Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.491.308
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Çolak Hasan yeniçeri olmak istiyordu. Acemi ocağına başvurdu. Fakat Ağa , onu ocağa kabul etmedi. Hasan'ın boynu büküldü. Sonra çolak elini gizlemek için bedenine yaklaştırdı ve kendi kendine;"Artık hiçbir zaman savaşa katılmayacağım, yeniçeri olamayacağım" diyerek evine gitti. Çolak eline aka baka ağlamaya başladı. Devrin büyük âlimlerinden Hoca Sadeddin Efendi, sarayın bahçesinde gezintiye çıkmıştı. Hasan'ın ağlama sesini duydu ve sesin geldiği tarafa yürüdü. Hasan'a niçin ağladığını sordu. Hasan, çolak elini arkasına saklayarak gözyaşlarını gizlemeye çalışıyordu. Sadeddin Efendi ona; "Derdini söyle de bir çaresini bulmaya çalışalım" dedi. Hasan;"Çaresini bulamazsınız" deyince, Hoca;"Sen yine de söyle" dedi.
Adamın biri Sadrazam Koca Râgıp Paşa'ya bir arzuhal vermiş; fakirliğinden bahisle, ihsanda bulunmasını istemişti. Râgıp Paşa, arzuhalin altına; "el-Kanâatü kenzün, lâ yefnâ: (Kanaat tükenmez bir hazinedir)" ibaresini yazarak, adama geri verdi. Arzuhalin sahibi, âlim ve nüktedân biriydi. O da ibârenin altına; "Bâ'de'l-ekli ve'ş-şürbi ve's-süknâ: (Yeme, içme ve barınaktan sonra)" cümlesini yazıp arzuhali Râgıp Paşa'ya tekrar takdim etti.Paşa, adamın bu hakimâne ve nüktedân hâlini takdir ederek, isteğinin yerine getirilmesi için emir verdi
Tâcüddin İbrâhim Efendi Osmanlı âlim ve velilerindendir. Antalya-Manavgat'ın Demirciler köyünde doğdu. Hocası Abdüllatif Makdisi, Bursa'ya gidip yerleşti. Tâcüddin İbrâhim de hocasından ayrılmadı. Onun hizmetinde bulundu. Hocası vefât edince, Tâcüddin İbrâhim onun yerine geçti. 1467 (H.872) senesinde Bursa'da vefât etti. Buyurdu ki:
Cemâlüddîn Safrâvî hazretleri Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 544 (m. 1149) senesinde Mısır’da İskenderiyye’de doğdu. 636 (m. 1238) senesinde İskenderiyye’de vefât etti. Mısır’da meşhur âlimlerden fıkıh ilmini öğrendi ve zamanının büyük hadîs âlimlerinden hadîs-i şerîf dinledi ve rivâyette bulundu. Bir dersinde şunları anlattı:
Mâlik bin Dinâr hazretleri, evliyânın büyüklerindendir. Künyesi Ebû Yahyâ, lakabı Zeynüddin'dir. Beni Süleym kabilesindendir. Basra'da doğdu. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. 748 (H.131) târihinde Basra'da vefât etti...
Bir zamanlar Bağdad'da çok zeki ve bilgili, Şenn adında bir adam yaşamaktaydı. Bu adam bir gün kendisi gibi bilgin ve akıllı bir kız bulup evlenmek için atına atlayıp yola çıktı. Yolda bir adama rastladı. Adam köyüne gidiyordu. Şenn de adama katılıp birlikte yolculuk etmeye başladılar. Şenn adama sordu: - Ben mi seni yükleneyim, yoksa sen mi beni yüklenirsin? Adam: - Bu nasıl söz? İkimiz de atlıyken birbirimizi nasıl yükleniriz? diye cevap verdi.Biraz ilerleyip köye yaklaştıklarında, Şenn biçilmiş ekinleri görünce tekrar sordu:- Bu ekinler yenmiş mi yenmemiş mi?