Hanbelî Fıkıh âlimi Ali Bin Beşşâr
Ali bin Muhammed el-Beşşâr, büyük Hanbeli âlimlerindendir. 313 (m. 925) senesinde vefât etti. Kabri, Necma'ya yakın bir yer olan Akabe'dedir. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
Ali bin Muhammed el-Beşşâr, büyük Hanbeli âlimlerindendir. 313 (m. 925) senesinde vefât etti. Kabri, Necma'ya yakın bir yer olan Akabe'dedir. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
Da'lec bin Ahmed hazretleri; Mekke'de, Bağdâd'da ve Sicistân'da hadis âlimlerine tahsis ettiği vakıfları olan çok zengin bir zat idi. Kendisi Mekke'de bir ev satın alıp, bir müddet oturdu. Daha sonra Bağdâd'a yerleşti...
Ebû Bekr bin Ali bin Abdullah, bir zâtın şöyle anlattığını nakletmiştir:
Zünnûn-i Mısri hazretleri Mısır'ın büyük evliyasındandır. Sohbetleri ile on binlerce kişi hidayete ermiştir. Mâliki mezhebinin imâmı, Mâlik bin Enes hazretlerinin talebesidir...
Eshab-ı Kiramın büyüklerinden olan Cabir bin Abdullah (radıyallahü anh) Hazrec kabilesindendir. Câbir'in babası Abdullah, İkinci Akabe biatında Müslüman olmuş ve Haramoğulları nakipliğine tayin edilmişti. Müşrikler, Uhud Harbinde onu, burnunu ve kulaklarını keserek işkence ettikten sonra şehit ettiler. Cabir (radıyallahü anh) şöyle anlatır:
Büyük veli Muhammed bin Semmâk, Sultanlara bile nasihat etmesiyle meşhurdu. Bir ara Kûfe'den Bağdât'a gelip Halife Hârûn Reşid'e de nasihatlerde bulundu. Ona; "Ey müminlerin emiri! Senin Allahü teâlânın huzûrunda bir yerin vardır. Ancak ilâhi huzurda duruşun bittikten sonra Cennet'e veya Cehennem'e gideceksin. Acaba senin yerin hangisi olacak?" buyurdu. Hârûn Reşid bu sözleri duyunca kendini tutamayıp ağlamaya başladı...
Muhyiddin-i Arabi hazretleri 1165 (H.560) senesinde Endülüs'teki Mürsiyye kasabasında doğdu. 1240 (H.638) senesinde Şam'da vefât etti. Kabri Şam'da olup sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir...
Muhyiddin-i Arabi hazretleri, kendisinden nasihat isteyen bir kimseye buyurdu ki:
İbn-i Reyûli, küçük yaşta ilim öğrenmeye başladı. Temel din ve Arabi ilimleri babasından öğrendikten sonra, Endülüs'ün çeşitli şehirlerini ziyaret ederek, âlimlerin ilimlerinden istifâde etti. Daha sonra Tunus, Mısır ve Hicaz âlimlerinin derslerinde bulundu. Hac esnasında İslâm âleminin dörtbir tarafından gelen âlimler ile görüştü. Onlardan ilim öğrendi. Birçok kimseden hadis-i şerif işitti. Taliblerine ders verdi
Hazret-i Ali'den "radıyallahü teâlâ anh" şöyle rivâyet edilir:
Evvelâ İslâma gelen, Ebû Bekir'dir "radıyallahü anh". Resûl-i ekrem "sallallahü aleyhi ve sellem" ile ilk önce kıbleye durup, namâz kılan Ebû Bekir'dir. Hazret-i Ebû Bekir önceleri tüccâr idi. Sefer ve ticâret yapardı. Ekseri Şâm'a giderdi...
Süleymân bin Tarhân Teymi, Hadis âlimlerindendir. Tâbiinden olup, Şeyhülislâmdır. 143 (m. 760) senesinde vefât etmiştir. Enes bin Mâlik'ten, Ebû Osman el-Hindi'den ve diğer bazı zâtlardan hadis-i şerif işitip, rivâyet etmiştir. Onun rivâyet ettiği hadis-i şerifler "Kütüb-i sitte" denilen meşhûr altı hadis kitabında yer almaktadır.
Amr bin Mürre el-Cüheni (radıyallahü anh) Eshâb-ı kiramdandır. Hicaz'daki Cüheyne kabilesine mensuptur. Hicretten önce Müslüman olanlardandır...
Amr bin Mürre el-Cüheni, bir grup arkadaşıyla Mekke'ye gelmişti. Mekke'de bir rüya gördü. Rüyasında Kâbe'den bir nur çıktı. Nur büyüdü, yükseldi, Medine Dağı ile Cüheyne kabilesinin Eş'ar Dağı arasını doldurdu, aydınlattı...