Yolumuzu Aydınlatanlar • 11.10.2008
Muhammed Emin Efendi, büyük âlim ve evliyânın meşhurlarından Seyyid Fehim Arvâsi hazretlerinin on mübârek oğlundan ikincisidir... Arvas Medresesinde meşhur müderris Molla Muhammed Merhum'un yanında okumuş, mantık ilmini, babasının icâzet verdiği talebelerinden meşhûr Molla Mahmûd Sûri hazretlerinden tamamlamış, diğer bütün ilimleri mübarek babası Seyyid Fehim Arvâsi hazretlerinden okuyarak, feyz almış, az zamanda "Allâme" sıfatıyla şöhret kazanmıştır. Babasından tasavvufta mutlak hilâfet ile şereflenmiş, irşâda mezun buyurulmuştur. Zâhiri ve bâtıni ilimde yüksek derecelere kavuştuktan sonra çok mükemmel hizmetler yapmış, pekçok âlim ve veli yetiştirmiştir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 12.10.2008
Süveyd Sincâri hazretleri hikmetli sözleriyle güzel hal ve kerâmetleriyle tanınıp meşhur oldu. Talebesi Osman Sincâri anlatır:
Hocam Süveyd Sincâri ile sokakta giderken, bir adamın bir kadına baktığını gördük. Hocam ona yaklaşıp haram olan bu işi yapmamasını bildirdi. Lâkin adam bundan vazgeçmedi. Hocam o zaman; "Yâ Rabbi! Bunun bakışını al. Tâ ki bir daha yabancı kadınlara bakmasın" diye dua etti. O sırada adamın gözleri görmez oldu...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 13.10.2008
Şeyh Derviş Hüseyin, "Ganizâde" lakabıyla meşhur velidir. Sipâhi iken, Şeyh Mustafa Köstendili hazretlerine talebe olup, onun sohbetlerinde kemâle erdi. Berberlik yapardı. Dükkanında kendi hâlinde oturur, kimse ile görüşmezdi. Kendisine yetecek kadar kazanç sağlayacağı müşteri gelirdi. O zamânın parası ile çocuklar için bir akçe, büyükler için ise bir para ücret alırdı. Fazla veren olursa, üstünü geri verir, kabûl etmezdi. Tasavvuf hallerine dalmıştı. Gece-gündüz, yaz-kış dükkanından ayrılmazdı. İki oğlan, üç kız evlâdı vardı...
Bu mübarek zat, divâne bir halde idi. Bir gün ona tıraş olmaya gelen bir zât, tam sakalının alt tarafını tıraş ederken içinden; "Bu divâne bir kimsedir. Usturayı boğazıma çalıvermesin!" diye düşündü.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 14.10.2008
Ebû Bekr-i Şibli hazretleri 861 (H.247) senesinde Samarrâ'da doğdu. Bağdât'a gelip, buraya yerleşti. Cüneyd-i Bağdâdi'nin talebesidir. Mâliki mezhebi fıkıh âlimlerindendir..
Yolumuzu Aydınlatanlar • 15.10.2008
Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevi 1813 (H.1228) târihinde Gümüşhâne'nin Emirler Mahallesinde doğdu. 1893 (H.1311) târihinde İstanbul'da vefât etti. Kabr-i şerifi, Süleymâniye Câmii avlusunda Kânûni Sultan Süleymân Han Türbesinin kıble tarafındadır...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 16.10.2008
İbn-i Şihab ez-Zühri hazretleri Tâbiin devrinin meşhûr âlim ve velilerindendir. 672 (H.52) târihinde doğup, 742 (H.124) senesinde, Şam'da vefât etmiştir. Bir zekâ ve fazilet hârikasıydı. Kur'ân-ı kerimi seksen gecede ezberlemişti. Medine-i münevveredeki "Fukahâ-i Seb'a", yâni yedi meşhûr âlimin bildirdikleri fıkıh bilgilerinin hepsini öğrenmişti.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 17.10.2008
Biraz sonra, tarihin en mühim, en amansız ve en büyük savaşı başlayacaktı... Muhammed aleyhisselam, Eshabıyla sabah namazını kıldılar. Sonra da Eshabına, cihad ve şehidlik hakkında hitab ettiler... Hazreti Ömer radıyallahü anh o anı şöyle anlatıyor:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 18.10.2008
Âdile Sultan, Sultan İkinci Mahmud Han'ın kızı, Sultan Abdülmecid Han'ın da kız kardeşidir. Divan edebiyatı şairidir. 1825 yılında, İstanbul'da, Sultan 2. Mahmud ve Zernigar Sultan'ın kızı olarak dünyaya geldi... Babası Mahmud Han da şair bir padişahtı...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 19.10.2008
Muhammed bin Zekeriya Efendi, 1905 [1326 H.] yılında Türkistan'ın Fergana vadisindeki tarihi şehirlerden Mergilan'da dünyaya gelmiştir. Yirmi yaşına gelene kadar medrese tahsili yapmış, 1928'de Fergana vadisinde komünist idarenin tamamen hakim olarak medreseleri kapatıp ulemayı hapis, sürgün ve katletmek suretiyle "görünürdeki dini hayatı" yok etmesi üzerine öğrenim hayatı yarıda kalmıştır.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 21.10.2008
Ömer bin Hüseyn el-Hıraki, Hanbeli mezhebi âlimlerindendir. 334 (m. 946) senesinde vefât etmiştir. Zamanının Hanbeli mezhebindeki meşhûr âlimlerinden ilim öğrenmiştir. Hanbeli mezhebine göre yazdığı "El-Muhtasar" adlı fıkıh kitabı en meşhûr eseridir. Diğer eserleri Bağdâd'da bıraktığı bir evde yangın sebebiyle yanmıştır.