Yolumuzu Aydınlatanlar • 12.05.2012
Üryâni Mehmed Dede, Rumeli velilerindendir. Romanya'da Yergöğü kasabasında doğdu. Bir gün, "aşk-ı ilâhi"nin cezbesine kapılıp kendinden geçti. Dizkapağı ile göbeği arası hâriç, üryan şekilde etrafta dolaşmaya başladı. Bu sebeple "Üryani" denildi. Mısır'a kadar gitti. Gülşeni dergâhına vardı. Zâhir ve bâtın ilimlerinde kemâle geldi. İcazet verilip memleketine geri gönderildi. 1590 (H.999) senesinde Yergöğü'nde vefât etti.
Üryâni Mehmed Dede, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 13.05.2012
Ahmed Efendi, Vâni Tekkesi şeyhlerindendir. Arabacı Bâyezid Câmiinde kürsü şeyhliği yapmıştır. Lâlezâr diye de bilinen Vâni Tekkesini inşâ ettirmiştir. Fâtih Silivrikapı'da Zehgirci Kemal Mescidi yakınlarında bulunan tekkesi, günümüzde yıkılmış olup, arsası torunları tarafından odun satış yeri olarak kullanılmaktadır. 1801'de vefât edip tekkesinin yanına defnedilmiştir.
Vâni Ahmed Efendi, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 14.05.2012
Ebü'l-Vefâ hazretleri, İstanbul'daki meşhûr velilerdendir. Konya'da doğdu. Bursa'da evliyânın büyüklerinden Abdüllatif-i Kudsi hazretlerinin sohbetlerinde bulundu. Hem din, hem de fen ilimlerinde mütehassıs olarak yetişti. Tasavvuf ilminde ve hâllerinde de yetişip yükseldi. Bir defâsında, Fâtih Sultan Mehmed Han kapısına kadar geldiği hâlde onunla görüşmemiştir. Padişah da üzülerek, geri dönüp gitmiştir. Sultan İkinci Bâyezid-i Veli, Ebü'l-Vefâ hazretlerini çok severdi. 1490 (H.896) târihinde İstanbul'da vefât etti. İsmi verilen Vefâ semtinde kendi adıyla anılan câminin sol tarafına defnedildi.
Ebü'l-Vefâ hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 15.05.2012
Vehb bin Münebbih hazretleri, Tâbiinin büyüklerindendir. 645 (H.24) senesinde Yemen'de doğup, 741 (H.124) yılında yine orada vefât etti. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
"Ey oğul! Allahü teâlâya ibâdeti ihlâsla, sırf O'nun için yap. Kim bir iyilik yapar, Allahü teâlâ için onu gizlerse, yaptığı bu iyilik zâyi olmaz."
Emevi halifelerinden Süleymân bin Abdülmelik, Mescid-i haramda iken, ona üzerinde yazı bulunan bir taş getirdiler. Bunun üzerine, onu okuyacak birisinin çağırılmasını istedi. Vehb bin Münebbih'i getirip, okuttular. Taşta şu yazı vardı:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 16.05.2012
Ali Venâi hazretleri, Mısır'da yaşamış olan velilerdendir. 1756 (H.1170) senesinde doğdu. 1797 (H.1212) senesinde Medine-i münevverede vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Hadis-i şerifte, (Bir işinizde şaşırırsanız ölmüşlerden yardım isteyiniz!) buyuruldu. Alimlerimiz, bu hadis-i şerifi açıklarken diyor ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 17.05.2012
Vişnezâde, Osmanlı Devleti zamânında yetişen âlimlerdendir. Asıl ismi, Muhammed bin Lütfullah'tır. 1615 (H.1023) senesinde, günümüzde Bulgaristan'da bulunan Filibe'de doğdu. 1681 (H.1092) senesinde İstanbul'da vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 19.05.2012
Yûnus bin Ubeyd hazretleri, Tâbiinin büyüklerindendir. Basralıdır. Eshâb-ı kirâmdan hazret-i Enes bin Mâlik'i gördü. 756 (H.139) yılında vefât etti. Hadis ilminde, yüz bin hadis-i şerifi râvileri ile birlikte ezbere bilen hadis hafızlarındandı.
Yûnus bin Ubeyd, sohbetlerinde buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 20.05.2012
Zahirüddin Halveti hazretleri, Afganistan evliyâsının büyüklerindendir. Herat'ta yaşadı. Doğum târihi bilinmemektedir. Pir Ömer Halveti hazretlerine talebe oldu. Kendisinden icâzet, diploma aldı 1397 (H.800) senesinde Herat civârında Kazergâh'ta vefât etti.
Zahirüddin Halveti, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 21.05.2012
Osman Şirvâni hazretleri, Azerbaycan'da doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. Muhammed Harezmi hazretlerinin sohbetlerinde yetişip olgunlaştı. Mısır'a giderek talebe yetiştirdi. 1426 (H.830) yılında Mısır'da vefât etti.
Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 22.05.2012
Ömer bin Zer hazretleri, Tebe-i tâbiin devri velilerindendir. Aslen Hemedanlıdır. Kûfe'de yaşadı. Vefât târihi bilinmemektedir. Kıymetli sohbetleri vardı...
Ömer bin Zer hazretleri bir gün cemâate; "Kalplerinizin katılığını, gözlerinizin donukluğunu ve câhilliğinizi bana yüklüyorsunuz. Allahü teâlânın kitâbından size nasihat etmezsem beni suçluyorsunuz. Lâkin kim hayrı ararsa bulur" buyurdu...