Yolumuzu Aydınlatanlar • 15.02.2022
Abdullah bin Menâzil hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Hamdun Kassâr hazretlerinin derslerinde ve sohbetlerinde yetişip zâhir, bâtın, açık ve gizli ilimlerde âlim oldu. Tasavvufta yüksek hâller, fazîletler sâhibi ve hadîs ilminde âlim idi. 940 (H. 329) senesinde Nişâbur'da vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 16.02.2022
Abdullah Menûfî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1287 (H.686) senesinde Mısır'ın Buhayra şehrinde doğdu. Çocukken temel din bilgilerini öğrenip, Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Daha sonra birçok âlimden ilim öğrendi. Süleymân Şâzilî'nin sohbetlerinde yetişip, vilâyet derecelerinde yükseldi. Mâlikî mezhebi fıkıh bilgilerinde, tefsîr ve Arabî ilimlerde âlim oldu. 1347 (H.748)'de Mısır'da vefât etti.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 17.02.2022
Abdullah el-Eska' hazretleri Mekke-i mükerremede yetişen İslâm âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden olup seyyiddir. Zamânında bulunan büyük İslâm âlimlerinin derslerinde bulunarak yetişti. Abdullah bin Hakem bin Sehl Kuşeyr'den tasavvuf yolunda icâzet aldı. Zâhirî ve bâtınî ilimlerde asrının imâmı, tasavvuf yolunda bulunanların da üstâdı oldu. 1567 (H.974) senesinde vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 18.02.2022
Ebû Muhammed Hadramî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Arabistan'ın güneyinde Hadramud'da doğdu. Muhammed bin Ali Ba'levî’den ilim tahsil etti. Daha sonra Şeyh Ahmed bin Cu'd hazretlerinin sohbetlerine devâm etti. Tasavvuf bilgilerini öğrenip üstün hâllere kavuştu ve icâzet aldı. 1288 (H.687) senesinde Yemen'de vefât etti. Birçok kerâmetleri görüldü.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 19.02.2022
Fertekli Osman Efendi Nakşibendî şeyhlerindendir. Niğde'ye bağlı Fertek köyünde doğdu. Mısır'da tahsilini ve manevî terbiye ve tahsilini tamamladıktan sonra memleketine dönerek tedris ve irşadla meşgul oldu. 1811 (H. 1225)’de Niğde’de vefat etti.
Bu mübarek zat sohbetlerinde buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 20.02.2022
Abdullah ibni Mübârek hazretleri Tebe-i tâbiînin büyüklerindendir. 736 (H.118) yılında Merv'de doğdu. Türk asıllıdır. Tahsîl için Bağdâd’a gitti. İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe ve İmâm-ı Mâlik'in derslerine devam etti ve ilimde yüksek bir dereceye ulaştı. 797 (H.181)’de Bağdâd yakınlarındaki Hît adlı yerde vefât etti.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 21.02.2022
Seyyid Abdullah-ı Şemdînî hazretleri Silsile-i aliyye adı verilen büyük âlim ve velîler silsilesinin otuzuncusudur. Hakkari-Şemdinli’de doğdu. Irak'ın Süleymâniye beldesine giderek oradaki medresede Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî ile bir kardeş gibi yaşadılar. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî aldığı bâzı mânevî işâretler üzerine Hindistan'a giderek Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin huzur ve sohbetleriyle şereflendi. İcâzet ve hilâfet verilerek Bağdâd'a gönderildi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 22.02.2022
Abdullah-ı Şüttârî hazretleri büyük âlim Şihâbüddîn Sühreverdî'nin torunlarındandır. Hindistan’da yaşadı. İlim tahsîline başladıktan sonra Hemedâniyye tarîkatını Ali Hemedânî'den, Kâdiriyye tarîkatini ise Şeyh Abdülvehhâb'dan öğrendi. Daha sonra Tayfûriyye tarîkati şeyhlerinden Muhammed Ârif'in sohbetlerine devâm ederek, talebesi oldu. Canpûr şehrine giderek Şüttâriyye tarikatini kurdu ve talebe yetiştirmeye başladı. 1428 (H.832)de vefât etti.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 23.02.2022
Ebû Muhammed Abdullah ibni Vehb hazretleri Mısır'da yetişen âlim ve velîlerdendir. 742 (H.125) senesinde doğdu. İmâm-ı Mâlik, Süfyân-ı Sevrî hazretleri gibi büyüklerden ilim öğrendi. İmâm-ı Mâlik, Abdullah bin Vehb'e yazdığı mektuplarında; "Mısır'ın fakihi Ebû Muhammed Müftî" diye hitâb ederdi. 812 (H.197) senesinde vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 24.02.2022
İmam-ı Yâfiî hazretleri Şâfiî mezhebi fıkıh âlimlerinden ve evliyâdandır. 1298 (H.698) senesinde Yemen'in Aden şehrinde doğdu. Burada ve sonra Mekke'de zamanın büyük âlimlerinden fıkıh ilmi tahsil etti. Sonra da Mısır'a giderek Şeyh Abdullah el-Menûfî'nin sohbetlerinde bulundu. Tasavvuf yolunda ilerleyip evliyâlık derecelerine ulaştı. 1367 (H.768)'de Mekke'de vefât etti. İmâm-ı Yâfiî hazretleri bir sohbetinde buyurdu ki: