Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.487.808
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Tanzimat yıllarının meşhur şâirlerinden Kâzım Paşa, bir gün serasker kapısında Masârif Nâzırı'nın yanında otururken bir kadın gelip, birikmiş aylıklarını ister. Nâzır, havâle gelmediği ve tahsisat (ödenek) bulunmadığı için bahis mevzuu maaşı veremeyeceğini; eğer bir sonraki ayda gelirse, maaşını alabileceğini; çünkü o zaman bütçenin muhtemelen rahatlayacağını... uzun uzun anlatır. Ancak kadın ısrarcıdır... Darda olduğundan bahsederek sızlanmaya başlar... İşin uzadığını gören Kâzım Paşa, araya girer ve kadına Masârif Nâzırı'nı göstererek;" Hanım, der, ısrar etme artık. İşte mâzeret ortada... Bu ayı veremem diyor; fakat, belki öbür ayı verebilir; git sonra gel.
Yavuz Sultan Selim, Çaldıran Savaşı dönüşünde daha önceki isyân teşebbüsleri sebebi ile suçlu bulduğu Veziriâzam Dukakinoğlu Ahmed Paşayı Amasya'da idâm ettirdi ise de boşalan göreve kimseyi getirmedi. 1515 ilkbaharında Hadım Sinan Paşayı Dulkadiroğlu Alâüddevle üzerine gönderdi. Hadım Sinan Paşa, Alâüddevle'yi mağlub ettikten sonra başını keserek Yavuz Sultan Selim'e gönderdi ve bu başarısından dolayı boş bulunan veziriâzamlık makâmı kendisine verildi. Bu vazifede üç ay kalan Sinan Paşanın yerine beşinci defâ olmak üzere Hersekzâde Ahmed Paşa getirildi. Ancak Hadım Sinan Paşanın azledilmesi herhangi bir hatâ sebebiyle olmadığından kendisine karşı Pâdişâh'ın teveccühü devâm ediyordu. Nitekim çok geçmeden Diyarbekir taraflarında İranlıların bâzı hareketlerinden dolayı Pâdişah, Hersekzâde yi azlederek hapsettirdikten sonra yerine tekrar Sinân Paşayı getirdi (1516).
Abdülkâdir Ceziri hazretleri, Suriye'de yaşamış evliyânın büyüklerindendir. Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerinin torunlarından olup, soyu Peygamber efendimize ulaşır. 1475 (H.880) senesi Mısır'da doğdu. 1569 (H.977) senesinde Suriye'de Hama'da vefât etti. Vefatına yakın şöyle dua etti:
Emir Hüsrev Dehlevi hazretleri, Hindistan'da yetişen büyük velilerdendir. 1253 (H. 651)'de doğdu. KıÜüüçük yaşta ilim öğrenmeye ve şiir söylemeye başlayan bu mübarek zatın hâfızası fevkalâde kuvvetli, zekâsı ve anlayışı pek keskin, şiir söyleme kâbiliyeti de fazla idi. O zaman Hindistan'da bulunan evliyânın en büyüklerinden olan Sultan-ül-meşâyıh Hâce Nizâmüddin-i Evliyâ hazretlerine talebe oldu. Hocasına olan muhabbet ve bağlılığı, sadâkati pekçok idi. Tam bir teslimiyet ile hocasının sohbetlerinde bulunur ve ziyâdesiyle istifâde ederdi. Hocası kendisini çok sever ve ona ayrıca husûsen teveccüh eder, yakınında bulundururdu. Diğer talebeler içinde, hocalarına en yakın olan bu idi...
Muhibbüddin Muhammed el-Halebi hazretleri Hanefi fıkıh âlimidir. 749'da (m. 1348) Halep'te doğdu. Türk asıllıdır. Burada medrese tahsilinden sonra müderrislik yaptı. Sonra Halep başkadılığına getirildi. 815 (m.1412)'de orada vefat etti. Buyurdu ki:
Mesnevi'de şöyle bir hikaye anlatılır:Bir zamanlar efendisinin evine her gün nehirden su taşıyan bir köle vardı. Köle boynunda taşıdığı bir sopanın iki ucuna birer kova asar, bu kovaları nehirden aldığı su ile doldurur ve eve getirirdi. Ancak kovalardan birisi birkaç yerinden delinmiş eski bir kovaydı. Dolayısıyla, nehirde ağzına kadar doldurulan suyun ancak yarısını tutabilirdi eve kadar. Diğeri ise yepyeni ve sağlam bir kovaydı. Suyu hiç sızdırmadan taşırdı. Tam iki yıl bu böylece devam etti.