Yolumuzu Aydınlatanlar • 05.06.2006
Seyyid Nizâm Efendinin babası Şehâbeddin Efendi, hazret-i Hüseyin'in Abdullah A'rec kolundan olan torunlarındandır. Peygamber efendimizin yirmi yedinci torunudur. Halk arasında "Seyyid Nizâm" diye meşhûr olmuştur...
"Seyyid Nizâm" Bağdat'ta doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 1550 (H. 957) senesinde İstanbul'da vefât etti. Kabri İstanbul-Zeytinburnu'nda bulunan Seyyid Nizâm Câmii içindedir.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 04.06.2006
Osmanlı devletinin ilerleyişini durdurmak isteyen Haçlı devletleri büyük bir ordu ile bizzat Sultân Murâd-ı Hüdâvendigâr'ın başında bulunduğu Ordu-yu hümayunun üzerine yürüdüler. Kosova'da müttefik Haçlı ordusuyla karşılaşıp muhârebe nizâmı alındı. 8 Ağustos 1389'da muhârebe öncesi Kosova'da şiddetli fırtına vardı ve o gün Berât Gecesiydi. Akşam çadırına çekilen Sultan Birinci Murâd Han, Berât Gecesini ihyâ edip namaz kıldı. Kur'ân-ı kerim kıraât ettikten sonra, seccâdesinin üzerinden kalkmadan târihe geçen şu duâyı okudu:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 07.06.2006
Mevlânâ Ebû Said Muhammed Hâdimi'nin dedeleri Buhârâlıdır. Muhammed Hâdimi, ilk tahsilini babasından gördü. Babası Fahr-er-Rûm (Rûm diyârının seçilmişi, herkesin onunla övündüğü) nâmıyla meşhûr Kara Hacı Mustafa Efendidir. Mustafa Efendi, tanınmış âlimlerdendi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 09.06.2006
İsmâil Fakirullah hazretleri, Anadolu'da yetişen büyük velilerden. Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin hocasıdır. İsmi, İsmâil, babasınınki Kâsım'dır. Fakirullah diye tanınır. 1656 (H.1067) senesinde Siirt'in Tillo kasabasında dünyâya geldi. Dedesi Molla Abdülcemâl, Peygamber efendimizin amcası Hazret-i Abbâs'ın torunlarındandır. Zâhiri ilimlerde âlim olup Tillo'da müderristi. Oğlu Mevlânâ Kâsım'ı yetiştirerek âlim olmasına vesile oldu. Mevlânâ Kâsım da oğlu İsmail'i küçük yaşta yetiştirmeye, ilim öğretmeye başladı...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 10.06.2006
Ebû Said Ebü'l-Hayr hazretlerinin babası verâ sâhibi dindar bir zât idi. 967 (H.357) senesinde Horasan bölgesinde Serahs ile Ebyurd arasında yer alan Meyhene (Mihene) şehrinde doğdu. 1049 (H.440) senesinde aynı yerde vefât etti.
Ebû Said Miheni tasavvufta çok yüksek mertebeye ulaştı. Zamanındaki bütün evliyânın sultânı, baş tâcı oldu. Bütün Müslümanların matlûbu, sevdiği idi. Tasavvuf yolunun bütün inceliklerine vâkıf olup, ayrıca; fıkıh, tefsir, hadis ve başka ilimlerde de çok yüksek âlim idi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 11.06.2006
Nuh aleyhisselamın ikinci olarak evlendiği Vâile adında bir hanımı vardı. Bu kadın önce iman etmiş ise de daha sonra, imandan ayrılmış, mürted olmuştu. Hazreti Nuh'un bu kadından doğan oğlu Kenan da babasına iman etmemişti.
Nuh aleyhisselâm, yüzyıllar boyunca, kavmini iman ve hidayete davet ettiği hâlde, onların, inanmamakta ısrar etmeleri sebebiyle helâk olmalarının yaklaştığı sırada, son olarak kavmine, Allahü teâlâya iman edip yaptığı gemiye binmelerini söyledi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 12.06.2006
Ebû Said Kaylavi, Allahü teâlânın sıfatlarında bilgi sâhibi, kerâmetleri görülen bir zât idi. Kaylaviye ve çevresindeki insanlar huzûruna gelip bilmediklerini sorarlar, kendisinden fetvâ alırlardı. O kadar çok gelen olurdu ki, yüksek bir kürsi yaptırmak mecbûriyetinde kaldı. Kürsi üzerinde, insanların dertlerine çâre olurdu. Nasihatleri ile pekçok kimsenin doğru yola gelmesine sebeb olurdu...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 13.06.2006
Alâeddin-i Sâbir hazretleri, 1285 (H.684) senesinde Şemsüddin'e altı senelik mücâhedeye girmesini emretti. Buna "Habs-ı Kebir" denir ve bir kabrin içinde yapılırdı. Alâeddin-i Sâbir de bunu yapmıştı. Şemsüddin de;
"Başüstüne efendim!" dedi. Kabrin içine girerek nefsini terbiye etmeye başladı. Bu mücâhededen çıktığında hocası ona buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 14.06.2006
Yeniçerilerinden Hacı Hasan Ağa'dır. Önce Yeniçeri Ocağına intisap etti. Bir süre sonra Kapıcıbaşılık rütbesi ile taltif edildi. Bir müddet sonra da Hezargad ayanlığına tayin edildi...
Tirsinkli İsmail Ağa'nın ani ölümü, Alemdar Mustafa Paşa'nın hayatında bir dönüm noktası oldu. Rusçuk'a gelen Alemdar Mustafa Paşa "Ayanlar ayanı" seçildi. Aynı yıl başlayan Osmanlı-Rus Savaşında Alemdar Mustafa Paşa çok büyük yararlılıklar gösterdi...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 16.06.2006
Aziz Mahmud Hüdâyi hazretleri, Edirne, Mısır, Şam ve Bursa'da Kadılık ve Müderrislik yapmıştır. İstanbul'da halka ve sultanlara mürşid olmuştur. Üsküdar'da vefat etti. Külliyesi içinde bulunan türbeye defnedildi. Eserleri, sohbetleri, şiirleri, vaaz ve nasihatleri ile padişahın ve halkın gözünde önemli bir yer kazanmıştı.
O mübarek zat, kendisini sevenler için şu duayı etmiştir: "Sağlığımızda bizi, vefatımızdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve türbemizin önünden geçtiğinde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça göçmesin..."