Yolumuzu Aydınlatanlar • 20.01.2009
İbn-i Neccâr hazretleri, Hadis, târih, nahiv, tecvid, kırâat ve Şâfii mezhebi fıkıh âlimi, tabibdir. 578 (m.1182) yılında Bağdad'da doğdu. 643 (m.1245) yılında orada vefât etti. Bağdad gibi bir ilim merkezinde, ilim sahibi bir ailenin çocuğu olarak dünyâya gelen İbn-i Neccâr, on yaşında iken hadis-i şerif ilmi ile meşgûl olmaya başladı...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 21.01.2009
Rûh-ül-Beyân tefsirinde anlatılır: Allahü teâlânın veli kullarından birisi, İbn-i Sinâ'ya; "Ömrünü akli ilimlerle bitirdin. Bununla hangi dereceye ulaştın" diye sordu. O da; "Günün saatlerinden bir vakit buldum ki, o vakitte demir hamur gibi olur" dedi veli zât; "O saati bana bildir" dedi. O vakit gelince İbn-i Sina, veli zâta haber verdi ve eline bir demir parçası alarak parmağını demire soktu...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 21.01.2009
Seyyid Ali, Yemen'de yetişen evliyânın büyüklerindendir. 958 (m. 1551) senesinde Yemen'de bulunan Terim beldesinde doğdu. Orada yetişti. 1048 (m. 1638) senesi Muharrem ayının yirmibeşinde, Çarşamba günü öğleden evvel, Mekke-i mükerremede vefât etti. Cennet-ül-mu'allâ kabristanında medfûndur...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 23.01.2009
Dün bir nebze bahsettiğimiz Yemenli veli Seyyid Ali hazretlerini anlatmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz...
Seyyid Ali hazretlerine karşı, zaman zaman haddi aşan, onu inciten edebsiz bir kimse vardı. Ona karşı incitici söz ve hareketlerde bulunurdu. Seyyid Ali'nin yakınları bir gün o edebsiz kimseye dediler ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 24.01.2009
Âlemgir Şâh, Hindistan'daki Bâbür (Gürgâniyye) Devleti'nin en büyük hükümdârıdır. İlim ve ilim ehline çok kıymet verirdi. Kitap yazıp eser takdim eden âlimleri mükâfatlandırırdı. İnsanların huzûru için elinden gelen hiçbir şeyi esirgemeyen Âlemgir Şâh, halkı tarafından çok sevildi...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 24.01.2009
Hazret-i Muhammed "sallallahü aleyhi ve sellem" doğduktan sonra, Seyf ibni Zilyezn, Habeşistan'ı aldı. Abdülmuttalib, Veheb bin Abdi Menâf ve Kureyş kabilesinin diğer ileri gelenleri Zilyezn'i tebrik için Yemen'e gittiler... Müsâade alıp içeri girdiklerinde, Abdülmuttalib, hükümdarın yakınına oturdu. Konuşmak için izin istedi ve gâyet fasih bir ifâde ile kendisini tebrik etti. Duâlar yaptı ve medhiyede bulundu...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 26.01.2009
Dün bahsettiğimiz gibi, Abdülmuttalib, Kureyş kabilesinin ileri gelenleri ile Yemen Hükümdarı Seyf ibni Zilyezn'i tebrike gitmişler, hükümdar da onlara Resûlullah efendimizle ilgili sırlar vermişti. Hükümdar yemin ederek, Abdülmuttalib'e şunları anlattı:
"Ey Abdülmuttalib, O gelecek Peygamberin dedesi sensin. Bunda aslâ yalan yoktur" dedi.
Yolumuzu Aydınlatanlar • 27.01.2009
Eshâb-ı kirâmın ilklerinden olan Câbir radıyallahü anh anlatıyor: Tufeyl bin Amr, meşhur bir şâirdi. Misâfirperver ve cömert bir insan olduğu için, herkes tarafından sevilirdi. Yemen taraflarında mamur ve verimli bir beldede oturan Devs kabilesine mensuptu. İşte bu Tufeyl bin Amr ed-Devsi, bir gün Peygamber Efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) gelerek;
Yolumuzu Aydınlatanlar • 28.01.2009
İbn-ül-Münir hazretleri, üstübeç, zercâr (bakır sülfat) gibi maddeler ve ıtriyat (güzel kokular) yapıp satardı. O, tam bir "Fakir babası"ydı. Her gün Ba'lebek çarşısında bu hazırladıkları şeyleri satar, kazandıklarını fakirlere, muhtaçlara verirdi. Mescidleri imâr eder, dünyalık bir malı bulunmayarak vefât eden, garib ve fakir kimselerin kefenleme masraflarını karşılardı...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 30.01.2009
Ahmed Satiha, Abdülvehhâb-ı Şa'râni hazretlerinin talebesidir. 942 (m. 1535) senesinde Mısır'da vefât etti. Devlet memûrlan ve vâliler de dâhil, herkes tarafından sevilip sayılan, hürmet edilen, onların yanında kadr-ü kıymeti bilinen bir zât idi...