Yolumuzu Aydınlatanlar • 21.10.2008
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) halifeliği zamanında yoksul aileleri ve yaşlı kadınları dolaşır, ihtiyaçlarını gizlice görürdü. Kendisi ise sade bir hayat yaşar ve zaruri ihtiyaçları dışında hazineden para almazdı. Kuru arpa ekmeği yer, kalın kumaşlardan elbise giyerdi...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 22.10.2008
Ebü'l-Berekât Hakkâri hazretleri, Doğu Anadolu evliyâsının büyüklerindendir. Miladi 12. ve hicri 6. asrın sonlarında Hakkâri'de vefât etti. Laliş köyünde amcasının inşâ ettirdiği ve kendisinin medfûn olduğu zaviyeye defnedildi...
Ebü'l-Berekât, küçük yaşta yüksek ilim sahibi âlimlerin meclislerine devam etti. Gençliğinin baharında ilimle doldu. Kalbi Allah aşkı ile yandı.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 24.10.2008
Abdullah bin Übeyy bin Selûl, münâfıkların reisi idi. Başında bulunduğu nifak şebekesinin yaptıklarından dolayı haklarında âyet-i kerimeler, hattâ "Münafıkûn" adında müstakil bir sûre nazil olmuştu. Bu sebeple Resûlullah Efendimiz "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" bunlara karşı hep tedbirli olurdu.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 24.10.2008
Ebû Bekr Kaffâl, Fıkıh âlimlerindendir. 1037 (H.429) senesinde, Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde doğdu. 1113 (H.507)de vefât etti. Hocası Ebû İshâk'ın kabri yanına defnedildi.
Ebû Bekr Kaffâl, Şâfii mezhebi fıkıh âlimi olarak yetişmiştir. O devirde adına "Meyyâ Fârikin" denilen Silvan, büyük bir ilim merkezi olup; bu bölge, Malazgirt Savaşından çok daha önce Müslüman beldesi idi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 26.10.2008
Muhammed bin Ka'b el-Kurazi, Tabiin devrinin büyüklerindendir. Hicretin 40'ıncı (m. 660) senesinde Hazreti Ali'nin hilâfetinin sonlarında doğdu. Kur'ân-ı kerimin tefsirinde, birinci tabakayı teşkil eden âlimlerdendir. Büyük müfessirlerden olup, ayrıca muhaddisler yanında da sika (güvenilir) olan râvilerdendir. Bizzat Abdullah İbn-i Abbâs'dan ve Abdullah İbn-i Ömer'den tefsir öğrenmiştir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 27.10.2008
Büyük veli Abdülvâhid bin Zeyd hazretleri şöyle anlatır: Hizmetlerimi görmesi için bir köle satın almıştım. Gece evden gitmişti. Sabah olunca eve geldi ve bana üzeri işlenmiş bir dirhem altın verdi. Bunu nereden aldın deyince; "Efendim, ben size her gün böyle bir dirhem vereceğim. Karşılığında geceleri beni serbest bırakmanızı istiyorum" dedi. Ben de kabul ettim
Yolumuzu Aydınlatanlar • 28.10.2008
Hasen bin Hâmid el-Bağdâdi, Bağdad'da yetişen Hanbeli âlimlerindendir. Bağdadlı olup, birçok âlimden çeşitli ilimler aldı. İlminden çok kimseler istifâde etti. Devlet idarecilerine ve halka ders verir ve her mes'elede kendisinin fetvasına başvurulurdu...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 29.10.2008
Atâ es-Süleymi, Tâbiindendir. Basra'da doğdu. 757 (H.140) senesinden sonra vefât etti. Eshâb-ı kirâmdan Enes bin Mâlik hazretleriyle görüştü. Zamânın velilerinden ve başka âlimlerden ilim ve edeb öğrendi..
Yolumuzu Aydınlatanlar • 29.10.2008
Meşhur hadis ve fıkıh âlimi İmâm-ı Beyheki, siyer âlimi ve muhaddis İbn-i İshak'tan şöyle nakleder: Amir Oğullarının heyeti Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimize geldiği zaman, içlerinde Amir bin Tufeyl ile Erbed bin Kays, Hâlid bin Cafer ve Hayyan bin Mâlik de vardı...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 31.10.2008
Süfyân-ı Sevri hazretleri, bir gün Câfer-i Sâdık'ın evine gitti. Câfer-i Sâdık ona şöyle buyurdu: "Ey Süfyân! Sen, zaman zaman sultân ile görüşüyorsun. O seni arıyor, sen de ona gidiyorsun. Ben ise, mümkün mertebe sultandan uzak duruyorum. Zamânın hâli bunu icâb ettiriyor. Yanımdan hemen çık, git!"