Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.508.548

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Nefis, Gerçekten Kötülüğü Şiddetle Emreder!

Ahmed bin Muhammed Guneymî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 964 (m. 1557) senesinde Mısır’da doğdu. Orada meşhûr âlimlerden ilim öğrenerek yetişen Guneymî, ilim öğrenmek maksadıyla Anadolu’ya geldi. Büyük âlimlerin derslerinde bulundu. Mısır’da o zamanda bulunan Hanefî mezhebi âlimlerinin en büyüklerinden ve en önde gelenlerinden oldu. 1044 (m. 1634) senesinde vefât etti. Guneymî hazretleri çok eser yazmış olup, “İrşâd-ül-ihvân” isimli eserinde şöyle anlatır:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Seni Kanuna Şikayet Ederiz

Kul hakkına özen gösteren Sultan Süleyman, bu konuya duyduğu titizlik nedeniyle 'Kanuni' lakabını almıştır. Budin Seferinden dönen ordu, yolların darlığı sebebiyle tarlalardan geçmek zorunda kalmıştı. Bu sırada bir köylü, elindekini padişahın atının geçtiği yere fırlatınca at ürkmüş, köylü de yakalanarak padişahın huzuruna getirilmişti. Sultan Süleyman köylüye:
-Derdin nedir de böyle yaptın? diye sorunca, köylü:

-Biz fakir köylüleriz. Askerlerinizden bazıları, bizim yeni ektiğimiz tarlalardan geçtiler. Ya bu zararı ödersiniz, ya da sizi şikayet ederim. demiş.

Bunun üzerine Kanuni köylüye: -Peki bizi kime şikayet edeceksiniz? diye sormuş. Köylü: -Siz Kanuni değil misiniz? Sizi kanuna şikayet ederiz. deyince Sultan Süleyman çok memnun olmuş ve hemen köylülerin zararlarını hesaplattırıp zararı ödemiş.

Vehbi Tülek

Devlet Yikildiktan Sonra

Vehbi Tülek

Önce İmam, Sonra Mahkeme

Vehbi Tülek

Bir Bayram Günü

Vehbi Tülek

Ayşe Osmanoğlu, babası Sultan Abdülhamid Hân dönemini anlatıyor:

'31 Mart 1901 Kurban Bayramında Dolmabahçe Sarayı'na gitmiştik. Bayramlaşmayı seyretmek için locaya yerleşmiş, seyre dalmıştık. Aniden şiddetli bir yer sarsıntısı başladı. Saray yıkılıyor zannıyle korkup titremeye başladım. Hepimiz yerlerimize mıhlanmış gibi kalıp, 'Allah! Allah!' diye bağırmaya başladık. Bu sırada, ortadaki büyük âvizenin orta kısmı şiddetli bir gürültü ile yere düştü. Gürültünün şiddetinden birbirimize sarılıyor, aramızda bayılanlar oluyordu. Bu sırada aşağıdan, Müezzin Abdullah'ın gür ve tesirli sesiyle okumaya başladığı ezân, kulaklarımıza aksetti. Cenâb-ı Hakka duâ edip sığındık. O zaman 'Aman, Efendimize bir şey oldu mu?' diye pencerelere koştuk. Salon karmakarışık olmuştu. Hiç kimse yerinde yoktu. Babam, yalnız başına, tahtının önünde kılıcına dayanmış, ayakta duruyor, Ezân-ı Muhammedi'yi dinliyordu. Yavaş yavaş herkese sükûnet geldi. Babam metânetle tahtına oturdu. Muâyede (yâni, bayramlaşma) başlasın!' emrini verdi. Âvizenin düşen parçasının 700 kilo olduğunu söylediler. Allaha şükür, bundan başka zâyiat olmadığı gibi, kimsenin burnu bile kanamadı...'

Kadem-i Şerif Ve Sultan Ahmed

Vehbi Tülek

Kuyucu MurÂd Paşa

Vehbi Tülek

Din Ve Devletin Ayakta Kalmasi İçin

Vehbi Tülek

Nemiz Kaldi Bizim Mülk-i Arab’da

Vehbi Tülek

Yüz Sopa

Vehbi Tülek

Ümid Bekler

Vehbi Tülek

İngiliz Kraliçesi I. Elizabeth Osmanli Himayesinde

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Niyet Hayır âkıbet Hayır

İbn-i Hacer-i Mekki hazretlerinin "Fetâvâ-i Hadisiyye" isimli eserinde anlatıldığına göre, Ebû Said Abdullah, İbn-üs-Sakkâ ve Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni, ilim öğrenmek için Bağdat'a geldiler. Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri o zaman çok gençti. Hâce Yûsuf-i Hemedâni hazretlerinin, Nizâmiyye Medresesinde vaaz ettiğini duymuşlardı. Bunlar, onu ziyâret etmeye karar verdiler...

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Mûsâ Sindî

Vehbi Tülek

Mûsâ Sindi rahmetullahi aleyh, evliyânın büyüklerindendir. Doğum târihi ve yeri belli değildir. 1012 (m. 1603)'de Medine-i münevverede vefât etti. Evliyann büyüklerinin kıymetli nasihatlerini, talebelerine anlatırdı. Bir sohbetinde buyurdu ki:

Her Asırda, Her Kavme Peygamber Gelmiştir

Vehbi Tülek

Bu Dünyada Herkes Ne Ekerse Onu Biçer

Vehbi Tülek

Sultan Veled hazretleri Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî'nin ortanca oğludur. 1226 (H.623) senesinde Karaman'da dünyaya geldi. Mevlâna, Sultan Veled'e küçük yaşından itibaren ilim öğretmeye başladı. Onu zâhirî ve bâtınî ilimlerde yetiştirdi. Sultan Veled'in gençliğinde, Konya'ya Şems-i Tebrîzî hazretleri gelerek, Mevlâna ile tanıştılar. Tasavvufla ilgili ilimlerde Mevlâna ile pek çok sohbet ettiler. Öyle ki, bazen sabahlara kadar sohbetin devam ettiği günler olurdu. Baş başa yaptıkları bu sohbetlerde, Sultan Veled de bulunur, onlara hizmet ederdi. Mevlâna hazretleri vefat ettikten sonra Hüsâmeddîn Çelebi, talebeleri irşad eyledi. O vefat edince, yerine Sultan Veled halife, vekil olup, bu vazifeyi üstlendi. 1312 (H.712) senesinde vefat etti.

Abdullah Bin Revâhâ (radıyallahü Anh)

Vehbi Tülek

Hanım Sahâbî Ümmü Zer

Vehbi Tülek

Hadîs Hâfızı Ve Tarihçi Abdül-a’lâ El Gassani

Vehbi Tülek

Müslümanın Ölümü Sonsuz Hayattır

Vehbi Tülek

Susmak, Yüksek Edeplerdendir

Vehbi Tülek

Ebû Ali Müştevlî

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Namazini Ben Kildirayim

Namazini Ben Kildirayim

Büyük İslâm âlimi Mevlânâ Şemseddin Fenâri'nin ömrünün sonlarına doğru gözlerine perde geldi. Göremez oldu. Sultanın veziri olan Hacı İvâz Paşa bir konuda Molla Fenâri'ye kızmıştı. Gözleri görmez olunca, laf olsun diye; "Dilerim ki, o âmâ ihtiyârın namazını ben kıldırayım." demişti. Bu söz Molla Fenâri'nin kulağına ulaşınca; "Ol kimse câhildir. Cenâze namazını kıldırmayı beceremez. Cenâb-ı Hakk'ın kapısından ümidim şudur ki, bana hemen şifâ buyurup, onu âmâ eyleye ve ben onun namazını edâ edeyim." dedi. Bir süre sonra, bir gece rüyâsında Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz; "Tâhâ sûresini tefsir eyle!" diye buyurdukta; "Yüksek huzûrunuzda, Kur'ân-ı kerimi tefsir etmeye gücüm olmadığı gibi, gözlerim de görmüyor." demişti. Peygamberlerin tabibi olan Resûlullah efendimiz mübârek hırkasından bir parça pamuk çıkarıp, mübârek tükrüğü ile ıslattıktan sonra gözleri üzerine koydu. Molla Fenâri uyanıp, pamuğu gözlerinin üstünde buldu, kaldırınca, görmeye başladı. Allahü teâlâya hamd ve şükretti. Pamuk ipliklerini saklayıp, öldüğü zaman gözleri üzerine konmasını vasiyet etti. Tam bu günlerde, vezirin gözleri görmez oldu. Vezir bir süre sonra vefât etti ve cenâze namazını Molla Fenâri kıldırdı. Gözlerinin açılmasının bir şükrânesi olarak, 1429 (H.833) senesinde Şam yolu ile ikinci defâ hacca gitti. Bu esnâda Mısır'a ve Kudüs-i şerife de uğradı. Bir çok âlim ile sohbet edip onlardan istifâde etti.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

B0r Çuval Toprak

Vehbi Tülek

Onun Görmediği Yer

Vehbi Tülek

Minareden Okunan Şiir

Firkateyne Bininiz

Kabahat Kilincin Midir?

O Kullarına Çok Merhametlidir

Karşılık Beklemiyorum

Allah Diyen Genç

Allahü TeÂlÂyi Bilir Misin?

Vehbi Tülek

Adam Olmazsan

Vehbi Tülek

Helvaci Çocuk

Vehbi Tülek

Yüz Vermedin!

Vehbi Tülek

Bizi Hatirlayin!

Vehbi Tülek

Kadin Akli

Vehbi Tülek