Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.451.841

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Nasihatların Özü, Allah Adamları Ile Bulunmaktır

Ferdî Abdullah Efendi, Osmanlı âlimlerindendir. Manisa’nın Turgutlu kazâsında doğdu. İlim tahsilini İstanbul’da tamamladıktan sonra, Turgutlu’da müftîlik yapan Abdullah Efendi, hacca gittiğinde Mekke-i mükerremede, Müceddidiyye yolunun ve Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin halîfelerinin büyüklerinden olan Hindli Muhammed Can Efendi’ye talebe oldu. O büyük zâtın huzûrunda yetişerek kemâle geldikten sonra, icâzet ve hilâfet almakla şereflendi. Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey’in delaletiyle, İstanbul’da Fâtih civârında bulunan Emîr Buhârî Dergâhı şeyhliğine tayin edildi. Vefâtına kadar orada vazîfe yaptı. 1274 (m. 1857) senesinde İstanbul’da vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Kiliç Ali Paşa Hamami

Kılıç Ali Paşa, Tophane'de yaptırmakta olduğu cami inşaatını ara sıra kontrol ederdi. Bir gün yine inşaata gelmiş, işçilerin çalışmasını kontrol ediyordu. Bir ara gözü bir ameleye takıldı. Güzel yüzlü, saf bir Anadolu çocuğu olan bu amele, sırtına kocaman bir taş almış, iskelenin basamaklarından yukarıya kadar çıkıyor, oraya varınca taşı yere koyacağına tekrar iskeleden aşağı iniyordu. Burada taşı yere koyuyor, sonra tekrar sırtına alıp yukarı çıkıp, tekrar aşağı iniyordu. Bu durumu farkeden Kılıç Ali Paşa, bu genç amelenin yanına vardı ve niçin böyle yaptığın sordu. Kılıç Ali Paşa'yı tanımayan bu genç:

"Efendi Baba, ben burada ameleyim, ücretle çalışıyorum. Üstelik bu inşaat mübarek bir cami inşaatıdır. Ben ise bu gece elimde olmayarak kirlenmişim. Şu vaziyete gusletmem icabetmektedir. Halbuki buralarda bir hamam yok, mesai de başladı. Bırakıp uzak bir yerdeki hamama gitsem, iş geri kalacak ve alacağım ücret bana helal olmayacak. Böyle kirli bir vaziyette de bu taşın cami duvarına konmasına da gönlüm razı olmuyor. Bu yüzden çok müşkül durumdayım" dedi.

Bir amelenin bu samimiyet ve sadakati Kılıç Ali Paşa'yı duygulandır dı . Kendisini tanıttı ve amelenin eline bir miktar para vererek başka bir semttteki bir hamama gönderdi. Sonra caminin mimarı Koca Sinan'ın yanına giderek:

"Mimarım, muradım odur ki, acele olarak hamam inşa oluna. Bırak cami inşaatımız biraz geri dursun. Evvel hamamı inşa ile Ümmet-i Muhammed'in istifadelerine, Allah rızası için bilâ ücret hizmete âmâde kılaım. Sonra camiyi tamamlarız" dedi ve hemen hamam inşasına başlandı. Hamamın bitirilmesinden sonra da cami inşaatı tamamlandı.

Vehbi Tülek

Molla Fenari'nin Yildiirim'a Mektubu

Vehbi Tülek

Elhamdülillah Muslumaniz

Vehbi Tülek

Şeyh EdebÂli’nin Vasiyeti

Vehbi Tülek

Şeyh Edebâli hazretlerinin, Osmanlı Devleti'nin kurucusu ve dâmadı olan Osman Bey'e vasıyeti şöyledir:"Ey oğul! Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın! Ama; bunları nerede, nasıl kul lanacağını bilmezsen, sabah rüzgârında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup, aklını yener. Dâima sabırlı, sebatlı ve irâdene sâhip olasın! Dünya, senin gözlerinin gördüğü gi bi değildir. Bütün bilinmeyenler, feth edilmeyenler, görünmeyenler, senin faziletinle ve ahlâkınla gün ışığına çıkacaktır.Ey oğul! Ananı, atanı say! Bereket büyüklerle berâberdir. İnancını kaybedersen, ye şilken çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördüğünü görme! Bildiğini bilme! Sevildiğin yere sık gidip gelme! Ey oğul! Üç kişiye acı: Câhil arasındaki âlime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken itibârını kaybedene. Ey oğul! Unutma ki; yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğunda mücâdeleden korkma!.. "

PiyÂle Paşa Ve Malta Seferi

Vehbi Tülek

Sultan Ii. Muradin Oğlu Ii. Mehmede Öğütleri

Vehbi Tülek

Babiali Baskini

Vehbi Tülek

Şah İsmail’in Hayreti

Vehbi Tülek

Sultanzade Gazi Hüsrev Bey’in Türbesi

Vehbi Tülek

Elçiye Zeval Yok

Vehbi Tülek

Yirmisekiz Mehmed Çelebi Ve Parisde Opera

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Necîbüddîn Mütevekkil

Necibüddin Mütevekkil hazretleri, Hindistan'ın büyük velilerinden olup, Feridüddin-i Şeker-Genc hazretlerinin kardeşi ve halifesi idi. Çok sıkıntılar ve riyâzetler çekti. Zâhir ve bâtın ilimlerinde mütehassıs oldu. Yetmiş sene insanları irşâd etmek, doğru yolu göstermekle meşgûl oldu. Çok sıkıntı çekmesine rağmen, tam bir tevekkül sâhibiydi. Yetmiş sene şehirde durdu. Hiçbir yerden maaş cinsinden bir şey almadı. Hâlbuki çoluk çocuğu vardı. Sanki hayatla bağı yoktu. Bugün hangi gün, bu ay hangi ay, bu para kaç liradır bilmezdi. On üçüncü asrın son yarısında Dehli'de vefât etti. Hâce Kutbüddin Bahtiyâr Kâki'nin makâmına giden yol üzerinde defnedildi.
Necibüddin Mütevekkil hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Allâme Mehmed Efendi

Vehbi Tülek

Allâme Mehmed Efendi Osmanlı tefsir âlimlerindendir. Saraybosna'da 1003'de (1595) doğ­du. 17 yaşında iken İstanbul'a gitti ve tahsilini tamamlayıp mü­derris oldu. Sultan IV. Murad'ın Revan Se­feri münasebetiyle Fetih sûresine yaz­dığı tefsiri büyük ilgi gördü. İstanbul Kadılığına tayin edil­di. 1046'da (m. 1636) vefat etti. Bu tefsirinde şöyle buyurmaktadır:

Ebû Abdillâh Sanhâcî

Vehbi Tülek

Melekler, Tövbe Edilen Günahı Hiç Yazmazlar!

Vehbi Tülek

Raûf Ahmed hazretleri evliyânın büyüklerinden olup İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin torunlarındandır. 1786 (H.1201) senesinde Hindistan’da Serhend’de doğdu. 1837 (H.1253) senesinde hacca giderken Yemen’de denizde şehîd oldu. Evliyânın meşhurlarından Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin talebelerindendir. Hocası Abdullah-ı Dehlevî’nin kıymetli sözlerini ve sohbetlerini ihtivâ eden, "Dürr-ül-Me’ârif" isminde çok kıymetli bir eser yazdı. Hocasından naklen buyurdu ki:

Muhammed Sıddîk Keşmî

Vehbi Tülek

En Hayırlı Arkadaş Güzel Ahlaktır

Vehbi Tülek

Kul Namaza Durduğunda Allah'ın Huzurundadır

Vehbi Tülek

Yüksek Derecelere Kavuşan Talebe

Vehbi Tülek

Yâ Resûlallah, Bu Zat Ne Hayır Yapardı?

Vehbi Tülek

Ümitleri Kıran Ölümü Çok Düşünün

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Fahreddin-i Acemi Ve Hurufiler

Fahreddin-i Acemi Ve Hurufiler

Fatih Sultan Mehmed Han'ın başveziri Mahmûd Paşa, evinde bir dâvet tertib etti. Dâvete, hurûfi yolunda olan sapıklar da çağırıldı. Fahreddin Acemi de perde arkasına saklanmış, onları dinliyordu. Sohbet ilerleyince, Mahmûd Paşa, kendilerini çok sevdiğini ve her dertlerini çekinmeden kendisine açabileceklerini söyledi. Vezirin bu aşırı sevgi ve muhabbetinden dolayı onu kendisinden zanneden bu kimseler, fırkalarının iç yüzünü anlatmaya başladılar. "Her testi içine konulanı sızdırır" sözü gereğince sapıklıklarını ve küfürlerini açıkladılar. Hattâ:"Allahü teâlâ (hâşâ) Fadlullah'a (Hurûfilik bozuk yolunun kurucusu olup, 1393 senesinde Timûr Hanın oğlu Mirân Şah tarafından öldürülmüştü.) hulûl etmiştir." dediler.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Ayyaşin Sonu

Vehbi Tülek

Allah'ın Takdirine Kulun Aklı Ermez

Vehbi Tülek

A'meş Ve Hanımı

Yürüdüğü Yerde Deniz Durgunlaşiyordu

Değişen Sizin Kalbiniz

SelÂmetle Gidip Gel

Zahiri Hükümdarin Celaline Tutuldum

Kadı Iyâd Hazretleri Ve Dürüst Genç

Abdullah El-acemî

Vehbi Tülek

Hizir Ve Gelin

Vehbi Tülek

Bize Teveccüh Edin

Vehbi Tülek

Zahiri Hükümdarin Celaline Tutuldum

Vehbi Tülek

Gül Yaprağı

Vehbi Tülek

Kum Ve Kaya

Vehbi Tülek