Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.475.948

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Dînin Temel Direği, Fıkıh Bilgisidir

Abdürrahmân bin İbrâhim Bedrî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 624 (m. 1227) yılında Şam yakınlarında Neva kasabasında doğdu. Zamanın büyük âlimlerinden hadîs ve fıkıh ilmini öğrendi. Şafiî mezhebi fıkıh bilgilerinde mütehassıs oldu. Bâderiyye’de yerleşip, medresede ders verdi. Pekçok talebe yetiştirdi. 690 (m. 1291) yılında Bâderiyye’de vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Fatihin Hocasi Molla GürÂnî

II. Murad Han devrinin meşhur Osmanlı âlimlerinden Molla Yegân, hacca gittiğinde, Kâhire'ye uğradı. Orada Molla Gürâni'yi tanıyıp, onun dine bağlılığını ve ilimdeki yüksek derecesini görünce, Anadolu'ya getirmek istedi. Lütuf ve iltifât göstererek berâber gelmesini söyledi. O da bu teklifi kabûl ederek, Molla Yegân ile birlikte geldi. Meşhur âlim Molla Yegân, hacdan döndüğünde Sultan İkinci Murâd Hanın otağına gidip, bir sohbet yaptı. Sohbet sırasında Pâdişâh; "Gezip gördüğün yerlerden bize ne armağan getirdin." diye sordu. Bunun üzerine Molla Yegân; "Tefsir, hadis ve fıkıh ilminde iyi yetişmiş bir âlim getirdim." diyerek, hiçbir milletin kültür târihinde görülmeyen durumu bildirdi. Sultan; "Şimdi nerededir?" deyince, "Dışarıda beklemektedir" cevâbını verdi. Bunun üzerine Pâdişâh, onu içeri getirmelerini söyledi. Molla Gürâni içeri girip selâm verdi. Sohbet sırasında Molla Gürâni'nin konuşması ve hâli, Pâdişâh'ın hoşuna gitti. Onu hemen dedesi Murâd-ı Hüdâvendigâr Gâzinin eski kaplıcadaki medresesine müderris tâyin etti. Daha sonra Yıldırım Medresesine müderris likle vazifelendiril di. Bir müddet bu vazifede kalan Molla Gürâni, Sultan İkinci Murâd Hanın oğlu Şehzâde Mehmed'in, yâni Fâtih'in yetiştirilmesiyle görevlendirildi.

Vehbi Tülek

Sultan Ahmed Ve Mehmed Emin Tokadi

Vehbi Tülek

Zor Şehzade

Vehbi Tülek

Orhan Gazi’nin Örnek Şahsiyeti

Vehbi Tülek

Şahsiyeti nesillere örnek mâhiyette olan Orhan Gâzi, halim selim olup, son derece merhametliydi. Kolay kızmaz, kızınca da belli etmezdi. Askerlerini ve tebeasını kendisinden fazla korurdu. Muhârebelerde zâyiât durumuna dikkat ederdi. Zâyiâta sebep olacak yerlerin fethini kuşatmayla kolaylaştırıp, teslimini beklerdi. Çok âdildi. Dini bütün bir Müslüman olup, ülkede İslâm hukûkunu tereddütsüz tatbik ettirirdi. Orhan Gâzinin İslâm ahlâkına hayrân olup adâletine gıbta eden Hıristiyanlar, kendi soyundan ve dininden hânedânların yerine, Osmanlı idâresini tercih ederlerdi. İyi bir teşkilâtçı, cesur bir kumandan olduğu gibi mükemmel bir idâreciydi. İlme, âlimlere ve gönül sultanı mânevi şahsiyetlere hürmetkârdı. Âlimlerin sohbetinde bulunup, onlarla istişâre ederdi. Îmâr ve iskân siyâsetine önem verip, devrinde fethedilen beldelere Türk-İslâm nüfûsu yerleştirirdi. Osmanlı ülkesinin nüfûzunu arttırıp, devleti müesseseleştirdi.

Sultan Iv. Mehmed Ve Cahidi Efendi

Vehbi Tülek

Sarayda Bir Doğum

Vehbi Tülek

Kanuni’nin Merhameti

Vehbi Tülek

Çariçe Katerina Ve Osmanli Tokadi

Vehbi Tülek

45 - Kaleye Çekilen Bayrak Gibi

Vehbi Tülek

51 - İbn-i Haldûn'un Emîr Timur'la Görüşmesi

Vehbi Tülek

Beykoz, Tokat Bahçesi

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Eğer Şükretmezsen, Nimet Elinden Alınır

Muhammed Bezzâr hazretleri tefsîr, hadîs ve fıkıh âlimidir. 289 (m. 901)’de Bağdâd’da vefât etti. Hocası Harisi Muhâsibî’dir. Bişr-i Hafî ile sohbet etti. Ayrıca, Sırrî-yi Sekatî ve başka büyük zâtların sohbetlerinde bulunup, kendilerinden ilim öğrendi. Ebû Bekr-i Kettânî, Hayr-ün-Nessâc ve başka zâtlar kendisinden hadîs-i şerîfler rivâyet etti. İmâm-ı Ahmed bin Hanbel, bu zâta çok saygı gösterirdi. Sohbetlerinde buyurdular ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

İlim, Cehâletten Irfân Derecesine Ulaştırır

Vehbi Tülek

Ahıskalı Abdullah Efendi Osmanlı âlimlerindendir. 1733 (H. 1146) senesinde şimdi Gürcistan'da olan Ahıska’da dünyâya geldi. Mısır, Şam, Erzurum, sonra Diyarbakır'a giderek ilim tahsil etti. Tahsîlini tamamladıktan sonra İstanbul'a geldi. Burada talebe yetiştirdi ve birçok eser yazdı. 1813 (H. 1228) senesinde Üsküdar'da vefât etti. Ahıskalı Abdullah Efendi sohbetlerinde şöyle buyururdu:

Dirilerin Ölülere Olan Hediyesi

Vehbi Tülek

Mucize Ve Kerâmet Harikulade Hâllerdir

Vehbi Tülek

Kirmastılı Yûsuf Efendi Osmanlı müderris ve kadılarından olup Hanefi mezhebi fıkıh âlimidir. Bursa'ya bağlı Kirmasti (Mustafakemalpaşa) kasabasında doğdu. İstanbul'da 900 (m. 1494)'de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Sünnet-i Hüdâ Ve Sünnet-i Zevâid

Vehbi Tülek

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî

Vehbi Tülek

Onu Isteğine Kavuştur

Vehbi Tülek

Eshâbımı Ve Akrabâmı Incitenler Azaptadır

Vehbi Tülek

Göklerin Anahtarı "lâ Ilahe Illallah"tır

Vehbi Tülek

Malda Zekâttan Başka Hak Yoktur

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Hazret-i Üftade’nin Yardimi

Hazret-i Üftade’nin Yardimi

Bir gün Yalova'dan İstanbul'a bir gemi gidiyordu. İstanbul'a yaklaştıkları sırada, şiddetli bir rüzgâr esmeye, dalgalar gittikçe büyümeye, gemiye şiddetle vurmaya başladı. Dalgaların vuruşundan tahtalar gıcırdıyordu. Gemi, koca denizde bir o tarafa, bir bu tarafa yalpalıyor, devrilecek gibi oluyordu. Yolcular ne yapacaklarını şaşırdılar. Herkes geminin bir tarafına birikince, tehlike daha da büyüdü. Kaptan, yolcuları teskin etmeye çalışıyor ve herkesin yerinde oturmasını tavsiye ediyordu. Herkes birbiriyle helâlleşiyor ve şimdiye kadar işlediği günahlarına tövbe ediyordu. Bâzıları da, kurtulmaları için adakta bulunuyordu. Yolcuların arasındaki bir genç, Fâtiha-i şerife ve İhlâs sûrelerini okuyarak, hâsıl olan sevâbı; Peygamber efendimizin, Eshâb-ı kirâmın, evliyânın, âlimlerin ve zamânın velilerinden Üftâde hazretlerinin rûh-ı şeriflerine hediye etti. Sonra da; "Yâ hazret-i Üftâde! Himmetinizi, yardımınızı istirhâm ediyorum." dedi. O anda, uzaklardan bir karaltı peydâ oldu. Yaklaştıkca, bunun bir insan olduğunu, suyun üzerinde süratle kendilerine doğru geldiğini gördüler. Onun yürüdüğü yerlerde dalgalar hemen sâkinleşiyordu. Nihâyet o zât geminin yanına geldi ve gemiyi eliyle bir mikdâr tuttuktan sonra, geminin önünden yürümeye başladı. Yürüdüğü yerlerde deniz durgunlaşıyordu. Bir müddet sonra gözden kayboldu. Kaptan, o kimsenin su üzerinde gittiği istikâmete göre, geminin dümenini ayarladı. Bir müddet sonra, selâmetle sâhile vardılar. Herkes bu hâdise karşısında şaşırıp kaldı. Sâdece o delikanlı şaşırmamıştı. Yolcular sâhile çıktıklarında, bir kimse karşılarına çıkıp onlara; "Ey yolcular! Üftâde hazretlerinin selâmı var. Sağ olduğum müddetçe, bu sırrı kimseye söylemesinler diye bana emretti." dedi.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Fahreddin Acemî Ve Hurufiler

Vehbi Tülek

Terbiye Yaratilişa Bağlidir

Vehbi Tülek

Altıyüz Dirhemlik İp

Bizi Hatirlayin!

Korkma!

Altıyüz Dirhemlik İp

Sonunda Orta Yolu Buldular

Örümcek Ağı

Sarik Ve Sakal

Vehbi Tülek

Allah’a Firar Et

Vehbi Tülek

B0r Çuval Toprak

Vehbi Tülek

Ahde Vefa

Vehbi Tülek

Ana Hakkı Ve Alkama'nın Sonu

Vehbi Tülek

Arafatta Görüşürüz

Vehbi Tülek