Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.490.375
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
20 Mayıs 1878 günü saat 11.00'de Çırağan Sarayında müthiş bir gürültü koptu. Rıhtıma yanaşan koca mavnadan birkaç yüz silahlı adam fırlamış, muhafızları safdışı edip zemin kata doluşmuştu. Aynı anda kara tarafındaki yıkık istinat duvarını aşan bir o kadar adam daha atlamıştı içeriye. Bunlar Rumeli göçmenleriydi. Başlarında da eli tabancalı, seyrek siyah sakallı, kırk yaşlarında bir gazeteci bulunuyordu: Ali Suavi...
Sultan Abdülmecid devrinin meşhur paşalarından biri, hanımından yana dertliymiş. Paşa, kıskançlığı dillere destan olan bu hanımından dostlarına her fırsatta şikâyet eder dururmuş.Yaşanmış bir vak'adır; Paşa, eski sadrâzam Benderli Selim Paşa'nın Ağayokuşu'ndaki konağını pek beğenirmiş. Bir gün buranın satışa çıkarıldığını duymuş ve hemen adamlarını gönderip müşteri olmuş. Oysa konak o çevrede uğursuz diye bilinir, hakkında bin türlü ecinni hikâyeleri anlatılırmış. Paşa'nın eski dostu Şerif Abdülmuttalib Efendi durumu bildiğinden kendisini ikaz etmek istemiş ve bir sabah Paşa'nın yalısına uğramış. Söz sırası gelince;" Aman Paşa hazretleri, demiş, siz bu konağı bilmezsiniz. Şimdiye kadar sahiplerine hiç uğur getirmedi. Kim sahip oldu ise yakın vakitte ya bir kazâya kurban gittiler, ya felâketten başlarını kurtaramadılar!Paşa önce bu sözlere aldırış etmemişse de, arkadaşının ısrarları uzayınca, sırtını sıvazlayıp şöyle demiş:" Efendi hazretleri, siz hiç merak buyurmayınız. Ben onu satın alırken, tapusunu hanımın üzerine çıkartacağım!
Sa'di Çelebi, Osmanlı Şeyhülislâmlarının onuncusudur. Kastamonu'nun Daday ilçesinde doğdu. 945 (m. 1538) senesinde İstanbul'da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Kutbüddin Muhammed ibn-i Sultan hazretleri târih ve Hanefi mezhebi fıkıh âlimidir. 870 (m. 1465)'de doğdu. 950 (m. 1543)'te Şam'da vefât etti. Tarih kitabında şöyle nakleder:
İbrâhim Ca'beri, evliyânın büyüklerinden ve fıkıh âlimidir. Künyesi Ebû İshâk, ismi, İbrâhim, babasınınki Mudâd'dır. 1200 (H.597) yılında Ertuğrul Bey'in babası Süleymân Şah'ın kabrinin bulunduğu Suriye'deki Ca'ber kalesinde doğdu. Doğduğu yere nisbetle Ca'beri denildi.
İbrâhim Ca'beri hazretlerine, din-i İslâma hizmetlerinden dolayı "Takıyyüddin" ve "Burhânüddin" lakabları verildi. Şâfii mezhebi fıkıh bilgilerini öğrendi. Şam'da Ebü'l-Hasan Sehâvi'den hadis ilimleri tahsil etti. Kâhire'ye gitti. İlim öğretip ders verdi. Ebü'l-Hasan Şâzili hazretleriyle görüştü. Onun ölü kalbleri dirilten feyzlerinden istifâde etti.
Mesnevi'de şöyle bir hikaye anlatılır:Bir zamanlar efendisinin evine her gün nehirden su taşıyan bir köle vardı. Köle boynunda taşıdığı bir sopanın iki ucuna birer kova asar, bu kovaları nehirden aldığı su ile doldurur ve eve getirirdi. Ancak kovalardan birisi birkaç yerinden delinmiş eski bir kovaydı. Dolayısıyla, nehirde ağzına kadar doldurulan suyun ancak yarısını tutabilirdi eve kadar. Diğeri ise yepyeni ve sağlam bir kovaydı. Suyu hiç sızdırmadan taşırdı. Tam iki yıl bu böylece devam etti.