Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.529.771

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Maksadı Ahiret Olan Perişan Olmaz!

Kaygusuz İbrâhim Efendi Osmanlıların son zamanlarında yetişen evliyâdandır. Bolu’da doğdu. Kâdiriyye yolunun büyüklerinden Mustafa Efendi isminde bir zâtın talebesi olan Ömer el-Vasfî ile tanıştı. Daha sonra Mustafa Efendi’nin huzûruna gidip sohbetlerinde bulundu. Kemâle gelerek o zâttan hilâfet aldı. İstanbul’a gelerek talebe yetiştirdi. 1289 (m. 1872) senesinde İstanbul’da vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Düğün-bayram Alayina Gitmiyor Ya!

Koca Râgıp Paşa hem vezir, hem de kitap te'lifiyle uğraşan takvâ sâhibi âlim bir zât idi. Halkın arasından geldiği için, vezirliği esnasında sık sık İstanbul sokaklarında dolaşır, insanlarla konuşurmuş. Nüktedân, şakacı ve âlicenap bir mizâcı varmış. Bir gün yanında birkaç devletlü ile Bayezit'ten Aksaray'a doğru giderlerken arkadaşlarından biri ona, yolları üzerindeki Kuyucu Murad Paşa türbesinde, sözünü dudaktan esirgemeyen bir türbedâr bulunduğunu söylemiş. Paşa, biraz sonra türbeden içeri dalmış. Tabii diğerleri de... Türbedâr, sadrâzamın geldiğini görünce pek sevinmiş ve onu elinden geldiğince ağırlamış. Lâkin o gün paşanın muzipliği üzerindedir ve adamı sinirlendirip sözdeki cesâretini görmek ister. Sonra aralarında şu konuşma cereyan eder:

Vehbi Tülek

Akibet Görürsün Hele Ferhat

Vehbi Tülek

Temizlik

Vehbi Tülek

Macar Subayinin Kizi

Vehbi Tülek

Sultan II. Murad devri. 1441 senesinde Macaristan üzerine yapılan bir akında, Akıncı birliklerimiz pusuya düşürüldü ve bir çok asker ile birlikte Akıncı kumandanlarından Rüstem bey de esir edildi. Rüstem bey, gayet yakışıklı ve zeki bir gençti. Macar kumandanı ondan hoşlandı ve kendi hizmetine aldı. Konağında ona bir oda verdi ve bütün şahsi işlerini ona havale etti. Gayet dindar olan Rüstem Bey, şartlar ne olursa olsun beş vakit namazını bırakmaz ve vakti girince hemen kılardı. Her işin üstesinden kolayca gelmesi ve kıvrak zekası sayesinde ibadetine kimse karışmıyordu.

110 - Fatih'in Sirri

Vehbi Tülek

MercidÂbik Meydan MuhÂrebesi

Vehbi Tülek

Padişahi İçin Maktul Düşen Vezir

Vehbi Tülek

Fatih’in Oğullarinin Sünnet Düğünü

Vehbi Tülek

Seni Kanuna Şikayet Ederiz

Vehbi Tülek

Kara Mehmet Paşa

Vehbi Tülek

Hayirsiz Ve Bahtsiz İsem

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Türkistanlı Velî Hâce İbrâhim

Ahmed Yesevi'nin babası Hâce İbrâhim son anlarını yaşıyordu... Gevher Şehnaz ismindeki kızına şu vasiyeti yaptı: "Ey benim kızım! Kardeşin bu dünyâya ender gönderilen mübârek bir kişi olacaktır. Ona göz kulak ol. Benim dergâhımda, bağlı bir sofra durur. Ahmed o sofrayı kendi başına açtığı zaman onun cihan mülkünde görünme vaktinin geldiğini bilmelisin. Zamânı gelmeyince, bu sırrı kimseye açma..."

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Ganîm-i Bağdâdî

Vehbi Tülek

Ganim-i Bağdâdi hazretleri Osmanlı Hanefi âlimlerinden olup mezhepte müctehid derecesindeydi. Bağdad'da doğdu ve tahsiline burada başladı. Daha sonra Antep'e giderek Şeyh Alaaddin'in sohbetlerinde kemale erdi. Bağ­dad'a dönerek Müstansıriyye Medresesi'ne mü­derris olarak tayin edildi. 1032 (1623)'de vefat etti. "Elfâzü'l-küfr ve'l-câkid" isimli eserinde buyuruyor ki:

Anne Ve Babasına Iyilik Edenin Ömrü Uzun Olur

Vehbi Tülek

Mezhepler, Müslüman Için Allahü Teâlânın Rahmetidir

Vehbi Tülek

Seyyid Şerefüddîn el-Ermevî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. 691 (m. 1292) senesinde doğdu. 757 (m. 1356) senesinde Kâhire'de vefât etti. Birçok âlimden ilim öğrendi ve hadîs-i şerif dinledi. Fıkıh, usûl ve nahiv ilminde üstün derecelere kavuşmuştu. Buyurdu ki:

Dünyâ Ne Demektir Biliyor Musunuz?

Vehbi Tülek

Hüseyin Nakkaş Efendi

Vehbi Tülek

Muhammed Bin Sehnûn

Vehbi Tülek

Kendisi Muhtaç Olduğu Hâlde

Vehbi Tülek

Büyük Türk Şairi Ali Şîr Nevaî

Vehbi Tülek

Nûreddîn Alî Halebî

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Abdullah El-acemî

Abdullah El-acemî

Zamânın sultânı Melik Zâhir Mücirüddin, bir defâsında Abdullah el-Acemi hazretlerinin köyüne gitmişti. Abdullah el-Acemi bahçelerde bekçilik yapıyordu. Melik onu bir bahçe içinde görüp:

"Ey Genç! Bize tatlı bir nar getir." deyince, bulunduğu bahçedeki bir nar ağacından nar koparıp götürdü. Melik kesip tadına baktı ve; "Bu nar ekşi sen nasıl bekçisin narın ekşisini tatlısını ayırd edemiyorsun?" dedi.

Abdullah el-Acemi kendisine âid olmayan meyvelerden hiç yemediği için, ekşisini tatlısını bilmiyordu. Melik'in sözleri üzerine hem üzüldü hem de mahcûb oldu. Gidip bir ağacın altında namaza durdu ve iki rekat namaz kılıp şöyle duâ etti: "Yâ Rabbi bana hangi narın tatlı olduğunu bildir, gidip Melik'e vereyim..."

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Fahreddin-i Acemi Ve Hurufiler

Vehbi Tülek

Yakub-i Germiyani’nin Yağmur Duasi

Vehbi Tülek

SelÂmetle Gidip Gel

Örümcek Ağı

Abdullah-i EnsÂrî

Bereketi Var Mı?

Cünnetü'l-esmâ

Değişen Sizin Kalbiniz

Sizin Rizkinizdan Kesilmiş

Vehbi Tülek

A'meş Ve Hanımı

Vehbi Tülek

Salavat-ı Şerifin Bereketi

Vehbi Tülek

Bana İyi Bir Elbise Yapiver

Vehbi Tülek

Bize Teveccüh Edin

Vehbi Tülek

İftiranin Neticesi

Vehbi Tülek