Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.446.132

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

İslâmiyete Uyuldukça, Nefsin Istekleri Azalır!

Nasuhzade Abdülmecid Efendi Osmanlı evliyasındandır. Kastamonu-Tosya’da doğdu. Şeyh Nasuh Efendinin oğludur. Nasuh Efendi, Zeyneddin Hafi'nin talelerinden Abdüllâtif Kudsi’nin halifesi Taceddin Efendiden hilâfet aldı. Abdülmecid Efendi babasının vefatından sonra irşad faaliyetini devam ettirdi. 973 (m. 1565)de Tosya'da vefat etti. Tezkire-i Ülü'l-Elbâb isimli eserinde şöyle anlatır:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Osmanli Tüccari

İstanbul'da uzun seneler kalmış olan ve hatıralarını kaleme alan İtalyan asıllı Avusturyalı general Kont Marsigli, 1737'de yazdığı eserin de Osmanlı tüccarlarını şöyle anlatıyor:"Osmanlı devletinde yaşayan tüccarlar, gayet mahir ve bilgili dir. Devlet, ticaretle uğraşanlara her türlü kolaylığı gösterir. Osmanlı nın prensibi, mümkün olduğu kadar ticaret malı girip çıkmasıdır. Zira mal ne kadar gelip giderse, devletin geliri de o derecede artmakta, halk da o kadar zenginleşmektedir. Osmanlı hükûmetleri ağır ticari vergilerden kaçınmışlardı. Ağır verginin, hem malın dolaşmasını engel lediği, hem de kaçakçılığı doğurduğu, devletin ve halkın kazancını azalttığı fikrindedir.Hükûmet kaçak mala hazine adına el koyar. Hiçbir tüccar, beyan etmediği, vergisini ödemediği malı kaçırmaya cesaret edemez. Zira ticaret müsaadesi elinden alınır.

Vehbi Tülek

Ülkemde Bu Adama CevÂb Verecek Bir Âlim Yok Mu?

Vehbi Tülek

Pişmemişler Celveti Olamazlar

Vehbi Tülek

Osmanli Konağinda

Vehbi Tülek

Hatıralarını yazdığım Fransız kadını, yüz sene evvel misafir gittiği bir eski konağı anlatıyor: "Artık, İstanbul evlerinin harem daireleri ve Türk hanımları hakkında kafi derecede fikir edinmiş oldum. Bu hafta, tamamiyle eski eski alaturka tarzda, diğeri büsbütün alafranga, üçüncüsü de ikisi arası olmak üzere, üç konağı ziyaret ettim. İlk gittiğim konak, Üsküdar'ın yüksek ve fevkalade nazaretli (manzaralı) bir mevkiinde idi. Marmara'yı, İstanbul'u, Beyoğlu'nu alabildiğine görüyordu. Kapıda, zenci bir harem ağası bizi karşıladı. Bir kat merdiven çıktık; tavanı kubbeli geniş bir salona girdik. Ne süs, ne ziyafet, ne aydınlık! Adeta gözlerimiz kamaşıyor. Bu mebzul ziya, kubbe etrafındaki beyzi menfezlerden deniz cihetindeki enli ve yüksek pencerelerden giriyor.

Mimar Sinan Ve İstanbul’un Suyu

Vehbi Tülek

Osmanlilarda Mevlid Kandilleri

Vehbi Tülek

Ne Diye Akçe Versin

Vehbi Tülek

Rodos’un Fethi

Vehbi Tülek

Protestanliğin Kurucusu Martin Luther Osmanli Ajanimiydi?

Vehbi Tülek

Şah İsmail’in Hayreti

Vehbi Tülek

İlyas Reis

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Farzları Yapmak...

Ahmed Kâdiri hazretleri, 1514 (H.920) senesinde Şam'da doğdu. 1596 (H.1005) senesinde vefât etti. İlk tahsilini veli bir zât olan babasının yanında yaptı. Ahlâkı ve huyu çok güzeldi. Açık kerâmetleri görüldü. Herkesten hürmet ve saygı görürdü.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Veren El, Alan Elden Hayırlıdır

Vehbi Tülek

Hamûde bin Abdülaziz hazretleri hadis âlimidir. 1146 (m. 1733)'de Tunus'ta doğdu. 1202 (m. 1787)'de orada vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

Ebü’l-hasen Begavî

Vehbi Tülek

Şu Bedeninin De Senin Üzerinde Hakkı Vardır!

Vehbi Tülek

Ebû Yahyâ eş-Şâmî hazretleri,Tabiîn devrinin hadîs âlimlerindendir. 119 (m. 737) târihinde vefât etti. Şamlıların âlimlerinden olup, Ümm-üd-Derdâ, Recâ bin Hayve, Ubâde bin Sâmid’den (radıyallahü anhüm) hâdîs-i şerîf rivâyet etti. Naklettiği hâdîs-i şerîflerden bazıları şöyledir: 

Velîler, Gelen Her Türlü Eziyete Tahammül Eder!

Vehbi Tülek

Şeytanın Sürmesi!..

Vehbi Tülek

Korku Ve Ümit, Nefsi Bağlayan Iki Yulardır!

Vehbi Tülek

Seni, Allahü Teâlâya Îmâna Davet Ediyorum

Vehbi Tülek

Seyyid-i Sırdan Ve Kibirli şeyhül-islâm

Vehbi Tülek

Öfkesini Yenen Kahramandır

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Abdullah El-acemî

Abdullah El-acemî

Zamânın sultânı Melik Zâhir Mücirüddin, bir defâsında Abdullah el-Acemi hazretlerinin köyüne gitmişti. Abdullah el-Acemi bahçelerde bekçilik yapıyordu. Melik onu bir bahçe içinde görüp:

"Ey Genç! Bize tatlı bir nar getir." deyince, bulunduğu bahçedeki bir nar ağacından nar koparıp götürdü. Melik kesip tadına baktı ve; "Bu nar ekşi sen nasıl bekçisin narın ekşisini tatlısını ayırd edemiyorsun?" dedi.

Abdullah el-Acemi kendisine âid olmayan meyvelerden hiç yemediği için, ekşisini tatlısını bilmiyordu. Melik'in sözleri üzerine hem üzüldü hem de mahcûb oldu. Gidip bir ağacın altında namaza durdu ve iki rekat namaz kılıp şöyle duâ etti: "Yâ Rabbi bana hangi narın tatlı olduğunu bildir, gidip Melik'e vereyim..."

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Bana Delil Getir

Vehbi Tülek

Fitne Ve İftira Ateşi Söndürüldü

Vehbi Tülek

Firkateyne Bininiz

Allah'ın Emaneti

Abdullah El-acemî

Kimsenin Yaptığı Yanına Kalmaz

Allah'ın Emaneti

Kum Ve Kaya

Bana İyi Bir Elbise Yapiver

Vehbi Tülek

Yürüdüğü Yerde Deniz Durgunlaşiyordu

Vehbi Tülek

Sultan Mahmud Ve Hirsizlar

Vehbi Tülek

Kadı Iyâd Hazretleri Ve Dürüst Genç

Vehbi Tülek

Helvaci Çocuk

Vehbi Tülek

Allah'tan Utanandan Her Şey Utanir

Vehbi Tülek