
Sıdk Ve Muhabbetin Alâmeti Ahde Vefadır
Ebü’l-Feth-i Vâsıtî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Seyyid Ahmed er-Rıfâî hazretlerinin talebelerindendir. 580 (m. 1184) senesinde Mısır’da İskenderiyye’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.278.387
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Ebü’l-Feth-i Vâsıtî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Seyyid Ahmed er-Rıfâî hazretlerinin talebelerindendir. 580 (m. 1184) senesinde Mısır’da İskenderiyye’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Çanakkale savaşlarına kumanda etmiş emekli bir subay şöyle anlatır:"Çanakkale savaşının devam ettiği günlerden birindeyiz. O gün akşama kadar devam eden savaş, bu nisbetsiz üstünlüğe rağmen yine zaferimizle neticelenmek üzereydi. Gözet eme yerinde muharebenin son safhasını heyecan içinde takip ediyordum. Mehmetçiklerin "Allah...Allah..." nidaları ufku titretiyor, korkunç bir medeniyetin bütün heybetini temsil eden top seslerini bile bu müthiş haykırışlar bastırıyordu.
Sesi de güzel olan Evliya Çelebi, 1630'da, bir Kadir Gecesi, Ayasofya Camii'nde mukabele okurken, Sultan IV. Murat'ın, dikkatini çekmişti. Maiyetiyle camiye gelen Sultan, sesine hayran kaldığı bu genci sormuş, hakkında bilgi almıştı. Silâhdar Melek Ahmed Paşa'nın da aracılığıyla musahip olarak sarayda hizmete alınmasına irade buyrulmuştur. Evliya Çelebi'ye devlet kapısında memuriyet verilmesine aracılık eden Silâhdar Melek Ahmed Paşa, Evliya'nın teyzesinin kocasıydı.O günden sonra dört yıl süreyle sarayda padişah musahibi olarak kalmış, sonunda sipahiler zümresine katılarak, 1640 yılında meşhur seyahatlerine başlamıştı.
Ahmed bin Muhammed Hâni el-Esrem, hadis hâfızı, büyük veli ve âlimlerdendir. 873 (H.260) târihinden sonra vefât etti. Ahmed bin Hanbel'in talebesidir. Ondan çok meseleler nakletti. Bunları mevzularına göre yazdı. Talebelerine yaptığı nasihatlerinde buyurdu ki:
Şeyh Abdülkâdir Muhâcir hazretleri büyük velîlerdendir. 1796 (H.1211) târihinde Irak'ta Senendec beldesinde doğdu. Fazîlet sâhibi baba ve amcaları tarafından ilim ve edeb üzere yetiştirildi. Babasının vefâtından sonra da yerine geçip, talebelere ders verdi. 1886 (H.1304) târihinde Süleymâniye beldesinde Sivan'da vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:
Sâlim bin Abdullah hazretleri Tâbiînin büyük fıkıh âlim ve velîlerinden olup hazret-i Ömer'in “radıyallahü anh” torunudur. Babası Eshâb-ı kirâmdan büyük âlim Abdullah bin Ömer “radıyallahü anh” hazretleridir. Babasının terbiyesinde yetişip, çok büyük derecelere kavuştu. Babasından ve Tâbiînden Saîd bin Müseyyib'den hadîs-i şerîf dinleyip, rivâyet etti. Büyük fıkıh âlimi olup, bir kavle göre Medîne-i münevveredeki yedi büyük fıkıh âliminden biridir. Mezhep sâhibi imâmlarındandı. Fakat mezhebi bütünüyle kitaplara geçirilmeyip, unutulduysa da, bâzı ictihadları temel kitaplarda yazılıdır. 725 (H.106) senesinde vefât etti.
Bir padişah, bir iki vezirini ve diğer erkandan birkaçını yanına alarak payitahta yakın köylerde bir gezintiye çıkmıştı Payitahttan ayrılıp bir kaç saatlik bir yol katettikten sonra yolları üzerindeki bir nar bahçesinin kenarında oturdular. Bahçede çalışan bir ihtiyar onları fark edince hemen bahçeye davet etti ve hemen gidip bahçe içindeki kulübeden kalaylı, tertemiz bir tas getirdi. En yakındaki ağaçtan iki nar kopardı ve sıktı. Padişah nar şerbetini içti ve çok beğendi. Bütün vücuduna bir zindelik ve ferahlık yayılmıştı. İhtiyar çiftçi padişahın beraberindeki herkese sırayla nar şerbeti ikram etti.