Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.463.496

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Affın, Intikam Almaktan Efdal Olduğunu Unutma!

Hamîdüddîn Fergânî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 805 (m. 1403) senesinde Tebrîz civarında Merâga’da doğdu. Bağdad ve Kâhire’ye gidip fıkıh ilmi tahsil etti. Sonra Şam’da tahsiline devam etti. İcazet alarak talebe yetiştirdi. 867 (m. 1463) senesinde Şam’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Bu Asker Sağ Oldukça Bu Kale Size Verilmez

Budin kalesi 15 Temmuz 1684 günü Avusturyalılar tarafından kuşatıldı. Budin valisi Kara Mehmed Paşa askere seslenerek:-Hemen küffar ile cenge başlıyoruz. Ben şehid düşersem yerime İbrahim Paşa kaleyi müdafaa etsin! Emrini verdi. Nitekim birkaç gün sonra Mehmed Paşa bir top güllesi isabetiyle şehid oldu. İbrahim Paşa hemen kumandayı ele aldı. Cesareti, kahramanlığı, askere şefkati ve merd hareketleri düşman kumandanlarını bile şaşırtmıştı. Bu durumu anlayan Avusturya ordusu kumandanı Arşidük Maximillian bir mektup göndererek:"Sen ki kale muhafızı İbrahim Paşasın. Efendine hizmet ancak bu kadar olıur. İhtiyar, gün görmüş, bahadır, tedbir ve tedarike sahip ve namlı bir askersin. Padişahına senin kadar kimse hizmet etmemiş tir. 100 gün oluyor, bu kadar askeri kırdığın yetişir. Senin ve askerlerinin yüzü ak oldu. Arabalar ve gemiler tedarik ettik. Sizi emniyet ve selametle dilediğiniz yere gönderelim. Kaleyi teslim edin. Kılıç ile girersem, kadın, erkek, çocuk cümlenizi kılıçtan geçiririm."

Vehbi Tülek

Hergün Bin Akçe Dağitirdi

Vehbi Tülek

Abdülhamid HÂn’in Engin Merhameti

Vehbi Tülek

Türklerde Namus

Vehbi Tülek

Fransız seyyah A. de la Motraye 1727'de İstanbul'a yaptığı seyahati bir yazısında şöyle anlatır:"...Türklerin nâmuskârlığını yazmak için kendime vazife bilirim. Bir çok tanıdıklarımın başına geldiği gibi, dalgınlığımdan dolayı herkesten fazla benim başıma gelmiş bir hâl vardır: Bu dalgınlığıma rağmen Türk dükkânlarında hiç bir zaman tek bir meteliğim kaybolmamıştır; çünkü o gibi vaziyetlerde dükkâncılar peşimden koşturmuşlar ve hattâ eğer dalgınlığımın neticesini anladıktan sonra dükkâna dönmemişsem, unuttuğum şeyi iâde için Beyoğlu'ndaki ikâmetgâhıma kadar adam gönderip bir çok defâlar, beni aratmışlardır. Meselâ bir yelpazeci dükkânında Türklerin sıcaklarda kullandıkları yelpâzeler satılıyordu. Bir çoklarına baktım; düz deriden ve en harc-ı âlem olanlarından birini alıp parasını verdikten sonra çıkıp gittim.Bir gün tesâdüfen o dükkânın önünden geçerken yelpâzeci beni görür görmez çağırıp saatimi elime teslim etti.Ben bu Türk nâmuskârlığının daha yüzlerce misâlini sayabilirim: Bizzât kendi başımdan geçen vak'alar 30'dan fazla olduğu hâlde, bunların hiç birinde hiç bir zaman Türklerin nâmuskârlıktan ayrıldıklarını görmedim. Rumları bu bakımdan medh ü senâ edemiyeceğim için pek müteessirim..."

Ezan Sesleri DevÂm Etsin!

Vehbi Tülek

Osmanli'yi 45 Yil Beklemiş

Vehbi Tülek

Mimar Sinan Ve İstanbul’un Suyu

Vehbi Tülek

Bu Devletin Dediği Yapilir

Vehbi Tülek

Akçakoca Kalesi

Vehbi Tülek

İlyas Reis

Vehbi Tülek

Sultan Ahmedin Rüyasi

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Nefs Doğru Yola Girince...

Ebüssü'ûd el-Bâzini, Mısır'ın büyük velilerindendir. 1246 (H.644) senesi Şevvâl ayının dokuzuncu günü Kâhire'de vefât etti. Aynı gün Mukattam Dağının eteğine defnedildi. Bu mübarek zatı, halife bile sık sık ziyârete gelir, sohbetlerinden istifâde ederdi. Bir vaazında, güzel ahlâkın ve kötü huyların menşeini, kaynağını şöyle anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

İçtiğin Bardaktan Onlara Da Içir

Vehbi Tülek

Ahmed Nâmıkî Câmî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Asıl ismi Ahmed bin Ali’dir. Horasan'ın Nâmık köyünde 1049 (H.441) senesinde doğdu. Sonradan Câm kasabasına yerleşti. Bu yüzden "Nâmıkî" ve "Câmî" nisbeleri ile tanındı. 1142 (H.536) senesinde vefât etti...

Fakîrler Için Defter Tutmayan Esnaflar

Vehbi Tülek

Nizâ­meddîn Ev­liyâ Ve ­has Ta­le­be Ziy­âed­din

Vehbi Tülek

Nizâmeddin Evliyâ hazretlerinin Ziyâeddin adında bir talebesi vardı. Hayâtını, sevgili hocasının rahatlığı için nasıl fedâ ettiğini ibretle okuyalım...

Nizâ­meddin Ev­liyâ haz­ret­le­ri Hin­dis­tan'da ye­ti­şen bü­yük veli­ler­den­dir. 1325 (H.725) se­ne­sin­de Hakk'ın rah­me­ti­ne ka­vuş­tu. Feri­deddin­-i Genc­-i Şe­ker haz­ret­le­ri­nin ta­le­be­si­dir. Ho­ca­sı­nın em­ri i­le Del­hi'ye git­ti ve bu­ra­da i­lim yay­ma­ya baş­la­dı. Bu­ra­dan son­ra da Kı­yas­pur i­sim­li kü­çük bir kas­ba­ya hic­ret et­ti...

Fakir Ve Zayıf Müminin Duâsını Almaya Bakın!

Vehbi Tülek

Dede Mehmed Efendi

Vehbi Tülek

Bize Karşı Silah Taşıyan Bizden Değildir!

Vehbi Tülek

Abdülkerîm Râfi’î

Vehbi Tülek

İnsan Ölünce, Ruhu Bedeninden Ayrılır

Vehbi Tülek

Velîler, Günâha Devam Etmekten Mahfuzdurlar

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Korkma!

Korkma!

Sinop'ta medfûn bulunan ve Takıyyüddin Ebû Bekr Kefevi'nin talebesi olan Mahmûd Kefevi hocasının şu kerâmetini anlattı:"Gemiye binip İstanbul'a gitmek üzere yola çıktık. Ben o zaman gençtim ve bu benim ilk yolculuğumdu. Hoş bir rüzgârla dört gün gittik. Sonra şiddetli bir rüzgârla deniz kabardı. Dalgalar her taraftan vurmaya başladı. Gemide bulunanlar korku, dehşet ve ümitsizlik içinde bâzı mal ve eşyâlarını denize attılar. Bu ızdırap ve sıkıntı bana da ümitsizlik vermeye başladı. Hocam Takıyyüddin Ebû Bekr Kefevi, geminin alt katında sâkin ve telaşsız bir halde oturuyor du. Dalgaların şiddetli vuruşları gemide bulunanların ve benim korkumu iyice arttırdı. Hocam bana bakıp; "Korkma! Allahü teâlâ bizi kurtaracak ve biz Erikli Kasabasının doğu tarafındaki Hacı Baba Dergâhında kuşluk vakti oturup süt içeceğiz ve incir yiyeceğiz." buyurdu. Gemici lerin hesâbına göre seksen mil yolumuz kalmıştı. Ebû Bekr Kefevi hazretleri sükûn ve vekar içinde tatlı ve güzel sesiyle Kehf sûresini okumaya başladı. Biz rahatladık ve korkumuz kalma dı. Halbuki dalgaların vuruşları hâlâ devâm ediyordu. Nihâyet Allahü teâlâ bizi, hocam Ebû Bekr Kefevi hazretlerinin duâsı bereketiyle kurtardı. Gecenin sabahında Erikli sâhiline çıkıp doğruca Hacı Baba Dergâhına ziyârete gitti. Biz de onu tâkib ettik. Hep birlikte oturduk. Hocamız Kur'ân-ı kerim okuyor biz de dinliyorduk. O sırada dergâhın çevresinden bir kadın iki elinde birer çanak ile çıkageldi. Kapları önümüze bıraktı. Biri süt, diğeri incirle doluydu. Şeyh Ebû Bekr Kefevi tebessüm ederek bize baktı ve; "Bismillah ile yiyiniz!" buyurdu. Biz besmele ile yedik. Hocamın bu kerâmetine şâhid olduğumuz zaman, 1542 (H.949) senesiydi."

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Sakin Kalyona Binme

Vehbi Tülek

Meşayihın Kadrini Bilmezsen

Vehbi Tülek

Sarayda İftar

A'meş Ve Hanımı

Ana Hakkı Ve Alkama'nın Sonu

Zahiri Hükümdarin Celaline Tutuldum

Garip Karşilanan Bir Adak

Eğer Senin Yanında Makbul Oldu Ise

Abdullah-i İlÂhî Hazretleri Ve Muhyiddin Çelebi

Vehbi Tülek

Allahü Tealadan Bir An Gafil Olmayasin

Vehbi Tülek

Dört Şey Mühimdir

Vehbi Tülek

Sultan Mahmud Ve Hirsizlar

Vehbi Tülek

Gerçek Zehir

Vehbi Tülek

Alabilirsen Al

Vehbi Tülek