Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.447.664

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

İslâmiyete Uyuldukça, Nefsin Istekleri Azalır!

Nasuhzade Abdülmecid Efendi Osmanlı evliyasındandır. Kastamonu-Tosya’da doğdu. Şeyh Nasuh Efendinin oğludur. Nasuh Efendi, Zeyneddin Hafi'nin talelerinden Abdüllâtif Kudsi’nin halifesi Taceddin Efendiden hilâfet aldı. Abdülmecid Efendi babasının vefatından sonra irşad faaliyetini devam ettirdi. 973 (m. 1565)de Tosya'da vefat etti. Tezkire-i Ülü'l-Elbâb isimli eserinde şöyle anlatır:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Bu Yüzden Kara Çaldim

Osmanlı şairlerinden Çâkeri, bir ara Sultan II. Bayezid'e nedimlik etmiş ve sancakbeyliği de yapmıştı. Kendisi pek genç olmasına rağmen, hastalıktan dolayı rengi sararmış, sakalı da ağarmıştı. Bu yüzden sakalını siyaha boyardı. Bir gün Sultan II. Bayezid ona:

"Çâkeri, sakalındaki bu nuru ne için zulmete tebdil edersin? Ak sakalının yüzüne kara çalıp mücrimler gibi teşhir edersin?" diye sorunca Çâkeri:

"Devletlû padişahım! Yaşımı hiç şüphesiz ki bilirsiniz. Fakat sakalım yalan söylüyor. Bu yüzden ona kızdım. İntikam almak için yüzüne kara çaldım" cevabını verir.

Vehbi Tülek

Bu Yüzden Kara Çaldim

Vehbi Tülek

Kadem-i Şerif Ve Sultan Ahmed

Vehbi Tülek

Bu Devlet-i Aliyye Öyle Bir Devlettir Ki!

Vehbi Tülek

İnebahtı felaketinde Osmanlı donanması, Haçlı donanması tarafından pusuya düşürülüp imha edildiği sırada, Uluç Ali Paşa, kendi kumandasındaki birkaç gemiyi kurtarmayı başarmış ve İstanbul'a gelerek bu faciayı haber vermişti. Bunun üzerine Sultan II. Selim Han onun bu kısmi başarısından dolayı onu Kaptan-ı Deryalığa tayin etti ve adını da Uluç Ali Reis'den Kılıç Ali Paşa'ya çevirdi.

Diğer taraftan Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa, yeniden donanma inşası için, bütün devlet erkanını harekete geçirerek, Osmanlı ülkelerinin bütün imkanlarını seferber etmişti. Çalışmaları büyük bir titizlikle takibediyor, heryere girip çıkıyor ve işlerin aksamasına meydan vermiyordu. Yanına Kaptanı Derya tayin edilen Kılıç Ali Paşa'yı da alarak çıkıyordu.

Ii. Adülhamid’in Verdiği Senet

Vehbi Tülek

Bir Çanakkale Şehidinin Son Mektubu

Vehbi Tülek

Orhan Gazi Ve Pelekanon Savaşi

Vehbi Tülek

Osmanli Sultanlarinin Yüksek Dereceleri

Vehbi Tülek

Şah Sultan Ve Merkez Efendi

Vehbi Tülek

Herşey Aslina Çeker

Vehbi Tülek

Rodos’ta Casus Osmanli Kadinlari

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Onun Dînine Uymayan Her Iş Kıymetsizdir

Şemseddin ibn-i Zühre hazretleri Şafii mezhebi fıkıh âlimlerinden olup tefsir ilminde de büyük âlim idi. 757 (m. 1357)'de Lübnan'da Habrâd'da doğdu. 848 (m. 1444)'de Trablus'ta vefât etti. Talebelerine şöyle vasiyette bulundu:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Âlimlerden Uzaklaşmak, Cehâleti Gösterir!

Vehbi Tülek

Yetîm Alâüddîn Efendi Osmanlı âlimlerindendir. Aydın’da doğdu. Sonra Bursa’ya gidip yerleşti. Bazı müderrislerin hizmetinde bulunup, onlardan ilim ve feyiz aldı. Sonra Tire kasabasına gitti. Mevlânâ Kâdızâde’nin derslerine devam etti. Fâtih Sultan Mehmed Hân, Kâdızâde’yi İstanbul’a tayin edince, Yetîm Alâüddîn de onunla beraber İstanbul’a geldi. Hocası Kâdızâde, Bursa’da kadı olunca birlikte gitti. Hocasının vefatında sonra orada kalarak talebe yetiştirdi. 920 (m. 1514) senesinde Bursa’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:

Ya Hayır Söyle Ya Da Sus

Vehbi Tülek

sen Buna Zaten Lâyıksın!..

Vehbi Tülek

Alâeddin Arabi Efendi, Osmanlı şeyhülislâmlarındandır. Fıkıh, hadis, tefsir âlimi ve büyük velilerdendir. Haleb'de doğduğundan, "Arabi" denilmiştir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1495 (H.901) senesinde İstanbul'da vefât etti...

Emri Altındakilere Merhamet Etmeyen

Vehbi Tülek

Avâmın Ve Havâsın Tövbesi

Vehbi Tülek

İftihârüddin Tâhir Buharî

Vehbi Tülek

Muhabbetin Şartlarına Son Derece Dikkat Edin

Vehbi Tülek

En Büyük Mucize Kur’ân-ı Kerîmdir

Vehbi Tülek

onların Korkusu, Son Nefes Içindir

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Gül Yaprağı

Gül Yaprağı

Vaktiyle, yol üzerinde bulunan bir dergahın dervişleri, yoldan geçen herkesi misafir kabul ediyordu. Burada hiç konuşulmuyordu. Dervişler anlatmak istediklerini kalben ifade ediyorlardı. Bir gün dergahın kapısına bir yolcu geldi. Yolcu kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada, misafir geldiğini dervişler firaset yoluyla anlıyorlardı, o yüzden kapıda tokmak yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki derviş, kapıda duran yolcuya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yolcu, dergahta kalmak istiyordu. Derviş içeri girdi, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yolcuya uzattı. Bu, yeni bir misafiri kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yolcu dergahın bahçesine girdi, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. Derviş kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Alabilirsen Al

Vehbi Tülek

Sarik Ve Sakal

Vehbi Tülek

Abdullah-i İlÂhî Hazretleri Ve Muhyiddin Çelebi

Abayi Yakmak

Allah'ın Emaneti

Korkma!

Yoksa Hizir Olduğunu Söylerim

Kırk Bin Kahramanın Başarısı

Ayyaşin Sonu

Vehbi Tülek

Sakiz Ağacinda Yapilan Hac

Vehbi Tülek

Hazret-i Üftade’nin Yardimi

Vehbi Tülek

Her Şeyi Göze Almıştı!

Vehbi Tülek

Dinini Dünyalığa Alet Edenin Sonu

Vehbi Tülek

Cünnetü'l-esmâ

Vehbi Tülek