdüllatif Makdisi'nin talebesi olan Tâcüddin İbrâhim Karamâni'nin hizmetine girdi. Onun kalblere şifâ, gönüllere devâ olan mübârek bakışlarını üzerinde hissetmek, bulunmaz sohbetlerinden istifâde etmek için gayret gösterdi. Sıkı riyâzetler çekti. İlâhi cezbelere, feyzlere kavuştu. Ledünni ilminde üstâd oldu. İnsanlara doğru yolu öğretmek vazifesi verildi. Bursa'ya yerleşti. Ömrünün sonuna kadar orada kaldı. Pekçok talebe yetiştirdi. Talebelerinin geçimini de kendisi karşılar, Allahü teâlânın kendisine ihsân ettiği maldan, ihtiyâç sâhiplerine bol bol ikrâmda bulunurdu. Dünyâ ve dünyâ ehlinden ayrılıp, bütün varlığı ile Allahü teâlâya yöneldi. Vakitlerini ilim öğrenmek ve öğretmek, Allahü teâlâya ibâdet etmekle geçirirdi. İnsanlara sık sık nasihatlerde bulunur, Allahü teâlânın dinini öğrenip, O'nun rızâsına kavuşmak için gayret etmelerini tenbih ederdi.

Vehbi Tülek

110 - Fatih'in Sirri

Fatih Sultan Mehmet Han, yapacağı işlerden kimseye bir şey bahsetmezdi. Hatta ordu sefere çıkar, günlerce yol alır, yine de kimse nereye gidileceğini bilemezdi. Bir sefer esnasında Gebze'de vefat ettiğinde bile, nereye sefer yapılacağını kimse bilmiyordu ve bu yüzden ordu İstanbul'a geri dönmüştü.Bir gün yine bir sefer için İstanbul'dan yola çıkılmıştı. Vezirlerden biri, padişahın ne kadar ketum olduğunu bildiği halde, yine de şansını denemek için huzura çıkarak, nereye sefer yapıldığını sormak cüretinde bulundu. Fatih ona:-Paşa, sen sır tutmasını bilir misin? Diye sordu. O da, nihayet kendisine bir sır verileceği ümidiyle, sevinçli bir şekilde cevap verdi:-Evet hünkarımPadişah da ona:-Ben de sır tutmasını bilirim. Sır, bir kimseye söylenirse, sır olmaktan çıkar paşa. Eğer sakalımın tellerinden biri, yamak istediklerimden birini bilseydi, bütün sakalımı keserdim, cevabını verdi.

Vehbi Tülek

111 - Biz Sizi Uyanik Biliyorduk

Kanuni Sultan Süleyman devri, Osmanlı devletinin her yönden zirveye ulaştığı devirdir. Askeri, idari, adli, siyasi, alanlarda dünyanın tartışmasız lideri idi. Osmanlı edebiyatının en büyük ustaları bu devirde yetişti. Mimar Sinan gibi, dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük mimarı da Kanuni devrinin eseridir. Sınırları içinde yaşayan müslüman-gayri müslim halk, devlete son derece güveniyordu. Fakat her kemalin bir zevali olduğu için Osmanlı devleti bu dönemden sonra gerilemeğe başladı ve bu da devletin yıkılışına kadar 350 yıl sürdü. İşte bu parlak devrin sonlarına doğru, yaşlı bir kadının evine geceleyin hırsızlar girdi ve bütün eşyalarını götürdüler. Kadıncağız da saraya giderek durumu padişaha anlatmak istedi. Divan toplantısı bitince, dışarı çıkan padişahın huzuruna gelen kadın, başına gelenleri anlattı. Kanuni, onu dinledikten sonra:-Nasıl olup da bu kadar derin uyudun, hırsızların eve girdiklerini farkedemedin? Deyince, kadın, şu çok ibretli cevabı verdi:-Padişahım, biz sizi uyanık biliyorduk da onun için bu kadar derin uyuduk.

Vehbi Tülek

İbretli Dava

Hızır Bey yorucu bir günün ardından gitme hazırlığı içindedir. Ancak kapı önünde dolaşan tedirgin gölgenin farkına varır. Birisi eşikte eyleşmekte gidip gidip dönmektedir. Mübârek ansızın kapıyı açar "Buyurun!" der. Adamcağız yakalanmışlığın pişmanlığı ile girer içeri. Kılık kıyafetine bakılırsa Hıristiyan tebâdan biridir. Ancak yüce veli onu güler yüzle karşılar, yer gösterir. Hatta bakar hâlâ mütereddit elceğizi ile cezve sürer mangala. Adamcağız fincanı zor tutar zira eli kolu sarılıdır. Hızır bey sorar: -Eline n'oldu? -Kırdırdılar efendim. -Kim kırdırdı? -Sultanımız! -Öyle bir hakkı var mıymış? -Bilmiyorum efendim. -Mevzû ne peki! -Ben mimarım efendim. Evet, Sultanımıza kubbeleri Ayasofya'dan geniş ve yüksek bir cami yapabileceğimi vaâd ettim ama...

Vehbi Tülek

Babiali Baskini

İttihat ve Terakki komitesi İkinci Meşrutiyetin ilanından ve 31 Mart Vak'asından sonra orduya dayanarak hükumeti ele geçirmişlerdi. Yalnız kısa bir zaman sonra asker ocağını siyasetle uğraştırmanın cezasını çekerek "Halaskar Zabitan Grubu"nun tazyikiyle yıkıldılar. Fakat tekrar orduyu elde etmek suretiyle yeniden iş başına gelmek için gizli bir faaliyete giriştiler.Nitekim Balkan Savaşının şiddetle cereyan ettiği ve düşman ordularının İstanbul kapılarına dayandığı sırada, İttihatçılar, Kamil Paşa Hükumetini devirmek ve çeşitli entrikalarla hükumeti elde etmek için çalışıyorlardı.

Vehbi Tülek

Cezzar Ahmed Paşa Ve Napoeon Bonapart

Fransız ihtilalinin kudreti adamı Napoleon, kısa bir zaman içinde bütün Avrupa'yı şaşırttı. Toulon limanından 450 gemiyle çıktı. 1.000 yıllık Venedik Cumuriyetini tarihe gömdü. Asırlarca Akdeniz'İ haraca kesen Malta şövalyelerini dize getirdi. Papanın İtalya'sını, Dalmaç ya sahillerini ve bu civardaki bütün adaları, birçok liman ve şehirleri silindir gibi ezdi, geçti. Nihayet hayalindeki Ehramlar şehrine ulaştı. Hile ve zor kullanarak Mısır'ı işgal etti ve halka Osmanlıca broşürler dağıtarak, Osmanlı hükûmeti tarafından asi Memlûk leri itaat altına almakla görevlendirildiği yalanını yaydı. Osmanlı Devleti, 400 yıldan beri Fransızlarla savaşmamıştı. Bilakis daima dostluk elini onlara uzatmıştı. Kanuni, krallarını bile esaretten kurtarmıştı. Napoleon bütün bunları unutmuş olamazdı. Fakat umursamıyordu. Saldırıyor, saldırıyordu...Üstelik şeytan kadar da kurnazdı. Silahtan önce herkesi kandırmaya çalışıyordu.

Vehbi Tülek

Sultan Ii. Mahmud Ve Patrik Gregorios

12 Şubat 1821..Ilık bir kış sabahı güney Yunanistan'da Rumlar, idaresi altında yaşadıkları Osmanlı Hükûmetine tekrar isyan ettiler. Başlarında piskoposları vardı. Müslüman-Türklerin çoğunlukta olduğu Patras kalesini kuşattılar. İsyan ateşi kısa zamanda bütün Mora'ya yayıldı. Medeni (!) Avrupa'nın yolladığı silah ve cepaneler ortaya döküldü. O gün ve ertesi günlerde Müslüman aileler toptan katledildi. Şehidlerin gömülmesine dahi müsaade edilmedi. Yeni doğan bebekler dahi bu katliamdan kurtulamadıYunanistan'a 400 yıl önce gelen Müslüman-Türk aileleri, asırlarca Rumları himaye etmişlerdi. Fakat bu büyüklüğün karşılığını canlarını vererek ödediler.

Vehbi Tülek

Sultan Adülaziz’in Avrupa Seyahati

"Osmanlı Sultanı Abdülaziz Han Hazretlerini Paris'te görmek ve ağırlamakla büyük şeref duyacağımızı...Temmuz 1867 başlarında açılacak "Exposition" Büyük Paris Fuarını teşriflerinizi... Bu hususta vaki emir ve arzularının İstanbul sefarethanesi ne ulaştırılmasını... Yüksek takdirlerinize, daimi saygılarımızla arz ederiz... Fransa İmparatoru Napoleon III"Fransız elçisi, kraliyet davet mektubunu sunarken çok heyecanlıydı. Kont Bourrée:-Sultan hazretlerini bütün Paris ve bütün Fransa, samimi bir heyecanla beklemekte dir...diyebildi. Başmabeyinci:-Efendimize arzederiz...cevabını verdi.Üç gün sonra İngiltere Büyükelçisi de, bir Resmi Davet Mektubu" takdim etti. Kraliçe Victoria da, "Yeryüzü Müslümanlarının Halifesi"ni Londra'da ağırlamak istiyordu.Abdülaziz Han kararsızdı. Yakınlarıyla istişare etmek lüzumunu hissetti:-Bu güne kadar hiçbir Osmanlı Sultanı, Payitahtı terk eylememiştir.

Vehbi Tülek

Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek

Nefis, Çok Övülmesi Yüzünden Firavunlaştı

Vehbi Tülek