Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.522.598

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

İmân, Allahü Teâlânın Fazlıdır, Ihsânıdır

Mustafa Fehmi Efendi evliyânın büyüklerinden olup, Erzincanlı Terzi Baba’nın halîfelerindendir. Erzincan’da doğdu. 1298 (m. 1890) senesinde gittiği Mekke-i mükerremede, hac esnasında vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Fatih’in Medreseleri

Fatih'in bilime olan hizmetlerine tanıklık eden anıtların en önemlisi, kuşkusuz camisinin etrafına yaptırdığı medreselerdir... Ancak ilk medrese eğitimi, fetihten hemen sonraki günlerde cami haline getirilen Ayasofya'da başlamış ve caminin yanındaki papaz odaları boşaltılarak öğrencilerin buralarda kalmaları sağlanmıştır. Molla Hüsrev'in başmüderrisliğe getirildiği bu ilk öğretim kurumunda, İstanbul'un ilk kadısı,Ayasofya'yı Cami olarak "tescil eden" Hızır Çelebi 'nin ilk müderrisler arasında bulunduğu görülmektedir. Bu sıralarda molla Zeyrek de müderris olarak Zeyrek camisinde derslere başlamıştır. (Türkiye Tarihi 2 s: 243) İşte İstanbul'da fetihten sonra öğretime başlayan ilk iki medrese bunlarrdır. Fatih medreselerinin yapımı bitince, Zeyrek'teki öğrenciler oraya taşınmış, Ayasofya'da ise öğretim sürdürülmüştür. Vakfiyesinde de belirtildiği üzere, Medaris-i Semaniye adı ile Fatih Camii'nin etrafında yapılmış olan bu yeni kuruluş, sekiz medrese ve her medresenin arkasında Tetimme adı verilen daha küçük sekiz medreseden oluşmaktadır. Ayrıca müderris ve öğrencilerin yararlanması için bir kitaplık, bir Darüşşifa ve bir de misafirhane bulunmakta idi. medreselerin her birinde "akli" ve "natli" bilimlerde birer müderris, Daruşşifada ise hangi ulustan olursa olsun iki hekim, bir göz hekimi, bir cerrah ve bir de eczacı görevlendirilmişti. Hekimlerin hastaları günde iki kez ziyaret etmeleri şart koşulmuştur.Fatih döneminde üzerinde durulması gereken önemli bir kuruluş da hızla geliştiği görülen bir yüksek okul niteliğindeki Enderun Okulu'dur. Bu kuruluş içinde askerlik, yöneticilik,güzel sanatlar bölümleri olduğu gibi, ayrıca bir de hastane bulunmakta idi. tanzimat dönemine kadar yaşadığı görülen Enderun Okulu'nda Galata Sarayı,Eski Saray ve Edirne Sarayı gibi sarayların orta dereceli saray okullarını bitirenler kabul edilmekte idi.

Vehbi Tülek

Babiali Baskini

Vehbi Tülek

Hepimiz Mevaşiyiz

Vehbi Tülek

İslamiyet Dersi

Vehbi Tülek

Ahmed Cevdet Paşa, Sultan Abdülaziz Hân devrinde, Bosna'dan, İstanbul'a dönerken, Tuna Nehri'nde bir vapura biner. Vapurda Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Mösyö Moustier'e rastlar. Onunla, dünya siyasi ahvâlini, dini, felsefi konuları samimi havada konuşurlar. Fransız Büyükelçi bir aralık, Napoleon'un yukardaki sözünü, hatırlatarak der ki:-İslâmiyeti iyice inceleten Napoleon Bonaparte: "Eğer bir dinin dindarı olsaydım Müslüman olurdum. Zirâ Müslümanlıkta ruhbâniyet yoktur." demiş. Halbuki, bir müddet İstanbul'da kalınca Ulemâ Sınıfını gördüm. Demek ki, Napoleon, buraya gelmediği için, gerçek durumu bilememiş.

Pîrî Reis

Vehbi Tülek

Casus Herşeyi Görsün

Vehbi Tülek

29 - Bir Ecdad Yadigarini Terkederken

Vehbi Tülek

Habib Baba

Vehbi Tülek

Şeref Nişani Olacak Çamur

Vehbi Tülek

Sahici Türk Ve Müslüman

Vehbi Tülek

Çirağan Vak’asi

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Allahım, Kavmime Hidayet Eyle

Muhammed Nakkâş hazretleri hadis ve Hanbeli fıkıh âlimidir. İran'da İsfehân'da doğdu. Yüzbin hadis-i şerifi râvileriyle birlikte ezberleyerek, hadis ilminde hafız oldu. 414 (m. 1023)'de vefât etti. Derslerinde buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Şâh Abdürrahim Dehlevî

Vehbi Tülek

Şâh Abdürrahim Dehlevi hazretleri, Hindistan velilerindendir. 1719 (H.1131) senesinde vefât etmiştir. Meşhûr hadis âlimi Şâh Veliyyullah Dehlevi hazretlerinin babasıdır. Oğlu Şâh Veliyyullah Dehlevi'ye şöyle anlatmıştır:

Şemseddîn Muhammed Dâvûdî

Vehbi Tülek

Amellerin En Iyisi, Insanın Kendini Hesâba Çekmesidir

Vehbi Tülek

Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri "Silsile-i aliyye" adı verilen büyük âlim ve velîlerin on sekizincisidir. 1403 (H.806) senesinde Taşkent'te doğdu. Önce Semerkant'ta Seyyid Kâsım Tebrîzî'nin sohbetinde bulundu. Sonra Yâkûb-i Çerhî hazretlerinin sohbetinde üç ay kaldı. Ondan feyz alıp, tasavvuf hâllerinde yükseldi. Ondan icâzet aldı. Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn Buhârî hazretlerini de gördü ve sohbetinde bulundu. 1490 (H.895) senesinde Semerkant'ta vefât etti. Bir sohbeti sırasında buyurdu ki:

Ebüssü’ûdzâde Mustafa Efendi

Vehbi Tülek

Onların Gönüllerini Ahiret Düşüncesi Kaplamıştır

Vehbi Tülek

Dede Mehmed Efendi

Vehbi Tülek

Duânın Kabul Olması Için, Helâl Yiyiniz

Vehbi Tülek

Veren De Allahü Teâlâdır, Alan Da

Vehbi Tülek

Yıldızlardan Biri... Abdullâh Bin Zeyd

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Keramete İnanmayan Âlim

Keramete İnanmayan Âlim

Kanuni Sultan Süleyman devrinde İstanbul'da Arabzade adıyla meşhur bir âlim vardı. büyük camilerde verdiği vaazlara bütün İstanbul halkı büyük rağbet gösterirdi. Arabzade, devrinin bütün ilimlerine vakıf olduğu halde, tasavvufa ve keramete inanmaz dı. Kanuni'nin başveziri Rüstem Paşa, keramete inanmayan bu Arabzade'yi Mısır Başmüderris liğine tayin ettirmek istedi. Diğer taraftan İstanbul uleması Padişaha müracaat ederek, Arabzade'nin itikadının bozuk olduğunu, Akaid kitaplarında "Evliyanın kerameti haktır" dediği halde buna inanmadığını, "Ben ömrümde büyük günah işlemedim. İyilerin keramet göstermesi icabetseydi, benim keramet göstermem lazımdı." İddiasında bulunduğunu hatırlattılar.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Firkateyne Bininiz

Vehbi Tülek

Padişah Ve At

Vehbi Tülek

Kaldıramayacağın Bir Yükün Altına Girme

Sünnet Akçesi

Padişah Ve At

Sarayda İftar

Bunlar Şarapti

Fitne Ve İftira Ateşi Söndürüldü

Kimsenin Yaptığı Yanına Kalmaz

Vehbi Tülek

Ana Hakkı Ve Alkama'nın Sonu

Vehbi Tülek

Sonunda Orta Yolu Buldular

Vehbi Tülek

Dinini Dünyalığa Alet Edenin Sonu

Vehbi Tülek

Mü'mine Ikram, Affa Sebebdir

Vehbi Tülek

Arkadaşlarımı Korumak Için

Vehbi Tülek