Yolumuzu Aydınlatanlar • 31.08.2009
Sâbit-ül-Benâni şöyle dua etti: "Yâ Rabbi! Bir kimsenin mezarda namaz kılmasına izin veriyor isen, bana da kabirde namaz kılmayı nasip eyle!"
Sâbit-ül-Benâni, Tâbiinin, zâhid, âbid ve müttekilerindendir. Hadis ilminde sika, emin, güvenilir ve itimâd edilir bir âlimdir.
Bu mübarek zat diyor ki: "Hamid-i Tavil'e sordum: Mezarda peygamberlerden başka namaz kılan olur mu?" "Evet, başkaları da kılabilir" dedi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 01.09.2009
İbn-i Cevzi hazretleri, 1117 (H.511) senesinde, Bağdât'ta dünyâya geldi. Babası vefât ettiğinde, kendisi çok küçüktü. Ona annesi ve halası baktı. Beş yaşına basınca, halası, Ebü'l-Fadl bin Nâsır Mescidine götürdü. Burada vaaz dinlemeye başladı. Küçük yaşta Kur'ân-ı kerimi ezberledi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 02.09.2009
Abdülmelik bin Mervan son anlarında şunları mırıldanıyordu: "Bize haz veren her şey uçup gitti/Hem de harabelerde yanıp sönen şimşek hızıyla..."
Abdülmelik bin Mervan, Emevi halifelerindendir. Emeviler en parlak dönemini Abdülmelik bin Mervan döneminde (685-705) yaşadı... Bu dönemde Irak ve İran'daki ayaklanmalar bastırıldı. Hindistan ve Orta Asya'da yeni fetihlerle devletin sınırları genişletildi...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 03.09.2009
Sa'd bin Ebi Vakkâs radıyallahü anh hazretleri, Ebû Bekir radıyallahü anh Efendimiz vâsıtasıyla Müslüman olmuş, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden bir zâttır. İlk Müslümanların yedincisidir. Cennetle müjdelenen on sahâbeden biridir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 04.09.2009
Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" her kim davet etse kabûl buyururlardı. Bir gün de Câbir bin Abdüllah "radıyallahü anh" davet etti. "Falan gün gelirim" buyurdu ve denilen günde Câbir bin Abdüllah'ın evine teşrif ettiler..
Yolumuzu Aydınlatanlar • 06.09.2009
İmam-ı Gazali hazretleri, her Müslümanın nefsini hesaba çekmesini tavsiye ediyor. Kimya-yı Saadet kitabında buyuruyor ki: Her akşam nefsini hesaba çek. Ona de ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 06.09.2009
Zünnûn-i Mısri hazretleri, Mısır'da yetişen büyük velilerdendir. İsmi Sevbân bin İbrâhim, künyesi Ebü'l-Feyz, lakabı Zünnûn, nisbesi el-Mısri'dir. Güney Mısır'ın Sudan'a yakın sınır bölgesinde yaşayan Nûbe kabilesindendir. Bu sebeple babası en-Nûbi nisbesiyle anılır. 772 (H.155) târihinde doğdu. 859 (H.245) târihinde Mısır'da vefât etti...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 07.09.2009
İnsan, sevdiği kimseyi, herhangi bir şekilde üzmekten korkar. Allahü teâlâyı ise, herkesten çok sevmek gerekir. Allah'ı çok seven bir kimse, herhangi bir yanlış iş yapıp, Onu üzerim diye çok korkar... Bizleri yoktan var eden ve çeşitli nimetler ihsan eden Rabbimizi elbette çok sevmek gerektiği gibi, bu sevgiyi kaybetmekten de çok korkmak gerekir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 08.09.2009
Ensârdan Sa'lebe bin Abdurrahmân adlı bir genç vardı. Bu genç sevgisinden dolayı Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanından bir an bile ayrılmaz ve O'na dâima hizmet ederdi. Bir gün Ensârdan birisinin kapısının önüne geldi, içeriye baktı. Bu sırada içeride bir hanım yıkanıyordu. Sa'lebe birkaç defa içeriye baktı. Sonra bu hareketine pişman oldu...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 09.09.2009
Dün bahsettiğimiz gibi, Hazreti Ömer, Sa'lebe'nin şartlarını kabûl ederek onu Medine'ye götürdü. Resûlullah namaz kılarken mescide girdiler...
Sa'lebe bin Abdurrahmân, getirildiği mescidde, Resûlullah efendimizin kırâatini işitince, bayılarak düştü. O baygın hâlde iken Hazreti Ömer ve Hazreti Selmân da namaza durdular. Resûlullah efendimiz selâm verince Hazreti Ömer ve Selmân'a, "Sa'lebeyi ne yaptınız?" buyurdu. Onlar da, "Ey Allahın Resûlü! Sa'lebe buradadır" dediler...