Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.421.546

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Haramlara Devam, Küfre Sebep Olur!

Kenzî Hasan Efendi Sümbüliye yolu ariflerindendir. Ankara’nın Ayaş ilçesinde doğdu. İstanbul'da tahsilini tamamladıktan sonra Sümbülî dergâhı şeyhlerinden Seyyid Alâaddin Efendiye intisab etti ve kemale erdikten sonra icazet verilerek irşad vazifesiyle Manisa’ya gönderildi. 1112 (m. 1700)’de Manisa'da vefat etti. Buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

19 - Oruç Reis

Fatih Sultan Mehmed Han 3 Temmuz 1462'de Midilli adasını fethedince, adanın savun ma ve muhafazası için gazilerden ikiyüz yeniçeri ile yeteri kadar sipahiyi orada bırakmıştı. Midilli'den ayrılırken hepsini bir araya topladı ve:-Kullarım, dedi, bu cezireyi önce Allah'a, sonra size emanet ediyorum. Bakalım muhafazası uğrunda nasıl hizmet edersiniz?Sipahilerden biri hünkarın ayaklarına kapandı ve:-Âsûde hâtır ol padişahım, bu can bu tende durdukça düşmana adayı bırakmak ne mümkün, dedi.Padişah elini bu sipahinin omzuna koyarak:-Bilirim Yakub, uğruma baş koyanlardansın, gayreti elden bırakmaz, sadakatten ayrılmazsın.Demek suretiyle bu adanın fethinde ziyade gayret ve fedakarlık gösteren bu sipahiden iltifatını esirgememişti.

Vehbi Tülek

Iii. Murad Han Ve Hazret-i Üftade

Vehbi Tülek

89 - Rüyanin Tabiri Budur

Vehbi Tülek

Bir Salkim Üzüm

Vehbi Tülek

Avrupa hristiyanları, Papa'nın kışkırtması ile bir araya gelip Osmanlı topraklarına saldırmaya teşebbüs edince, yeryüzünün sultânı Kanuni Sultan Süleyman Han, ordusu ile sefe re çıktı. Târihlere şan veren ordu ağır ağır ilerliyor, hedefine bir an önce ulaşmak için gayret sarf ediyordu. Havalar da iyice ısınmıştı. Bir Hristiyan beldesinden geçerken, yolun dar olması sebebiyle, askerlerden kimisi üzüm bağlarından yürümek mecburiyetinde kaldı. Olgunlaşan üzümler susuzluktan dudağı çatlamış askerlere; "Al beni, ye beni" dercesine duruyordu. Askerlerden biri dayanamayıp, sahibinin haberi olmadan bir salkım üzüm kopardı. Yerine de bir keseye koyduğu parayi bağladı. Üzümü de yedi.

Sen Kim, Bu Evi Yapmak Kim

Vehbi Tülek

Aşçi Yahya Baba Ve Sultan Ii. Bayezid

Vehbi Tülek

Sultan Ii. Murad Han’in Şefkati

Vehbi Tülek

Osmanli Devleti Ve Endülüs

Vehbi Tülek

Ne Oldum Dememeli

Vehbi Tülek

Macar Subayinin Kizi

Vehbi Tülek

Bu Aslan İstirahat Etsin

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Mürüvvet, Iyilik Etmeyi Sevmektir

Seyyid Abdullah İbri hazretleri Şafii mezhebi fıkıh âlimlerindendir. İran'da Tebriz şehrinde doğdu. Doğum târihi belli değildir. 743 (m. 1343)'de Tebriz'de vefât etti. Bir dersinde şöyle anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Onlar, Kendilerine Zulmediyorlar

Vehbi Tülek

Ali bin Sûdûn Yeşbegavi hazretleri Hanefi mezhebi fıkıh âlimi, edib ve şâirdir. 810 (m. 1407)'de Kâhire'de doğdu. 868 (m. 1464)'de Şam'da vefât etti. Derslerinde buyurdu ki:

Salevat-ı Şerifeyi Söylemek Ve Yazmak

Vehbi Tülek

Ebû İsmail Rakaşî

Vehbi Tülek

Ebû İsmail Rakaşi hazretleri hadis âlimlerinden olup, hafız, yani yüzbin hadis-i şerifi ravileriyle birlikte ezbere bilenlerdendi. 104'te (m. 723) doğdu. Kuzey Arabistan'da Beni Rakâş kabilesindendir. Zamanındaki büyük âlimlerden hadis okudu. Kendisinden de Ah­med bin Hanbel gibi büyük âlimler hadis rivayet etti­ler. 187'de (803) vefat etti. Şöyle nakletti:

Müminin Sahûrunun Hurma Ile Olması Ne Güzeldir

Vehbi Tülek

Eshab-ı Kiramın Üstünlüğü

Vehbi Tülek

Kelime-i Şehâdeti Söyleyemeyen Adam

Vehbi Tülek

“yeter Ki Mübarek Yüzünüzü Göreyim!”

Vehbi Tülek

fakir Babası İbn-i Münîr

Vehbi Tülek

Osman Hârûnî Hazretleri

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Niyâzi-i Mısri, devamlı ibâdet ve tâatla meşgûl olduğu sırada, bir gece rüyâsında Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerini gördü. Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri büyük bir taht üzerinde oturmaktaydı. Etrâfına talebeleri toplanmıştı. Niyâzi-i Mısri, kendisini onların arasın da görünce, hayâsından dışarı çıkmaya yol ve fırsat aradığı bir sırada, Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri, onu yanına çağırıp, bir kese altın hediye verdi ve; "Senin nasibin diyâr-ı Rûm'dadır. Mısır'da değildir." buyurdu. Ertesi gün Niyâzi-i Mısri bu rüyâsını hocasına anlatın ca, hocası hemen ona hilâfet verdi ve duâ etti. Bunun neticesinde Niyâzi-i Mısri 1646 sene sinde Mısır'dan ayrılarak İstanbul'a gitti. İstanbul'da Sultanahmed Câmii civârında Sokullu Mehmed Paşa dergâhında ikâmet edip, uzun süre riyâzette kaldı. Kaldığı odada çok gözyaşı döktü. Halil Paşa, Niyâzi-i Mısri hazretlerinin kaldığı odanın döşemelerini yenilemek için teşebbüste bulunduğu zaman, Niyâzi-i Mısri hazretlerini rüyâsında gördü. Rüyâda "Gözlerimin yaşı ile yıkanmış olan tahtaları muhâfaza ediniz." diye emretmesi üzerine, tahtalarını muhâfaza etmek sûretiyle odayı tâmir etti.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Ahde Vefa

Vehbi Tülek

Deniz Üzerinde Yürüyüp Sahile Doğru Gitti

Vehbi Tülek

Iv. Mehmed Han Ve Ahmed CÂhidî Efendi

Kimsenin Yaptığı Yanına Kalmaz

Karşılık Beklemiyorum

Eğer Senin Yanında Makbul Oldu Ise

Sünnet Akçesi

Sultan Mahmud Ve Hirsizlar

Kul Hakkı

Vehbi Tülek

Allah Diyen Genç

Vehbi Tülek

Dört Şey Mühimdir

Vehbi Tülek

Deniz Üzerinde Yürüyüp Sahile Doğru Gitti

Vehbi Tülek

Sonunda Orta Yolu Buldular

Vehbi Tülek

Yuhçu Baba

Vehbi Tülek