Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.436.468

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Bütün Ibâdetlerini Kusurlu Bil!

Lâli Mehmed Fenaî Efendi, Gülşenî tarikati şeyhlerindendir. 1002 (m. 1592)’de Kastamonu’da doğdu. Memleketi Kastamonu’da bir süre tahsil gördükten sonra İstanbul’a oradan da Edirne’ye gitti, Gülşenî şeyhlerinden Sırrî Mehmed Efendi’ye intisap edip kendisinden hilâfet aldı ve talebe yetiştirdi. Hasan Sezâî bunların en meşhurudur. 1112 (m. 1700)’de Edirne’de vefat etti. Buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Peki Yikilmasin

Yıl bin beş yüz on ikiydi. Yavuz Sultan Selim, vezirini, vüzerasını, emirini, ümerasını , âlimini, umerasını yanına alıp, Bursa'ya ecdadının kabirlerini ziyarete gitti. O sırada Koca Mustafa Paşa, küçük vezir sıfatıyle hünkârın yanında bulunuyordu. Ziyaret sırası, talihsiz Cem'in türbesine gelmişti. Yavuz Sultan Selim, sandukanın başında uzun düşüncelere vardı. Dedesi Fatih Sultan Mehmet, açıkça onu veliaht olarak göstermişti. Buna rağmen ortalıkta neler neler dönmüş, babası Sultan Bayezid ile amcası birbirine silah çekmiş, sonunda o güzel adam,"küffar arasında" ıstırap içinde can vermiş, belki yanında ağzına bir yudum su verecek kimse yokken ölmüştü. Sultan Selim, bu hikâyede, küçük vezirin oynadığı rolü biliyordu. O aynı oyunu kendisi tahta çıkarken de oynamak istemiş, Şehzade Ahmed'i Selim'e tercih etmişti. Bu hatıraların tazelenişi, Koca Mustafa Paşa'nın katli fermanı için yeter sebepti. Yavuz sanki şimdi, amcası Cem kabrinde daha rahat yatıyormuş gibi geldi.

Vehbi Tülek

Önce Elini Öpüp Sonra Dövmek LÂzim!..

Vehbi Tülek

77 - Kristof Kolomb Osmanli Casusu Muydu?

Vehbi Tülek

Gemiler Karadan Yürüdü

Vehbi Tülek

Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul kuşatmasının uzamasına üzülüyor, zayıf olan Haliç tarafındaki surların yıkılabilmesi için, gemilerin haliçe geçmesini istiyordu. Bizans'ın, Haliç tarafından da tazyiki için limana girişe mani olan zincirin kırılması denenmisşe de başarı sağlanamamıştı. Bunun üzerine ince donanmanın Haliç'e karadan geçirilmesi genç hükümdar tarafından düşünülmüştü. Bizans Rumları arasında da "Gemilerin karadan yüzdürüldüğü görülünceye kadar İstanbul'un zaptının kimseye müyesser olmayacağı" hususunda bir inanç ve anlayış bulunduğundan, kuşatılanların bütün ümitlerini kırmak için bu işe teşebbüs edilmiştir. O sırada, Galata, Cenevizlilerin elinde bulunup ayrı bir kalesi vardı. Bura sakinleri, Türklerle dost olmakla beraber geceleri de Bizanslı lara yardım etmekteydiler. Haliç'e denizden girmenin imkansızlığı yüzünden 50-70 kadem uzunluğundaki 15-22 sıra kürekli 70 kadar gemi, 22 Nisan gecesi sabaha kadar Haliç'e geçirildi. Solakzâde bunu "Himmet-i merdân ile Beşiktaş dedikleri yerden Kasım Paşa deresine doğru, dağ parçası gibi gemilerin altına rugan (yağ) ile terbiye olunmus kütükler döşeyip, bir rivayette yelkenler açarak yürüttüler ve gemileri birbirine bağlayarak üzerine metrisler koydular" cümleleri ile anlatır. Bu sevkiyat yapılırken Beyoğlu tepelerine yerleştirilen bataryalar la Haliç'teki Bizans donanması taciz edilip hareketsiz bırakıldığı gibi surların etrafında da bombardımana devam edilip, esas faaliyet, iyi bir şekilde gizlenmiş ti. Sabahleyin 70 parça kadar geminin, Haliç'te yelken açtığını gören Bizanslılar, hayret ve dehşetle bu manzarayı seyre baslamışlardı. Bu şekilde, karadan gemi yürüterek denize indirme tekniği büyük bir başarı idi.

Örnek Bir Müslüman Barbaros Hayreddin Paşa

Vehbi Tülek

25 - Senin Nasibin Diyar-i Rum'dadir

Vehbi Tülek

Yavuz Ve Şah İsmail’in Satranç Oyunu

Vehbi Tülek

Bizans’in Korkulu Rüyasi Orhan GÂzi

Vehbi Tülek

Mahmud Han Zafere Ulaşti

Vehbi Tülek

Oruç Reis

Vehbi Tülek

Sultanzade Gazi Hüsrev Bey’in Türbesi

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Evliyâ Kabrinden Ancak Edepli Olanlar Feyiz Alır!

İsmâil Necâtî Efendi Anadolu velîlerinin meşhurlarındandır. 1839 (H.1255) senesinde Karabük’ün Safranbolu kazâsının Oğulveren köyünde doğdu. İlk tahsîline Müftî Mehmed Hilmi Efendiden ders alarak başladı. Sonra İstanbul'a gidip değişik hocalardan okuyup icâzet aldı. Ruûs imtihânını kazanarak Bâyezîd Medresesi dersiâmları arasına katıldı. Huzur dersleri muhataplığı ve muharrirlik vazîfesi yaptı. Tasavvufta hocası, Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî hazretleridir. Hocasının ikinci halîfesi olup, onun vefâtından sonra 1911 senesinden îtibâren Gümüşhânevi Dergâhı şeyhliği ona verildi ve vefâtına kadar bu vazîfeyi yürüttü. İlk İstanbul Müftülüğü vazîfesi de ona verilmiştir. 1921 (H.1338) senesinde İstanbul'da vefât etti. Derslerinde buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Sıla Bin Eşyem Ve Amca Kızı Muaze

Vehbi Tülek

Tabiinin büyüklerinden olan Sıla bin Eşyem'in, Muaze el-Adeviyye isimli bir amca kızı vardı. O da Sıla gibi Tabiinden idi. Muaze, müminlerin annesi Aişe radıyallahü anha ile görüşmüş ve ondan çok hadis-i şerif öğrenmiştir. Muttaki, abid ve zahide bir kadındı... Sıla bin Eşyem, işte bu amcasının kızı Muaze'yi kendisine istedi.

Mucize Ve Kerâmet Harikulade Hâllerdir

Vehbi Tülek

Ubeydullah Hayderî

Vehbi Tülek

Ubeydullah Hayderi rahmetullahi aleyh, Bağdâd'da yetişen büyük velilerden olup, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdi hazretlerinin ilk hilâfet verdiği talebesidir. Bağdâd'da doğdu ve orada vefât etti. On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında vefat ettiği tahmin edilmektedir.

İslâmiyetin Hakîkatini Ele Geçirebilmek Için

Vehbi Tülek

Mısır’ın Fethi Sana Müyesser Olacak!

Vehbi Tülek

Müminin Kalbi Allah'ı Zikirle Kuvvetlenir

Vehbi Tülek

Âhir Zamân Peygamberi Doğdu

Vehbi Tülek

Seyyid Yusuf Halvetî

Vehbi Tülek

Horasanlı Velî Feth Bin Şahref

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Gül Yaprağı

Gül Yaprağı

Vaktiyle, yol üzerinde bulunan bir dergahın dervişleri, yoldan geçen herkesi misafir kabul ediyordu. Burada hiç konuşulmuyordu. Dervişler anlatmak istediklerini kalben ifade ediyorlardı. Bir gün dergahın kapısına bir yolcu geldi. Yolcu kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada, misafir geldiğini dervişler firaset yoluyla anlıyorlardı, o yüzden kapıda tokmak yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki derviş, kapıda duran yolcuya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yolcu, dergahta kalmak istiyordu. Derviş içeri girdi, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yolcuya uzattı. Bu, yeni bir misafiri kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yolcu dergahın bahçesine girdi, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. Derviş kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Allah’a Firar Et

Vehbi Tülek

Bize Teveccüh Edin

Vehbi Tülek

Değişen Sizin Kalbiniz

Gül Yaprağı

SelÂmetle Gidip Gel

Yeterki Kalbi Kirilmasin

Yoksa Hizir Olduğunu Söylerim

Sakin Kalyona Binme

İmanı Ona Kafidir

Vehbi Tülek

Evliyalar Ölmez İmiş

Vehbi Tülek

Üzülmeyiniz, Allahü Teala Sizi Kurtardi

Vehbi Tülek

Mü'mine Ikram, Affa Sebebdir

Vehbi Tülek

Allah Haramdan Kaçani Korur

Vehbi Tülek

Helvaci Çocuk

Vehbi Tülek