Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.490.584
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
YAVUZ Sultan Selim Han, bir yandan Mısır üzerine yürüyor, bir yandan da Memluk sultanı Kansu Gavri'ye elçiler gönderiyordu. Fakat gönderdiği elçilerin hiçbiri de geri gelmemişti. Daha sonra bu elçilerin hapsedildiğini öğrendi. Bu sıralarda Kansu Gavri'nin elçisi Moğolbey, silahıyla Yavuz'un huzuruna çıkmış ve sultanının isteklerini bildirdi.
Bunun üzerine Moğolbey'in saçı sakalı kesilerek, yağlı bir elbise giydirildi ve bir eşeğe ters bindirilerek ordugahta gezdirildi. Yavuz tekrar huzura alına Moğolbey'e:"Seni öldürmüyorum, çünki elçiye zeval olmaz. Ancak efendine söyle, elçileri salsın, kendisini de Mercidabık'da bekliyorum"Ertuğrul Gâzi bir gece ulemâdan bir kimseye misâfir oldu. Sohbet esnâsında Ertuğrul Gâzi, yüksekçe bir yerde duran kitabı göstererek ne olduğunu sordu. Ev sâhibi; "Bu kitap Allahü azimüşşân hazretlerinin Resûl-i ekremine indirdikleri Kur'ân-ı kerimdir." cevâbını aldı. Sonra ev sâhibi uyumak için gittiğinde, Ertuğrul Gâzi mushafın bulunduğu odada sabaha kadar mushaf-ı şerifin huzûrunda hürmet ve tâzim ile ayakta durdu. Fakat sabaha karşı bir ara dayanamayıp uykuya daldı. Bu sırada rüyâda kendisine; "Sen benim kelâmıma hürmet ve tâzimde bulundun, ben de senin evlâdına kıyâmet gününe kadar dâim olacak bir ulu devlet ihsân eyledim." diye hitâb olunduğunu işitti.
Nizâmeddin Evliyâ hazretlerinin Ziyâeddin adında bir talebesi vardı. Hayâtını, sevgili hocasının rahatlığı için nasıl fedâ ettiğini ibretle okuyalım...
Nizâmeddin Evliyâ hazretleri Hindistan'da yetişen büyük velilerdendir. 1325 (H.725) senesinde Hakk'ın rahmetine kavuştu. Ferideddin-i Genc-i Şeker hazretlerinin talebesidir. Hocasının emri ile Delhi'ye gitti ve burada ilim yaymaya başladı. Buradan sonra da Kıyaspur isimli küçük bir kasbaya hicret etti...
Hasan Bedreddin Efendi İstanbul velilerinden olup Halvetiyye yolunun büyüklerindendir. 1512 (H.970) senesinde Harput şehrinin Perçih köyünde doğdu. Hasan Efendi tahsilini ilim ve veliler yurdu olan Harput'ta yaptı. Din ve fen ilimlerinde yüksek derecelere ulaştı. 1591 senesinde Bursa'ya hicret etti. Orada evliyanın büyüklerinden Halveti Şeyhi Yâkup Fâni hazretlerine talebe oldu. İstanbul'a gelip Eyüp semtindeki Baba Haydar Nakşibendi Dergâhına yerleşti. Burada dört sene kadar ibadet ve taatle, Allahü teâlânın beğendiği işlerle meşgul oldu. Sonra Tophane semtinde Cihangir Camii'nde ders ve vaaz vermeye başladı. Pek çok kimse onun nasihatlerinden istifade edip talebesi oldu. 1663 (H.1074) senesinde İstanbul Cihangir'de vefat etti.
Seyyid Abdullah-ı Şemdînî hazretleri Silsile-i aliyye adı verilen büyük âlim ve velîler silsilesinin otuzuncusudur. Hakkari-Şemdinli’de doğdu. Irak'ın Süleymâniye beldesine giderek oradaki medresede Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî ile bir kardeş gibi yaşadılar. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî aldığı bâzı mânevî işâretler üzerine Hindistan'a giderek Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin huzur ve sohbetleriyle şereflendi. İcâzet ve hilâfet verilerek Bağdâd'a gönderildi.
Hazreti Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) eshabıyla oturmuş sohbet ediyordu. Bir kadın sahabe Resulullah'ın huzuruna telaşla girerek:
- Ya Resûlallah! Şu anda kocam ölüm dçşeğinde, belki biraz sonra ölmüş olacak... Yalnız yanında kelime-i şehadet getirdiğimi anladığı ve kendiside getirmeye çalıştığı halde şehadet kelimesi getiremiyor. Kocamın imansız gitmesinden korkuyorum. Bu hususta bir yardımınızı bekliyorum, dedi.
Hazreti Peygamberimiz:
- Kocan sağlığında ne gibi kötü harekette bulunurdu? diye sordu.