Yolumuzu Aydınlatanlar • 21.06.2007
Savaş yıllarındayız... Bir Kurmay Yüzbaşı olan Kemal Bey, Çanakkale cephesinde ağır yaralanmıştır... Doktorlar derhal ameliyat edilmesini isterler. Kemal Bey, askerlerinin kollarında ameliyat mahalline götürülürken kendine gelir ve hemen şu emri verir:
-Beni hemen tümen karargâhına götürünüz!
O sırada karargâh çadırında şiddetli bir tartışma yaşanıyordu. Yüzbaşı Kemal Bey çadıra getirildiği sedye içerisinde âdeta yaralarının acısını unutmuş, bu şiddetli tartışmanın sonucuna kulak kesilmişti...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 22.06.2007
Nasreddin Hoca, Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinin Hortu köyünde 1208 yılında doğdu. 1284 yılında Akşehir'de öldü. Babası Hortu köyü imamı Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun'dur... Önce Sivrihisar'da medrese öğrenimi gören hoca, babasının ölümü üzerine Hortu'ya dönerek köy imamı oldu. 1237'de Akşehir'e yerleşerek, Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim'in derslerini dinledi, medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine "Nasuriddin Hâce" adı verilmiş, sonradan bu ad "Nasreddin Hoca" biçimini almıştır...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 23.06.2007
Amasya'da doğan büyük veli Cemâl Halveti, halk arasında "Çelebi Halife" diye meşhûr olmuştur. Dedelerinin memleketi olan Aksaray'a nisbetle "Aksarâyi", dedesi Cemâleddin Aksarâyi'ye nisbetle "Cemâli" denildi.
Çelebi Halife'nin doğum târihi bilinmemektedir. 1493 (H. 899) senesinde hac yolculuğu esnâsında vefât etti. Kabri, Hisa veya Tebük korusu denilen, hacıların uğrak yeri olan bir yerdedir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 24.06.2007
Cübeyr bin Nüfeyr, Tâbiinin büyüklerindendir. Hadis âlimi idi. Künyesi Ebû Abdurrahmân Hadrami'dir. Doğum târihi bilinmemektedir. 699 (H. 80) senesinde vefât etti. Bâzı kaynaklar, Emevi Halifesi Abdülmelik bin Mervan zamânında hayatta olduğunu kaydederler. Buna göre hicri 80 târihinden daha sonra vefât ettiği de anlaşılmaktadır. Humus ve Şam'da yaşamıştır.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 25.06.2007
Abdülmecid Han, Osmanlı sultanlarının otuz birincisi ve İslam halifelerinin doksan altıncısıdır. Sultan İkinci Mahmud Hanın oğludur. Şehzadeliğinde iyi bir tahsil gördü. Avrupa'da yayınlanan neşriyatı yakından takip eden Abdülmecid Han, yenilik taraftarıydı. Babasının
1 Temmuz 1839'da vefatı üzerine on yedi yaşında tahta çıktı.
Abdülmecid Hanın devlet idaresinde yeterli tecrübesi yoktu. Devlet adamı boşluğu vardı ve uzun yıllar devam eden savaşlar sonunda çok toprak kaybedilmişti.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 26.06.2007
İstanbul'un büyük velilerinden olan Muhammed Nasûhi Efendi, Halvetiyye yoluna mensuptur. Kastamonulu Şeyh Şâbân-ı Veli hazretlerinin torunlarındandır. 1718 (H.1130) senesinde İstanbul'da vefât etti. Kabri Üsküdar, Doğancılar'da Nasûhi Dergâhı bahçesindedir. Sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 27.06.2007
Takıyyüddin Sübki hazretleri, daha küçük yaşta, babasının yanından ayrılmadan âlim oldu. Bir ara, Kâhire'ye giden bu mübarek zat, ezberlediği Tenbih ile diğer kitapları, oradaki meşhûr âlim İbn-i bint-il-Eaz'a ve diğer âlimlere okudu. Zamanın meşhur âlimlerinden fıkıh, hadis, usûl, mantık, tefsir, ferâiz, nahiv ilimlerini ve tasavvuf yolunu öğrendi...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 28.06.2007
Taşköprülüzade Ahmed Efendi, Osmanlı âlimlerinin büyüklerindendir. Kendi asrının bir tanesi idi. 1495 (H.901) senesinde Bursa'da dünyaya geldi. İlk tahsilini babasından aldıktan sonra Bursa'da, o zamanın büyük medreselerine devam etti. İlk önce Arabi ilimlerini öğrendi. Daha sonra mantık, akaid, kelam okudu. Haşiye-i Tecrid ve Mevakıf Şerhi'ni büyük âlimlerden bizzat öğrendi. Sonra hadis ilmine başladı...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 29.06.2007
Hâfız Osman Efendi, Osmanlı Devletinde yetişen âlim, veli ve büyük hattatlardandır. 1642 (H.1052) senesinde İstanbul'da doğdu. Zamânının hat üstâdı olması sebebiyle, ilmi yönden çok hattatlığı ile meşhûr oldu. Osmanlı Devletinin en meşhûr hattâdı Şeyh Hamdullah Efendiden yüz sene sonra gelip, onun gibi yeni bir çığır açtığı için; "Şeyh-i sâni" (İkinci şeyh) nâmıyla anıldı...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 30.06.2007
Abdullah-ı Ensâri, evliyânın meşhûrlarından ve Hanbeli mezhebinin büyük fıkıh âlimlerindendir. İsmi Abdullah bin Muhammed bin Ali el-Ensâri el-Hirevi'dir. Künyesi Ebû İsmâil olup nesebi; İstanbul'da medfun bulunan ve Eshâb-ı kirâmın meşhûrlarından olan Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb-i Ensâri'ye dayanır. Bu sebeple "Ensâri" nisbesiyle tanınmıştır. 1005 (H.396)'te Herat'ta doğdu. 1088 (H.481) senesinde Herat'ta vefât etti. Türbesi çok ziyâret edilen yerlerden biridir...