Patrik Gregoryus

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 07 Nisan 2006

Mora İsyanı, 1821 Haziranında Sultan II. Mahmud’un padişahlık döneminde gerçekleşti, Sadrazam ise Benderli Ali Paşa’ydı. Devletin yaptığı araştırmalar sonucunda Ortodoks Patriği Gregoryus’un da isyanda parmağı olduğu ortaya çıktı...
Patrik Gregoryus, bütün suçları kabul etti ve yargılamanın ardından patrikhanenin orta kapısı önünde idam edildi. Göğsüne ihanetini anlatan bir yafta yapıştırılan Patriğin cesedi, 3 gün İstanbullulara teşhir edildi.
Fener Rum Patriği Gregoryus’un suç belgesi olarak ele geçirilen, Rus Çarı Aleksandra’ya yazdığı mektup, gerçekten ibret vericidir:

Devamını oku...

Ömer Muhtar

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 06 Nisan 2006

Ömer Muhtar, 1862 yılında, Libya’da Defne bölgesinin Batnan kasabasında dünyaya geldi. Mensubu olduğu Münifiye kabilesi izzet ve şerefiyle meşhur bir topluluktu. Babası Muhtar, mertliği ve cesareti ile tanınmış kahraman bir şahsiyetti.
Mısır’ın İngiliz işgalinde olması, Osmanlı devletinin deniz gücünün neredeyse olmaması vs. gibi sebeplerden dolayı Libya’yı kolay bir lokma gibi gören İtalyanlar 27 Eylül 1911’de Osmanlı hükümetine verdikleri ültimatomla Trablusgarb’a çıkarma yaptılar...

Devamını oku...

Ziyâeddîn Gümüşhânevî

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 05 Nisan 2006

Ziyâeddîn Gümüşhânevî hazretleri büyük velîlerdendir. İsmi Ahmed bin Mustafa, künyesi “Ziyâeddîn” olup, “Gümüşhânevî” diye meşhûrdur. Babası Emirler sülâlesinden Mustafa Efendidir. 1813 (H.1228) târihinde Gümüşhâne’nin Emirler Mahallesinde doğdu. 1893 (H.1311) târihinde İstanbul’da vefât etti. Kabr-i şerîfi, Süleymâniye Câmii avlusunda Kânûnî Sultan Süleymân Han Türbesinin kıble tarafında olup ziyâret mahallidir...

Devamını oku...

Ahmed bin Hadraveyh

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 04 Nisan 2006

Ahmed bin Hadraveyh hazretleri; tasavvuf yolunun en yüksek derecesine ulaşmış, fetvâ sâhibi, tarîkatta kâmil, fütüvvette ve asâlette meşhûr, vilâyette sultan, riyâzette şöhret sâhibi, tasavvuf ehli arasında makbûl bir zât idi. Önceleri Hâtem-i Es’am’ın talebesiydi. Ebû Turâb en-Nahşebî ve Ebû Hafs el-Haddâd ile sohbet etmiş, İbrâhim bin Edhem’i görmüştür. Özellikle fütüvvet; cömertlik, ikram, herkese iyilik etmek husûsundaki sözleriyle meşhûr olan Ahmed bin Hadraveyh, Belh Emîrinin kızı Fâtıma ile evlenmişti.

Devamını oku...

Dâre Kutnî

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 03 Nisan 2006

Dâre Kutnî hazretleri, ilimde zamanının üstâdı oldu ve pekçok âlim yetiştirdi. 385’te Zilka’de ayının sekizinci çarşamba günü seksen yaşında Bağdâd’da vefât etti. Bâb-ud-Deyr mezarlığında Ma’ruf-i Kerhî’nin yanına defnedildi.
Uzun zaman edebiyat ilmiyle de meşgul olup, edebiyatta da üstad olmuş idi. Ebü’l-Hasen Dâre Kutnî, hadîs ilminde hâfız olup, yüzbin hadîs-i şerîfi sened ve râvileriyle ezbere bilirdi. Çok meşhûr bir âlim, fazîletler sahibi, muhaddis-i kâmil ve ilmiyle de amel eden bir zât idi...

Devamını oku...

Ali Bekkâ

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 02 Nisan 2006

Melik Mensûr Kalevûn, Ali Bekkâ hazretlerini çok severdi. Çünkü bütün müşkül meselelerine çare bulurdu. Hattâ Melik olacağını da önceden işâret etmişti...
Ali Bekkâ hazretleri çok ağlardı. Bu yüzden kendisine “Bekkâ” yani “Çok ağlayan” lakabı verilmişti. Bunun sebebi şöyle anlatılır:
Sâlih ve kendisi gibi velî bir arkadaşı vardı. Hâller ve kerâmetler sâhibi idi. Bir defâsında ikisi birlikte Bağdat’tan bir yolculuğa çıkmışlardı. Gidecekleri yer ile Bağdat arası, yürümekle bir senelik yol idi. Onlar, kerâmetleriyle bir senelik yolu bir saatte almışlardı. Bu arkadaşı ona;

Devamını oku...

Balkan Harbinde bir askerin son mektubu

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 31 Mart 2006

Acı ve hüzün dolu harp yılları... Evlad-ı Fatihan torunları, dedelerinin mirasını korumaya çalışırken birer birer şehit oluyorlardı... Balkan Harbine katılan bir asker, ağır yaralanmıştı. Son nefesini vermeden önce annesine yazdığı mektupta şöyle diyordu:
“Sevgili anacığım!
Ebediyen kaybolmuş bir evlat gibi, gönüllü olarak ikinci defa cepheye geldim. Fakat başım henüz omuzlarımın üzerindedir. Meydan savaşında şehit olan silah arkadaşlarımı düşündükçe pek mahzun oluyorum.

Devamını oku...

Marûf-ı Kerhî

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 29 Mart 2006

Ma’rûf-ı Kerhî, büyük velîlerdendir. İranlı Hristiyan bir anne ve babanın çocuğu iken, Hristiyanlığı öğrenmesi için bir râhibe gönderildi. Fakat oradaki rahibin kendisine eziyet etmesi üzerine oradan kaçarak bir camiye geldi. Burada İbn-i Semmak hazretlerine rastladı ve sonra da İmam-ı Ali Rıza hazretlerinin sohbet halkasına katıldı...

Devamını oku...

Ebü'l-Abbâs İbni Kâss

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 28 Mart 2006

Ebü’l-Abbâs İbni Kâss, fıkıh ilmini, Şâfiî fıkıh âlimi İbni Süreyc’ten aldı. Sahip olduğu ilimlerle zamanında fıkıh, kelâm ve târih ilimlerinde Taberistan’ın en önde gelen âlimi oldu. Eshâb-ı kirâm ve onlardan sonra gelen Müslümanların, Allahü teâlânın dînini yaymaktaki gayretlerini, yazılarında canlı bir şekilde anlatır, anlatırken kendinden geçerdi. Allah adını andığı zaman çok heyecanlanır, kalbi duracak gibi olurdu. Taberistan’da birçok talebe yetiştirdi. Kıymetli eserler yazdı...

Devamını oku...

Ebû Bekr Kettânî

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 27 Mart 2006

Ebû Bekr Kettânî, Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin talebesidir. Ebû Saîd-i Harrâz, Abbâs bin Mühtedî, Amr el-Mekkî, Ebü’l-Hüseyin Nûrî gibi âlimlerin sohbetinde de bulundu. 933 (H.322) senesinde Mekke’de vefât etti.
Bu mübarek zata, “Harem’in Kandili” derlerdi. Sabaha kadar namaz kılar ve Kur’ân-ı kerîm okurdu. Kâbe’de otuz sene, “Altınoluk”un altında ibâdet etti. Bu zaman içinde, yirmi dört saatte bir defâ abdestini tâzelerdi. Tavaf yaparken, Kur’ân-ı kerîmi pekçok defâ hatmetmiştir...

Devamını oku...