Yolumuzu Aydınlatanlar • 09.09.2007
Büyük mutasavvıf Abdülvahid bin Zeyd hazretleri, Hasen-i Basri hazretlerinin sohbetlerinde bulunup, ondan ilim ve feyz aldı. Çok talebe yetiştirdi. Bir gün şöyle bir hadise anlattı:
Talebelerimi topladım ve onları cihada çağırdım. İçlerinden birisi, "Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cennet vermek suretiyle satın aldı." (Tövbe Suresi: 111) ayet-i kerimesini okudu.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 10.09.2007
Abdullah bin Gâlib, evliyânın tanınmışlarından ve Tâbiindendir. Zühd ve verâ sâhibi olup, din bilgilerini öğrenmek ve bunlara göre yaşamak zevkini tadan bir veli idi. Tasavvufta üstün derecelere kavuştu. Sâde ve basit bir hayât yaşardı.
Evinin iki odası vardı. Bunlardan birini âilesinin ikâmetine, diğerini de ibâdet için ayırmıştı. İbâdetlerini bu odada yapardı.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 11.09.2007
Abdullah bin Hıdır ez-Zağbi hazretleri, kerâmetleriyle meşhûr velilerdendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1900 (H.1318) senesinde vefât etti. Beyrut ve Trablus'ta yaşamıştır. Trablusşam'ın beldelerinden Akka'nın Hayzuk köyündendir. Nesebi Seyyid Abdülkâdir Geylâni hazretlerine dayanır. Tasavvufta da onun yolu olan Kâdiri tarikatında yetişip kemâle ermiştir...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 12.09.2007
Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin büyüklüğüne inanan kimseler gelir duasını alırlardı. Bilhassa bir sıkıntısı veya hastası olan o mübareğin hâne-i saâdetini doldururlardı...
Bu mübarek zat, Kur'ân-ı kerimi okumaktan ve dinlemekten çok hoşlanır şevk hâlinin gâlib olduğu zamanlar dinleyince kendinden geçer ve; "Daha okumayınız, dayanamıyorum" buyururdu. Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi'nin Mesnevi'sini de çok okutup, dinlerdi. Bu esnâda vecd hâli hâsıl olur, coşar, ilâhi muhabbete gark olurdu. Fakat bazı kimselerin yaptığı gibi dinin emir ve yasaklarına uymayan halleri görülmezdi. Her hâli dine uygun olurdu...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 13.09.2007
Abdullah el-Mısri hazretleri, Mısır'da yaşamış Maliki âlimlerinin büyüklerindendir. 772 (H.155) senesinde İskenderiye'de dünyaya geldi. Hazreti Osman'ın azadlı kölelerinden Abdülhakem'in oğludur. İlk tahsilini babasından aldıktan sonra Mısır'ın en büyük âlimlerinin derslerine devam etti. Daha sonra İmam-ı Malik hazretlerine talebe oldu. Onun en mümtaz talebeleri arasında yer aldı.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 14.09.2007
Mâlik bin Dinâr hazretleri, hacda iken bir rüya gördü ve hâlâ tesirindeydi... Sabahleyin hemen, rüyada gördüğü ve ismi Abdurrahman olan zatı aramaya başladı:
-Aradığın kimse Kur'ân ehlidir. Her yıl hacca gelir, dediler.
Araya araya onu buldu. Onu görünce Abdurrahman bir âh çekip bayıldı. Ayılınca aralarında şöyle konuşma geçti:
-Beni rüyâda gördün ve Allahü teâlânın beni affetmediğini söylemeğe geldin değil mi?
Yolumuzu Aydınlatanlar • 14.09.2007
Tâbiinin büyüklerinden olan Alkame bin Kays, Kur'ân-ı kerimi ve fıkıh ilmini Eshâb-ı kirâmdan Abdullah ibni Mes'ûd'dan öğrendi. Onun derslerinde çok üstün bir seviyede yetişti. Nitekim hocası Abdullah ibni Mes'ûd; "Benim okuduğum her şeyi okur ve bildiklerimi bilir" buyurmuştur.
İbrâhim Nehâi anlatır: "Alkame bin Kays, Abdullah ibni Mes'ûd'un huzûrunda Kur'ân-ı kerim okurdu. Abdullah ibni Mes'ûd onu dinledikçe; "Oku! Anam babam sana fedâ olsun!" derdi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 15.09.2007
Fatin Rüştü Zorlu, Türkiye Cumhuriyetinin idam edilen tek dışişleri bakanıdır. 1912 senesinde İstanbul'da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi, Paris Siyasi İlimler Mektebi ve Cenevre Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra 1932'de Siyaset Dairesi II. Şubesinde Aday Meslek Memuru olarak göreve başlamış, sonra çeşitli memleketlerde büyükelçilik vazifelerinde bulunmuştur...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 17.09.2007
Bir Müslüman inançlarının gereğini tam yapamıyorsa en azından bundan üzüntü duyması ve başkalarının ibadetlerine saygı göstermesi gerekir. Mesela şimdi mübarek ramazan ayındayız. Bu aya saygılı olmak, hürmet göstermek, şartlarına uygun olarak oruç tutmakla, namaz kılmakla ve dinin diğer emir ve yasaklarına uymakla olur.
Herhangi bir özür ile oruç tutamayanların, bu aya hürmet için, oruç tutamadıkları günlerde, gizli yemeleri ile olur. Çünkü, bu aya, oruç tutana hürmetsizlik imanı tehlikeye sokar.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 18.09.2007
İsrâiloğulları Filistin'i ele geçirince, kabilelerden biri Ba'lbek'e yerleşmişti. Başlarında zâlim bir hükümdar vardı. Şehrin ismi önceleri "Bek" idi. Ancak bu zâlim kral, "Ba'l" adında bir put yaptırdı ve halkı bu puta tapmaya zorladı. Ve Ba'l ile Bek ismi birleşerek, bu şehre "Ba'lbek" denildi. İşte Hazret-i İlyâs, bu beldeye peygamber olarak gönderildi.
İlyâs aleyhisselâm İsrâiloğullarına buyurdu ki:
"Ba'l putuna tapmaktan vazgeçiniz! Her şeyin yaratıcısı olan Allah'a iman ve ibâdet ediniz!"