İbrahim aleyhisselam

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 25 Kasım 2005

İbrâhim aleyhisselâmın oğlu Hz. İsmail’e vasiyeti: “Ey oğlum! Alnında parlayan bu nûr, son peygamber Muhammed aleyhisselâmın nûrudur. Bütün baba ve dedelerimizin vasiyeti; bu nûru iyi muhâfaza edip, zâyi etmeyip ehline teslim etmektir. Bu mübârek nûru iyi muhâfaza et, nikâhlı, afif ve temiz kadınlara teslim eyle. Sen evlâdına da böyle vasiyette bulun.” Bu hususta Hz. İsmâil’den kuvvetli söz alıp vasiyetini tamamladı... 

Devamını oku...

SAKINAN GÖZE ÇÖP BATAR

1001 Osmanlı Hikayesi

Cuma, 25 Kasım 2005

“Bunlar bir vakit beyler idi, kapıcılar korlar idi, Gel gör şimdi, bilmeyesin bey hangidir ya kulları? Yunus Emre”Onyedinci asır başında yaşamış ülemadan ve Sultan 1. Ahmed'in şeyhülislamlarından Çelebi Müfti ismiyle meşhur, Hocazade Mehmed Efendi, bulaşıcı hastalıklardan çok korkan bir adamdı. Çelebi'nin bulunduğu yerde hastalık ve ölümden katiyyen bahsedilmez, kendisi de hiç kimsenin hasta ziyaretine ve cenazesine asla gitmezdi. Bir gün, evinin hizmetçilerinden biri hastalanıp vefat etti. Efendi hazretleri hiç tereddüt etmeden, konağına bir duvarcı ustası çağırdı. Ustaya, evin hizmetçisinin öldüğü odanın kapısını örmesini söyledi. Usta, kapıya boydan boya duvar ördükten sonra Çelebi, ayrı bir direktif verdi: Şimdi git, bahçe tarafından dolaş ve o odanın duvarını del, naaşı çıkarıp gömsünler. Bu oda da bir daha kullanılmasın. Hikmet-i İlahi, "sakınan göze çöp batar" misali, bütün dikkatine rağmen Hocazade Mehmed Efendi vebaya yakalanarak hayata veda etti

Devamını oku...

Hazreti Nuh'un vefatı

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 24 Kasım 2005

Nuh aleyhisselâm vefatı yaklaştığı sırada yerine büyük oğlu Sâm’ı vekil bıraktı ve yanına toplanan oğullarına birtakım tavsiyelerde bulundu. Allahü tealaya ibadete devam etmelerini onlara emretti. Ayrıca oğlu Sam’a:

“Yavrum, kalbinde zerre miktarı şirk olduğu halde kabre girme! Çünkü Allahü tealanın katında müşrik olarak gelen kimse için bir mazeret, özür yoktur. Yavrum, kalbinde zerre miktarı kibir bulunduğu halde kabre girme! Çünkü kibriya, büyüklük Allahü tealaya mahsustur. Büyüklük taslayan kimseye azab eder... 

Devamını oku...

SEVDİKLERİNE KAVUŞTU

1001 Osmanlı Hikayesi

Perşembe, 24 Kasım 2005

Sultan 1. Ahmed (1590-1617), kalbi hayatının derinliği olan oldukça müttaki bir Osmanlı Padişahıdır. Bahti mahlasıyla Peygamber Efendimize sevgisini ve bağlılığını ifade eden çok içli şiirleri vardır: Nola tacım gibi başımda götürsem daim Kadem-i resmini ol bazret-i şab-i Resül'ün. İşte bu ince ruhlu Osmanlı sultanının vefat etmeden bir gün önce huzurunda bulunan mabeynci Mustafa, Ahmed Han'ın odada muhatabını göremediği kimselere karşı dört defa; "Ve aleyküm selam" dediğine şahit oldu. Mabeynci, bir mânâ veremediği bu garip davranışların sebebini Sultanına sorduğunda, Sultan Ahmed Han şu cevabı verdi: "O anda Hazreti Ebu Bekir-i Sıddık, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali efendilerimiz geldiler ve bana; 'Sen, dünya ve ahiretin sultanlığını kendine toplamışsın. Yarın Resulullah Efendimiz'in yanında olacaksın', buyurdular." Gerçekten de bu Hak dostu, denildiği gibi ertesi gün vefat ederek sevdiklerine kavuştu.

Devamını oku...

Şit aleyhisselâm

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 23 Kasım 2005

Hazreti Şit (Şis), Âdem aleyhisselâmın oğludur. Babası ölünce, Peygamber oldu. Allahü teâlâ, buna elli suhuf (forma) gönderdi. Kâbe’yi taştan yaptı. Nûh aleyhisselâm bunun soyundan olduğu için tûfândan kurtulanlar ve bütün insanlar bunun çocukları olmaktadırlar. Bunun için, ikinci Âdem sayılır. 

Devamını oku...

AKİBET GÖRÜRSÜN HELE FERHAT

1001 Osmanlı Hikayesi

Çarşamba, 23 Kasım 2005

Evliyaullah'a pek yüksek bir hürmet ve bağlılık gösteren Yavuz Sultan Selim Han'ın kendisi de hiç şüphesiz babası gibi Allah'ın has kulu idi. o'nun, Allah'a kurbiyetinden dolayı keramet nev'inden pek çok davranışlar ortaya koyduğu tarihi gerçekler arasındadır. Şöyle ki: Yavuz, bir gün divandan içeri hiddetli bir şekilde girmişti. Elbisesini dahi değiştirtirmeden bir müddet odada dolandı ve kendisini kızdıran şeyi mırıldanıp durdu. Meğer Ferhat Paşa'nın İskender Çelebi'yi olur olmaz koruyup kayırmasından gazaplanmıştı. Çünkü aralarındaki dostluktan başka şeyler de sezinlemişti. Sonunda yüksek sesle şu sözleri sarfetti: "Akibet görürsün hele Ferhat! Sen şimdi İskender'i koruyup duruyorsun, ama bu korumaktan ne fayda çıkacağını inşeallah birbirinize karşı asıldığınız zaman görürsünüz!.." Gerçekten de aradan seneler geçti ve Kanuni Sultan Süleyman devrinde bu iki şahıs, Selim Han'ın geleceği görmüşçesine dediği gibi işledikleri cürümlerden dolayı karşı karşıya asıldılar

Devamını oku...

İdris aleyhisselam

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 22 Kasım 2005

Melek-ül-mevt (Hz. Azrâil) İdrîs aleyhisselamı ziyâret etmek ve sohbette bulunmak için Allahü teâlâdan izin istedi. Allahü teâlâ ona müsâade etti. Azrâil aleyhisselâm, İdrîs aleyhisselâma gelip kendisinin Melek-ül-mevt olduğunu söyledi. “Allahü teâlâdan, seni ziyâret etmek ve seninle sohbet etmek için izin istedim ve geldim” dedi. Bunun üzerine İdrîs (aleyhisselâm) ona; “Senden bir ricâm var” dedi. Melek-ül-mevt; “Nedir?” dedi. İdrîs (aleyhisselâm); “Bir anlık benim rûhumu al” dedi. Bunun üzerine Allahü teâlâ Melek-ül-mevt’e; “Onun rûhunu al” diye vahyetti. Melek-ül-mevt İdrîs aleyhisselâmın rûhunu aldı. Fakat bir müddet sonra Allahü teâlâ, tekrar iâde etti.

Devamını oku...

ALIN TERİNDE BEREKET VARDIR

1001 Osmanlı Hikayesi

Salı, 22 Kasım 2005

 

Sultan I. Mahmud boş zamanlarında kuyumculuk yapar, yaptıklarını sattırır, elde ettiği birkaç kuruş kâr ile de ufak tefek ihtiyaçlarını temin ederdi. Bundan da büyük bir haz duyardı. Yine birgün kuyumculuk ederken vezirlerden biri onun yanına yaklaştı ve:

“Niçin böyle zahmet edersiniz?” deyince Padişah:

“Bre ne yabana söylersiz! Milletin hazinesini, milletin ihtiyaçlarına sarfetmek gerekdir. Saniyen, insan olana durmadan çalışmak gerekdir. İnsanın çalışıp alın teri dökerek kazandığı paranın zevki başkadır. İçinde alın teri, göz nuru bulunan kazanç helal olur. Böyle kazancın tadı, beti ve bereketi olur” dedi.

Devamını oku...

BAĞDAD GİBİ YÜZ KALEYE DEĞERDİN

1001 Osmanlı Hikayesi

Pazartesi, 21 Kasım 2005

Sultan IV. Murad 1638 senesi Ekim ayında, daha önceden İran’ın işgal ettiği Bağdad kalesini muhasara etti. Bir gün Dicle kenarında iken:

“Bağdad’ı fethetmeden İmam-ı Azam hazretlerinin türbesini ziyaret etmekten utanırım” diyordu. Her akşam siperleri geziyor ve askerin moralini takviye ediyordu. Hendekler dolmuş, kale duvarları birçok yerden yıkılmış olup yürüyüş zamanı geldiği halde yapılmıyordu. Muhasaranın 37.ci günü Vezir-i Azamı huzuruna çağırıp niçin nihai hücum yürüyüşünün yapılmadığını sordu. Vezir-i Azam:

“Padişahım sabroluna. Sonunda şehir fetholunacak, yürüyüşe zaman vardır. Askeri acele ile kırdırmayalım” dedi. Padişah:

“Senin namın, dilaverliğin ve şecaatin bu mudur? Tehirin manası nedir?” diye sorunca Vezir-i Azzam:

“Ben canımı padişaha feda etmişim. Tayyar kulunuz ölmekle bir şey olmaz. Allahü Teâlâ kaleyi bize ihsan eylesin” dedi ve ertesi gün kaleye hücuma kalkışıldı. Bazı kuleler ele geçirilerek bayrak dikildi. Tayyar Mehmed Paşa, elinde kılıç, yakınındaki bir kuleye hücum eden askerleriyle birlikte savaşıyordu. Kale düşmek üzereydi. O anda bir tüfek kurşunu gelip Vezir-i Azam Tayyar Mehmed Paşa’nın alnına isabet etti ve oracıkta şehid düştü. Padişah bu hadiseyi duyunca çok üzüldü ve:

“Ah Tayyar!... Bağdad gibi yüz kaleye değerdin” dedi.

Devamını oku...

Âdem aleyhisselâm

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 21 Kasım 2005

Yeryüzünde yaratılan ilk insan ve ilk Peygamber, hazreti Âdem’dir. Bütün insanların babasıdır. Çeşitli memleketlerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp, insan şekline koydu. Mekke ile Tâif arasında kırk sene yatıp (Salsâl) oldu. Pişmiş gibi kurudu. Önce Muhammed aleyhisselâmın nûru alnına kondu. Sonra Muharremin onuncu cuma günü rûh verildi. Her şeyin ismi ve fâidesi bildirildi. Boyu ve yaşı kesin olarak bildirilmedi. 

Devamını oku...