Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.488.165
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Çanakkale Savaşına yedek subay olarak katılan Nejad Süreyya beyin bir arkadaşına cepheden yazdığı mektup:"Neden saklayayım? Doğrusu askerlik hayatımın ilk aylarında epeyce zahmet çek tim. Hele ilk haftalarda öyle sandım ki, harbe girmeden evvel öleceğim. Çünkü, hatır ve hayalimde askerlik nedir, zabit olmak, harbe girmek nasıl bir şeydir? Nasıl silah atılır? Bir gülleye, bir kurşun yağmuruna nasıl karşı durulur? Bütün bunlara dair hatır ve hayalimde bir şey yok iken, sarışın, kibar, nazlı İstanbul çocuğu, günün birinde pek farkına varmayarak asker oluvermişim.Cepheye göndermeden evvel sıkı bir talimden geçtik. Sabahleyin şafakla beraber kalkmalar, kızgın güneş altında, toz toprak içinde saatlerce mesafeler kat etmeler, bayırlar tırmanmalar, yokuş aşağı yuvarlanırcasına koşmalar, taşlık, gübrelik veya çamur demenden yüzükoyun yere uzanmalar, silah elde sabahtan akşama kadar bin türlü yoru cu hareketler, daha şimdi hatırıma gelmeyen bir sürü müzic vazifeler.
1893 yılında, İstanbul'un ticaret merkezi olan kapalıçarşı yakınlarındaki Vezir Han içindeki dükkanlardan birindeyiz. Konya'dan gelen kumaş tüccarı Ahmet Sabri efendi, devamlı olarak mal aldığı bezzaz Hayri efendi ile sıkı bir pazarlıktan sonra, bazı malların siparişlerini verdi. Bu arada namaz vakti de yaklaştı. Misafir tüccar, abdest hazırlığı yapmak için, yakındaki Atik Ali Paşa camiine gitti. Önce helaya girmesi gerekiyordu. Caminin helasına geldiği sırada birisi heladan çıktı ve hemen o girdi. Biraz sonra dışarı çıktığında kapıda bir kimse onu bekliyordu ve büyük bir telaşla helaya girdi, fakat hemen dışarı çıkarak Ahmet Sabri efendiye yaklaştı:-Efendi, dedi, sizden önce bu helaya ben girmiştim. Para kesesini kapının arkasına asmıştım, fakat çıkarken unutmuşum. On dakika sonra aklıma geldi, geri döndüm. Şimdi içeri baktım, fakat keseyi göremedim. Acaba siz mi aldınız?
Cemâleddin Kürâni hazretleri evliyânın büyüklerindendir. İran'da Küran'da doğdu. 768 (m. 1367)'de Mısır'da vefât etti. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
Takıyyeddin Kefevi hazretleri Kânûni Sultan Süleymân Han devrinde Kırım'da yetişmiş olan âlim ve velilerdendir. Doğum târihi bilinmemektedir. Kırım'ın Kefe şehrinde doğdu. Kâdiriyye yolu mensuplarındandı. 1562 (H.970) senesinde Kefe'de vefât etti. Kabri dergâhının yanındadır.
Bu mübarek zat, bir sohbetinde buyurdu ki:
Abdülgafûr Hâlidi Müşâhidi hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdi hazretlerinin halifelerindendir. Hazret-i Hüseyin efendimizin soyundan olup, seyyiddir. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Bağdad'da yaşamıştır. Mevlânâ Hâlid hazretleri, Seyyid Abdülgafûr'a çok iltifatlarda bulunurdu...
Abdülgafûr Hâlidi Müşâhidi hazretleri, sohbetlerinde buyurdu ki:
Bir şahıs, Harem-i Şerif'in kapısında, "Ey doğrulara yardım eden, haramlardan kaçınanları koruyan Allâh'ım!.." diyerek hep aynı duâyı okuyordu. Ona, "Sen başka duâ bilmez misin?" dediler. O şöyle açıkladı, bu duâyı tekrar etme sebebini:"Ben Beyt-i Şerif'i tavâf ederken ayağıma takılan bir şeyi eğilip aldım. Bir de baktım ki, içinde bin altın bulunan bir kese. Şeytanımla imânım mücâdeleye tutuştular. 'Bin altın çok para, senin bütün ihtiyaçlarını karşılar" dedi şeytanım. Îmânım ise, 'Bu haramdır, boşuna saklama; sahibini bul, teslim et!' dedi. Ben böyle mücâdele içinde iken, birinin sesi duyuldu:"Burada, içinde bin altınım bulunan kesem kaybolmuştur. Kim buldu ise getirsin, ona otuz altın müjde vereyim!"