Hâce Kutbüddîn-i Bahtiyâr Kâkî
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 18 Ekim 2006
Hâce Kutbüddîn-i Bahtiyâr hazretleri, çok âbid bir zat idi. Bir ân Allahü teâlâdan gâfil olmazdı. Devamlı namaz kılardı. Her gece, Resûlullah efendimize üç bin salevât-ı şerîfe okurdu. Zamânın sultânı dâhil, birçok kimse, kendisine her türlü maddî imkânı sağlamak için sâdece bir işâretini bekledikleri hâlde, Hâce hazretleri fakirlik içinde yaşamayı tercih ederdi. Bir şey veren olursa, onunla iktifâ ederlerdi. Zor durumda kalınca, hanımı, komşuları olan bakkalın hanımından borç ister, bununla yiyecek bir şeyler alırdı.
Hindistanlı velî Abdülehad
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 17 Ekim 2006
Abdülehad hazretleri, Hindistan’da yaşamış olan evliyânın büyüklerindendir. 1520 (H.927) senesinde doğdu. Müceddid-i elf-i sânî İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Abdülehad’ın yedi oğlundan dördüncüsüdür...
Abdülehad genç yaşta Hindistan’ın büyük âlimi Abdulkuddûs’un ilim meclisinde ve sohbetlerinde bulunup, tasavvufta mânevî dereceler kazandı.
“Şehit İmam” Gazi Muhammed
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 16 Ekim 2006
1793 yılında Gimri’de doğan İmam Gazi Muhammed, Medresede İslami ilimleri tahsil etti. Küralı Muhammed ve Şeyh Cemaleddin’den feyz aldı. Bütün halkın iştirakiyle başkaldırmanın başarısına inanan Gazi Muhammed, 1829’da 36 yaşındayken neşrettiği “İkamet’ül Burhan Ala İrtidadi Ürefa-i Dağıstan” adlı eseriyle büyük ilgi gördü. 1829 yılında “İmam” seçildi. Gazi Muhammed’in İmamlığı 1829-1832 yılları arasında 3 yıl sürdü. Daha sonra yerine İmam olarak Hamzat Bek, ondan sonra da Şeyh Şamil geçti...
Türkistanlı velî Seyyid Atâ
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 15 Ekim 2006
Seyyid Atâ hazretleri küçük yaşından îtibâren ilim öğrenmeye başladı. Buhârâ medreselerinde zamânın âlimlerinden ilim tahsîl etti. Aklî ve naklî ilimlerde yükseldi.
Buhârâ medreselerinde okurken gönlüne bir ateş düşüp, ilim ve amelde ihlâs elde etmek ve îmân-ı kâmil sâhibi olmak iştiyâkıyla üç arkadaşıyla berâber bir tasavvuf âlimine teslim olmaya karar verdiler. Taşkent yakınlarında bulunan Zengî Atâ’nın, kendilerine yol gösterebileceğini öğrendiler. Onun tedrisinde kısa zamanda yüksek derecelere vasıl oldular...
Haleb Kadısı İbn-i Zemlikânî
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 14 Ekim 2006
İbn-i Zemlikânî, Şafii mezhebi fıkıh alimlerindendir. 1292 (H.667) senesi Şevval ayının 8. Pazartesi günü Şam’da dünyaya geldi. Babası ve dedesi de âlim ve meşhûr idiler. Soylarının, Eshâb-ı kirâmdan Ebû Dücâne Semmâk bin Hareşe hazretlerine dayandığı, buna nisbetle Semmâkî denildiği rivâyet edilmiştir...
Haleb Kadısı İbn-i Zemlikânî
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 14 Ekim 2006
İbn-i Zemlikânî, Şafii mezhebi fıkıh alimlerindendir. 1292 (H.667) senesi Şevval ayının 8. Pazartesi günü Şam’da dünyaya geldi. Babası ve dedesi de âlim ve meşhûr idiler. Soylarının, Eshâb-ı kirâmdan Ebû Dücâne Semmâk bin Hareşe hazretlerine dayandığı, buna nisbetle Semmâkî denildiği rivâyet edilmiştir...
“Sekizinci İmâm” İmâm Ali Rızâ
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 13 Ekim 2006
İmâm Ali Rızâ, “Oniki İmam”ın sekizincisidir. İmam Musa Kazım’ın oğlu, Muhammed Cevad Taki’nin babasıdır. 770 (H. 153) senesi Rebiülahir ayının onbirinde Medine-i münevvere’de dünyaya geldi. 818 (H. 203) senesi ramazan ayının yirmibirinde İran’da Meşhed (Tus) şehrinde vefat etti. Namazını Halîfe Me’mûn kıldırdı...
“Otuz Beş Yaş” ve Cahit Sıtkı Tarancı
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 12 Ekim 2006
Cahit Sıtkı Tarancı, 4 Ekim 1910’da Diyarbakır’da doğdu. Son dönemin önemli şairlerindendir. İstanbul’da Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra öğrenim için Paris’e gitti. İkinci Dünya Savaşı çıkınca geri döndü. Yakalandığı ağır hastalığın tedavisi için Viyana’ya götürüldüyse de kurtarılamadı, 1956 yılında Viyana’da öldü. Ankara’da toprağa verildi...
Şiir yazmaya lise yıllarında başlayan Cahit Sıtkı Tarancı, Otuz Beş Yaş şiirinin 1946 Şiir Yarışması’nda birincilik kazanmasıyla ününe ün kattı...
Tâbiînin büyüklerinden Ebû Abdurrahman Sülemî
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 11 Ekim 2006
Ebû Abdurrahman Sülemî hazretleri, hiçbir zorluk karşısında Kur’ân-ı kerîm okumayı ve kırâat derslerini ihmâl etmezdi. Yatsı namazını kıldıktan sonra sabah namazına kadar namaza devâm ederdi. Sabahlara kadar namaz kıldığı hâlde sabah namazı vakti girince “henüz namaz kılmaya yeni başlıyoruz” gibi şevkli ve istekli oluyorum derdi. Pek cömert idi. Çok zaman yanına aldığı azığını yolda rastladığı fakir ve garîb kimselere verir, o gün aç dururdu...
“Çırağ-ı Dehli” Nasîruddîn Mahmud
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 10 Ekim 2006
“Çırağ-ı Dehli” Hindistan’da yetişen Çeştiyye yolunun büyüklerindendir. Asıl adı Nasîruddîn Mahmud’dur... Kendisine “Çırağ” lakabının verilmesi şöyle anlatılır: Nizâmüddîn Evliyâ’nın dergâhının su ihtiyâcını karşılayacak bir sarnıç inşâ edilmekte idi. Gece yapılan bu işi aksatmak için, Sultan Gıyâsüddîn Tuğluk, yağ gönderilmesini durdurdu. Bunun üzerine Nizâmüddîn Evliyâ’nın emri ile Nasîruddîn Mahmûd dereden su getirip, kandillere koydu. Su, yağ gibi yandı. Bundan sonra ona “Çırağ” lakabı verildi...