
Sâlih Kimse Cesur, Hâin Korkak Olur
Ebü’l-Ferec İbni Cevzî hazretleri tefsîr, hadîs, târih ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 511 (m. 1120) senesinde Bağdad’da doğdu. Çok sayıda âlimden ders okudu. 597 (m. 1201) senesinde vefat etti.
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
15.833.152
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Ebü’l-Ferec İbni Cevzî hazretleri tefsîr, hadîs, târih ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 511 (m. 1120) senesinde Bağdad’da doğdu. Çok sayıda âlimden ders okudu. 597 (m. 1201) senesinde vefat etti.
Kanuni Sultan Süleyman Han Belgrad seferine çıkmıştı. Kaleye iki günlük mesafede son defa mola verdiler. Askerler, çevredeki çeşmelerden istifade edip abdest tazelemeye, su ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlardı. Çeşmelerden birinin yakınında bir manastır vardı. Bu manastırın baş rahibi, Osmanlı askerinin durumunu öğrenip haçlı ordusunu haberdar etmek için, manastırdaki rahibelerden birkaçını süsleyip, ellerine verdiği testilerle çeşmeye gönderdi. Rahibelerin geldiğini gören Osmanlı askeri, hemen çeşme başından ayrılıp rahibe lere sırtlarını döndüler ve testilerini doldurup gidinceye kadar kimse dönüp bakmadı. Rahibeler gelip durumu anlatınca, hemen kağıt kalem istedi ve haçlı ordusu kumandanına şunları yazdı:
Budin kalesi 15 Temmuz 1684 günü Avusturyalılar tarafından kuşatıldı. Budin valisi Kara Mehmed Paşa askere seslenerek:-Hemen küffar ile cenge başlıyoruz. Ben şehid düşersem yerime İbrahim Paşa kaleyi müdafaa etsin! Emrini verdi. Nitekim birkaç gün sonra Mehmed Paşa bir top güllesi isabetiyle şehid oldu. İbrahim Paşa hemen kumandayı ele aldı. Cesareti, kahramanlığı, askere şefkati ve merd hareketleri düşman kumandanlarını bile şaşırtmıştı. Bu durumu anlayan Avusturya ordusu kumandanı Arşidük Maximillian bir mektup göndererek:"Sen ki kale muhafızı İbrahim Paşasın. Efendine hizmet ancak bu kadar olıur. İhtiyar, gün görmüş, bahadır, tedbir ve tedarike sahip ve namlı bir askersin. Padişahına senin kadar kimse hizmet etmemiş tir. 100 gün oluyor, bu kadar askeri kırdığın yetişir. Senin ve askerlerinin yüzü ak oldu. Arabalar ve gemiler tedarik ettik. Sizi emniyet ve selametle dilediğiniz yere gönderelim. Kaleyi teslim edin. Kılıç ile girersem, kadın, erkek, çocuk cümlenizi kılıçtan geçiririm."
Nâsırüddin İbnu'l-Muneyyir hazretleri Mâliki fıkıh ve tefsir âlimidir. 620'de (m. 1223) Mısır'da İskenderiye'de doğdu. Burada Mâliki fakihlerinden Cemâleddin İbnü'l-Hâcib'den istifade etti ve icâzet aldı. İskenderiye kadılığına tayin edildi. 683'te (m. 1284) İskenderiye'de vefat etti. Buyurdu ki:
Şeyhülislam Zekeriyyâ Ensâri hazretleri Şafii mezhebi fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerindendir. 826 (m. 1423)'de Mısır'da Senike'de doğdu. 926 (m. 1520)'de Kâhire'de vefât etti. Bir şiirinin tercümesi şöyledir:
Asırlar önce ak sakallı, nurani simalı bir adam varmış. Zühd ve takvâ sahibi olan bu zat, kendi hâlinde sâkin bir hayat yaşarmış. Halkın sevip saydığı bu muhterem zâtın ilginç bir âdeti varmış. Kendisine ölüm haberi verildiğinde, hemen çoğunlukla:Yuh olsun, dermiş. Halk bunun sebebini bir türlü anlayamaz, bu muhterem kişinin bazı kimselerin ölümünden sonra, "Yuh olsun" demesinin sırrını bir türlü çözemezmiş. Ama hiç kimse, bununla ne demek istediğini sormaya cesaret edemezmiş. Mutlaka bir hikmeti olduğu nu düşünürler, böyle faziletli bir ihtiyarın mânâsız bir davranış yapmayacağına inanırlarmış.